Page 98 - Gastronomi Dergisi
P. 98
GA STR O N O Mİ
lezzet mimarları
Kristian Baumann
Bir şefin filmlere
konu olabilecek hikayesi
Birbirinden seçkin restoranların bulunduğu Kopenhag şehrinde minimalist çizgisiyle öne çıkan 2 Michelin Yıldızlı
bir mekândayız. KOAN, başarılı restoranların bulunduğu bu şehirde öne çıkmayı başaran bir işletme. Kurucu şef
Kristian Baumann’ın başarı hikayesi ise filmlere konu olabilecek türden. İşte sözlerin aşmayı başaramadığı engelleri
sanatsal bir yemek kültürüyle aşabileceğinizin en başarılı örneklerinden biri…
Kristian Baumann, hakkında araştırma
yaptığımızda dahi merakımıza hakim
olamadığımız bir şef. Acaba nereden
başlasak derken bir Koreli olarak yolu
Danimarka ile nasıl kesişti bunu merak
ediyoruz. Hikayesi henüz bebekken
Kore’den evlat edinilmesiyle başlıyor.
Akabinde Kopenhag yakınlarındaki
küçük bir şehirde büyüyor. Onu evlat
edinen Danimarkalı ailesi, Kristian’dan
önce Kore’den bir kız çocuğunu daha
evlat edinmiş. Daha sonra Danimarka
doğumlu bir erkek kardeşi oluyor.
Kendisini sevgi dolu ve destekleyici bir
aile ortamında buluyor.
Ailesi, Kristian ve kız kardeşinin
kültürüne en başından sahip çıkmış
ve birlikte sık sık Danimarka/Kore
kültürel etkinliklerine ve topluluk
toplantılarına katılmışlar. Yani Kristian,
bir Kore-Danimarkalı olarak hem gurur
hem de farklılık duygularıyla iç içe bir
çocukluk geçirmiş. Çocukluğu tipik bir
kırsal Danimarka çocukluğu aslında.
Ancak yıllar geçtikçe Kristian spordaki
başarılarıyla da dikkat çekmeye başlıyor.
Bunun üzerine ailesi onu fiziksel aktivite
odaklı bir yatılı okula gönderiyor.
Kristian’ın kendini keşfettiği ve gelecekte
ne olmak istediğini fark ettiği yıllar da
böylelikle başlıyor. Okulda aslında
mutfağa meraklı olduğunu anlıyor.
Aşçılarla geçirdiği zamandan ve onlarla
patates soymaktan keyif almaya
başlıyor. Kristian, “Yatılı okul zamanlarımı
düşündüğümde o zamanki mutfakla
ilgili anılarım çok mutlu ve çok net.”
diyor. “Küçük yaşlardan itibaren bir
şeyi istiyorsam onun için çok çalışmam
gerektiğini anladım. Bir konuda iyi olmak
istiyorsam onu defalarca yapmam,
tekrar tekrar pratik yapmam gerektiğini
anladım. Pratik, yaptığınız işte en önemli
şeylerden biridir.”
98