Page 106 - Gastronomi Dergisi
P. 106

GA STR O N O Mİ

                                                                  şef




              “Michelin Ödül Töreni’ne
              giderken ödül alacağımı

              bilmiyordum.”


              Türkiye’de gastronomiyi nasıl
              görüyorsun? Nasıl yorumluyorsun?
              Çok iyi gelişmeler olduğunu
              düşünüyorum. Değerlendirme
              sistemlerinin gelmesi de bunun
              göstergesi. Şu anda İspanya’nın en
              ücra köşesindeki bir restoranın Michelin
              yıldızı var. Türkiye’nin de böyle olacağına
              inanıyoruz. Eski reçeteleri korumak
              çok önemli. Bugüne de uyarlamamız
              gerekiyor. Günümüze uyarlayınca daha
              keyifli oluyor. Eski reçeteler, çok yokluk
              dönemlerinde ortaya çıkmış, malzemenin
              bile az bulunabildiği zamanlardan gelmiş
              reçeteler. Günümüzdeki varlıkla ve
              malzemelerle daha muhteşem bir şeye
              dönüşüyor.

              Atıksız mutfak hakkında ne
              düşünüyorsun?
              Atıksız mutfak sistemine de çok kafa
              yoruyorum. Kompost biriktiriyoruz.
              Damlıca Çiftliği ile çalışıyoruz. Onlardan
              gelen organik ürünleri kullanıp
              kullanamadıklarımızı tekrar onlara kompost
              olarak geri gönderiyoruz, onlar da gübreye
              dönüştürüyor. Yani sürekli bir sirkülasyon
              hali var ve çok mutlu olduğum bir şey bu.
              Personel yemekleri de hep kalan şeylerden
              yapılır ve hep de güzel olur!


                                                                                       Yaşıtlarına, bu mesleği seçmek
                                                                                       isteyenlere tavsiyelerin var mı?
                                                                                       Eğer bu işin okulunu okuyorlarsa, mutlaka
                                                                                       mutfağa girmeliler. Hiç mutfağa girmeden
                                                                                       üniversiteye başladıysanız, stajınız olmasa
                                                                                       bile gidin, rica edin, bir şey yapın, mutlaka
                                                                                       mutfağa girin. Gerçekten orada olmayı
                                                                                       seviyor musunuz? Sevmiyor musunuz? Onu
                                                                                       fark edin. Gerçekten sevmeyen bir insan,
                                                                                       bu işi yapamaz. İşin yetenek boyutu da var.
                                                                                       Bunu keşfetsinler. Elinin lezzeti fark ediyorsa,
                                                                                       birilerinden duyuyorsa, illa ki yeteneğiniz var,
                                                                                       demektir. Ben bunu 15 yaşımda hissettim
                                                                                       diyebilirim.

                                                                                       Türkiye’de yemeklerini tatmasını
                                                                                       istediğin biri var mı?
                                                                                       Herkesin gelmesini isterim. Vedat Milor’u
                                                                                       çok isterim. Gelirse çok mutlu olurum.
                                                                                       İnandığım, saygı duyduğum isimler gelince
                                                                                       çok mutlu oluyorum. Şemsa Hanım
                                                                                       geldi; Mehmet Gürs, Ali Ronay geldi.
                                                                                       Çok heyecanlanmıştım. Ebru Erke, Müge
                                                                                       Akgün geldi. Sonraki gelişlerinde çok takdir
                                                                                       etti, Ebru Hanım. İlk yazan kişiydi beni.
                                                                                       Unutmuyorum.

              106
   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110   111