Page 48 - Gastronomi Dergisi
P. 48

GA STR O N O Mİ
                                 ÖMRÜNÜ MUTFAĞA ADAYANLAR


                                    MAKPA Kurucusu Ali Sözmen

                     “Hiçbir zaman kalıplara



                                        sığamadım!”




            Endüstriyel mutfak sektörünün duayen isimlerinden Ali Sözmen, sadece meslek hayatındaki başarılarıyla değil, aynı zamanda sektörün
             gelişimine yaptığı katkılarla da adını altın harflerle yazdırmış bir isim. Memur bir ailenin çocuğu olarak başladığı kariyer yolculuğunda
              vizyonu ve cesaretiyle sektörün öncü isimlerinden biri haline geldi. Türkiye’ye ilk espresso makinesini getiren isim olarak anılması,
              uluslararası projelerdeki başarıları ve EFEDA başkanlığı gibi üstlendiği görevler, onun global bir vizyona sahip gerçek bir girişimci
            olduğunu gözler önüne seriyor. Bilgi birikimi, çalışma disiplini ve sektöre kazandırdığı yeniliklerle, yalnızca başarılı bir iş insanı değil, aynı
                         zamanda genç girişimciler için ilham verici bir rol model olan Mehmet Ali Sözmen ile bir araya geldik!

                                                                                   Endüstriyel mutfak sektörüne
                                                                                   nasıl girdiniz? Ailede ticari girişimci
                                                                                   var mıydı?
                                                                                   Yok, benim babam memur. Memur
                                                                                   çocuklarının daha kalıpların içinde kalması
                                                                                   beklenir ama ben hiçbir zaman kalıplara
                                                                                   sığamadım! Liseyi Ankara’da Cumhuriyet
                                                                                   Lisesi’nde bitirdim. Liseden sonra
                                                                                   ODTÜ’ye girdim, orada zaten İngilizce
                                                                                   mecburiyeti vardı. Ben 4. sınıfa geçtiğimde
                                                                                   Deniz Gezmiş zamanıydı, bizim okulda
                                                                                   Amerika’ya karşı sol faaliyetler başlamıştı.
                                                                                   Amerikan Büyükelçisi’nin arabası yakıldı
                                                                                   ve son senemde okulu kapattılar. Okul
                                                                                   kapanınca ben dedim ne yapacağım
                                                                                   burada? Makine bölümündeydim, bir
                                                                                   stajım vardı. Birkaç arkadaşımla beraber
                                                                                   Almanya’ya gittik. Almanya’da staj yapacak
                                                                                   bir firma bulamadık. Sonra oradan çok
                                                                                   komik bir fiyata araba satın aldık, atladık ve
                                                                                   kuzeye doğru gitmeye başladık. Ardından
                                                                                   Danimarka’da durduk. Danimarka’da
                                                                                   tanıdığımız bir mimar arkadaş bize yardım
                                                                                   etti ve ben çok önemli bir firmaya girdim.
                                                                                   O zamanlar o firmalara girmek çok zordu
                                                                                   ve Türkiye’den birçok kaçak işçi vardı
                                                                                   oralarda. 68’li yıllardan bahsediyorum.
                                                                                   Firma polisten çalışma izni alamazsam
                                                                                   beni çalıştıramayacağını söyledi. Çalışma
                                                                                   izni almaya gittiğimde de iş yerinden kağıt
                                                                                   getir diyorlar… En sonunda polise “Ben
                                                                                   müdürle görüşmek istiyorum.” dedim ve
                                                                                   görüştüm. Müdürle görüşmemde stajı
                                                                                   yaptıktan sonra gideceğimi garanti ettim,
                                                                                   kararlılığımı görünce bana izin yazısını verdi.
                                                                                   O yazıyı firmaya götürdüm, ertesi gün hemen
                                                                                   başlamamı söylediler. Böylece dünyanın en
                                                                                   ünlü yapılarından biri olan Sidney Operası’nın
                                                                                   yapımında çalışma fırsatı buldum. Orada çok
                                                                                   değerli tecrübeler kazandım.
                                                                                   Stajım bittikten sonra Türkiye’ye döndüm,
                                                                                   okulum tekrar açıldı ve eğitimimi
                                                                                   tamamladım. Ardından askere gittim.
                                                                                   Ancak askerde bile boş durmadım; geceleri
                                                                                   derslere girerek master yaptım. Hayatta bir
                                                                                   şeyin size gelmesini bekleyemezsiniz, çaba
                                                                                   göstermek şart. Memur bir ailenin çocuğu
                                                                                   olarak ben de memurluk yapabilirdim, ama
                                                                                   yapmadım.

          48
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53