Page 105 - Gastronomi Dergisi
P. 105

GA STR O N O Mİ

                                                                 şef






              The Red Balloon’un konsepti belli
              miydi? Farklı menüler görüyoruz.
              Menüye farklı dokunuşlar yaptın mı?
              Ben devraldığımda yeni bir ekip kurup,
              yeni bir menüyle başladık. Pınar
              Hanım’la ilk görüşmemde, onun hayali
              burada genç misafirleri de evinde gibi
              hissettirmekti. Füzyon yapmadan, yeni
              bir menü oluşturmayı kararlaştırdık. Bizim
              imzalarımızdan asma dolma var ama tabii
              ki o evde pişen gibi bir şey değil. Başka bir
              mücverimiz var: Patates mücver. Onu da
              dokunuşlarla sunuyoruz. Menümüz aynı
              zamanda çok mevsimsel ve yerel ürünlerden
              oluşuyor. Genelde İtalyan, Fransız lezzetleri
              de var. Uzak Doğu da var. Ama genel olarak
              toparladığımızda bir Akdeniz mutfağı burası.

              Benim en büyük farkım çok güzel olan,
              varolan bir lezzete bile “Ulaşça” bir dokunuş
              eklemek. Örneğin, içli köfte. Olan hali çok
              güzel ama bir şey katmam gerek. Ya da
              bizim vişneli pilavımız. Asma dolmayı da
              örnek verebilirim. Ya da ciğerim mesela.
              Tava ciğer. Biraz portakal likörüyle ve
              vişneyle beraber soteledim. Gerçekten o
              alkol, tatlılık, ekşilik, içindeki baharatlarla
              birlikte harika bir lezzete dönüştü…

              Peki mutfakta olmazsa olmazların
              neler? Pişirme tekniklerinden kullanılan
              malzemelere kadar…
              Malzeme olarak söyleyecek olursam,
              olmazsa olmazım zeytinyağı. Bütün   Nasıl bir şefsin sence?              babama, yatırımcılarımıza, Şemsa’ya, ekibe
              yağlardan vazgeçerim; sadece zeytinyağı ile   Yani çok katı bir şef değilim. Mutfakta akran   teşekkür konuşması. Ben sahneye çıktım,
              hayatıma devam edebilirim. Her yemekte de   sayılırız. İçeride yaş ortalamamız 22. The   konuşamadım. “Babam aşçıydı, dedem
              olur. Limon da hemen hemen her yemekte   Red Balloon’un mutfağını devralırken yeni   aşçıydı, teşekkürler!” diyebildim. Çok
              kullandığım bir şey. Çünkü ben “yağ ve   bir mutfak ideolojisi yaratmak istedim. Hani   heyecanlıydı.
              asidi” çok seviyorum. Tüm yemeklerde   böyle o eski usul ustaların oluşturduğu katı
              kullanmayı seviyorum. Özellikle asit, benim   bir hiyerarşik sistemden ziyade… Tabii ki   Mutfakta tahammül edemem
              yemeklerimin vazgeçilmezi, hani böyle çok   herkes eşit olamıyor mutfakta. O da biraz   dediğin şeyler var mı?
              dengeli, her şeyde… Tavadan vazgeçemem!   ütopik kalıyor ama böyle daha tatlı, samimi,   Ekip içinde dedikoduya tahammülüm yok
              Tencere olması mühim değil. Ama iyi bir   arkadaş ve daha dost canlısı bir mutfak   çünkü dedikodu olursa, herkes demotive
              tava şart.                          oluşturmak istedim. İyi ilerliyoruz gibi. En   olabilir. Asık surat görmeye de tahammülüm
                                                  büyük destekçim Ayşe. Sous şefim. Kadınlar   yok. Ama bu biraz da benim yanlışım.
                                                  çoğunlukta. Şu an on bir kişiyiz, üç erkeğiz.   İnsanız yani. Benim de yüzüm asılabilir ama
                                                  Hatta iki steward’ımız var, onlar da kadın.   motivasyon düşüyor. Ben hep gülerim, o
                                                                                       yüzden…
                                                  Peki Michelin yolculuğunu anlatabilir
                                                  misin? Bekliyor muydun?              Yeme-içme eşleşmesi konusunda
                                                  The Red Balloon’a geldim, mutfağı aldım,   neler yapıyorsun?
                                                  sektörde restoran olarak adımız bilinmeye   Ali Bey ve Pınar Hanım’la birlikte bu noktada
                                                  başladı. Dokuz ay sonra bize Michelin’den   fikirler üretiyoruz. Ama birebir menü olarak,
                                                  bir mail geldi; ödül törenine davetlisiniz,   profesyonel destek aldığımız “sommelier”ler
                                                  şeklinde. Hiçbir şeyden haberimiz yoktu.   var, tadımlarına dahil oluyorum, karşılıklı
                                                  Kalbimiz ata ata ödül törenine gittik.   konuşarak ilerliyoruz. Beraber karar
                                                  Michelin Genç Şef Ödülü’nü kazanan Ulaş   veriyoruz, bizzat benim işim olmuyor. Şu
                                                  Durmaz denilince, kalbimiz duracaktı.   da var, şaraba göre yemekle oynamayı
                                                  Tek kişiye verilen tek ödül. Hayatımda   sevmiyorum. Şarabın yemeğe eşlik etmesine
                                                  ilk defa bu kadar heyecanlandım.     inanıyorum. Kokteyllerimiz de mevsimine
                                                  Sahnede zaten konuşamadım. Hani      göre hazırlanıyor, barmen arkadaşlarımızla da
                                                  olur da sahneye çıkarsam diye kısa   onları konuşuyoruz. The Red Balloon olarak
                                                  bir konuşma hazırlamıştık. Dedeme,   her şeyde mevsimsellik, bizim prensibimiz.

                                                                                                                      105
   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110