Page 67 - Gastronomi Dergisi
P. 67
GA STR O N O Mİ
sanat
Mutfakta birkaç figür çalışmam için Asta
yağı ve buz verdiler. Yağa şöyle bir baktım,
bu malzeme çamurdan, buz da mermeri
yontmaktan çok daha kolaydı benim için.
Birkaç figür çalıştım, çok beğendiler. İşin
ilginç yanı da şu ki, o yıllarda Türkiye’de
böyle yağdan ve buzdan heykeller yapan hiç
kimse yok. Böylece sektöre girmiş oldum.
2 yıl sonra 1975’te ise Sheraton Hotel açıldı.
Daha sonra bu otele geçtim. Burası yabancı
bir otel zinciriydi ve beni buzdan, yağdan
heykellere daha çok yönlendirdi.
Başta aşçılık olmak üzere siz, ressam,
dekoratör ve heykeltıraşsınız aynı
zamanda…
Gıda sektöründe bunların birbirinden kopuk
olması mümkün değildir. “Bu özellikler nasıl
bir araya geldi ve birbirini tamamladı?”
diye sorarsan eğer, tüm bunların benim
mesleğimde zamanla birbirine kenetlendiğini
söyleyebilirim.
Türkiye’nin turizmde daha yolun
başında olduğu yıllar değil mi? “Bana göre hepsi Swissotel İstanbul’a geçtim ve orada da
Türkiye birçok konuda olduğu gibi o yıllarda dekoratörlük atölyesi kurdum. Pek çok genç
turizmde de yolun başındaydı. Bu Türk bir sanat. Aşçılık da arkadaşın da yetişmesine vesile oldum. O
şefler için de böyleydi aslında. Otelin bütün dekoratörlük de…” dönem, dekor üzerine kitabım da yayınlandı.
şefleri yabancıydı mesela… Fakat şunu Daha sonra da Unilever’le birlikte iki kitap
belirtmek isterim ki; Türkiye çok kısa zaman hazırladım.
içerisinde yabancı şef zincirini kırdı. Bizler de başladık. Çok yoğun çalışıyorduk, bu
Türk aşçıları olarak olağanüstü bir pratik nedenle Hilton’da sadece dekor bölümünde
zekaya sahibiz. çalıştım, mutfağa hiç girmedim. Bu arada Mesleğinizin aşçılıktan dekora
kendi şirketimi de kurdum o yıllarda. Heykel evrildiğini söyleyebilir miyiz?
siparişlerinden tiyatro dekorlarına kadar pek Evet ancak aşçılık da dekoratörlük de bana
İngiltere Sheraton’daki deneyiminiz çok üretim yaptık. Malzemelerimiz çoğaldı, göre bir sanat. Bu geniş konsept bana
nasıldı? ekibimiz de büyüdü. Bir süre sonra da büyük bir yaratıcılık kazandırdı diyebilirim.
Elbette otel mutfakları aşağı yukarı dünyanın
her yerinde aynı fakat Londra’da her şey
değişti, her şey farklılaştı benim için… Hem
bölüm şefiyim hem aşçıyım hem de dekor
yapıyorum. Bir yandan yarışmalara katılıp
ödüller kazandım, diğer yandan resim ve
heykel sergileri açtım. Hem otelde çalıştım
hem de sanattan para kazandım.
Türkiye’ye ne zaman döndünüz?
Evlilik ve iki çocuğumun doğumunun
ardından dört yıl sonra Türkiye’ye döndük.
Dönüşümüz 80’li yıllardaydı ve Türkiye’de
de otelcilik oldukça ilerlemişti. O yıllarda çok
ayrıcalıklı bir konumda olan Hilton’a ödüllerle
dolu dosyamla birlikte başvuru yaptığımda,
“Tamam, ertesi gün işe başlıyorsun.”
dediler. Hilton’un mutfağında yine Türkler
ve yabancılar birlikte çalışıyorduk. Benim
için takım ruhu önemlidir. Yanımdakilere
öğretip, onlardan yararlanmayı severim.
Böylece karşılıklı bir bilgi paylaşımı da
oluşur. Hilton’da ilk kez dekor bölümünü
açtık. Türkiye’deki ilk dekor ofisiydi. Buz
heykellerin yanı sıra strafor heykellere
67