House of Ekria: Özgün ruhlara dokunan eklektik bir yaşam alanı
House of Ekria, sanat ve tasarım ürünleriyle birlikte, yemek, kütüphane, tasarım atölyesi gibi deneyimleri barındıran eklektik bir yaşam alanı. House of Ekria’nın Şef Yaren Çarpar yönetimindeki mutfağı ise evrensel yemek hikâyelerinden esinleniyor.
Reklam
Aliye GÜMÜŞ
House of Ekria, sanat ve tasarım ürünleriyle birlikte, yemek, kütüphane, tasarım atölyesi gibi deneyimleri barındıran eklektik bir yaşam alanı. Her noktası tasarım dokunuşlarını sergileyen, her baktığınız köşede, her tattığınız lezzette yaşattığı ilham notalarıyla gözlerinizi parlatan House of Ekria’nın Şef Yaren Çarpar yönetimindeki mutfağı ise evrensel yemek hikâyelerinden esinleniyor. “Minimum Yemek Atığı” felsefesiyle oluşturulan restoran menüsünün yanı sıra aynı anlayışı sergileyen catering, paketli ürünler ve kendi sofralarını House of Ekria lezzetleriyle kurmak isteyenler için hazırlanan House2House menüleri de bulunuyor.
Ekria markasının kurucusu, endüstriyel tasarımcı Esra Karadeniz tarafından İstanbul Maslak’ta kurulan House of Ekria, sanat ve tasarım ürünleriyle birlikte, yemek, kütüphane, tasarım atölyesi gibi deneyimleri barındıran eklektik bir yaşam alanı. Açıldığı günden bu yana, mutfağı, yaratıcılığı tetikleyen design lab alanı, birçok konuda birbirinden önemli kitapların yer aldığı muazzam bir arşiv sunan kütüphanesi, EKRIA endüstriyel tasarım ürünlerinin yer aldığı showroomu ile hikâye anlatımını destekleyen, deneyimler üreten, sanat ve tasarım yollarıyla insani bağlantılar kurmayı hedefleyen House of Ekria, özgün deneyimlerin merkezi olarak ilgi uyandırıyor.
Ekria’nın Yaratıcısı, House of Ekria’nın Kurucusu Endüstriyel Tasarımcı Esra Karadeniz, marka hakkında şu bilgileri veriyor: “Üniversiteden mezun olduktan sonra İstanbul’a döndüm ve 2012 yılının sonunda Ekria’yı kurdum. House of Ekria’yı ise 2020’nin başında kurdum. Markalar bana ait; çok güvendiğim bir ekibim var, birlikte yol alıyoruz. House of Ekria Maslak Oto Sanayi’nin içerisinde bulunuyor. Burayı tercih etmemin sebebi geniş bir alana tüm deneyim ve ürünlerimizi sığdırabilmekti. Yüksek tavanlar kütüphanemiz için avantaj oldu. Geniş alan ise restoran ve showroom alanımızı homojen bir şekilde yerleştirmemizi sağladı; bu sayede misafirlerin doğal bir akışta mekânı keşfetmesini sağladık. House of Ekria; aynı mekânın içinde design-lab dediğimiz sanat materyalleri bulunduran bir çalışma odası, benim kişisel arşivimi de barındıran sanat ve tasarım kaynak kütüphanesi, bir de restoran barındırıyor. Tüm bunların yanı sıra kullanılan tüm mobilyalar, duvardaki eserler ve vitrinlerdeki ürünler Ekria’ya ait. Dolayısıyla House of Ekria aynı zamanda, içinde yaşanılan bir showroom.”
Değişen ve dönüşen bir alan
House of Ekria, sadece markanın evi olmakla sınırlı kalmıyor. Bahçeli, yüksek tavanlı, ferah, renkli, her noktası tasarım dokunuşlarını sergileyen, her baktığınız köşede, her tattığınız lezzette yaşattığı ilham notalarıyla gözlerinizin içini parlatan bir yaşam deneyim merkezi olarak hizmet veriyor. Ekria’nın sanat ve tasarım ürünlerini ev sıcaklığında organik bir ambiyansta sunma amacıyla yola çıktıklarını anlatan Esra Karadeniz, “Alışveriş deneyiminin yanı sıra ürünleri yaratırken bana ilham kaynağı olan öğeleri de birer deneyim olarak sunmak istedim. Kitaplar, design lab bunun birer parçası... Ev sıcaklığını yaratma kısmında ise mutfak ve sofra benim için en önemli konu oldu. İnsanları bağ kurmaya iten, sohbetler yaratan şey sofra... Evin kalbi… Sofralarımızdaki yemekler, mobilyalar ve etraftaki ürünler de sofralarımızdaki sohbete derinlik katmayı, sanatı ve tasarımı sindirmeyi amaçlıyor” diyor.
House of Ekria bir mimari projeden ziyade değişen ve dönüşen bir alan. Ferah ve açık mimariyi kütüphane, design lab, mutfak ve ana showroom vitrini şekillendiriyor. Bu bölümlerin arasında homojen bir geçiş yaratılmış. İnsanların mekân içinde rahat ve doğal hareket edebilmesi, her köşenin keşfe açık olması ve mekânın mimari öğelerden ziyade kitaplar, materyaller ve ürünlerle şekillenmesine odaklanılmış. Ekria’nın estetik karakterini yansıtan House of Ekria; renkler, motifler ve farklı materyaller taşıyan özgün ürünler üzerinden hikâyeler anlatıyor. Aynı zamanda etkinlik ve kutlamalar için de özgün bir mekân... Ambiyansın gündüzden geceye dinamik bir şekilde değişebilmesi ve farklı konseptleri taşıyabilmesi adına tüm mekânda renk değiştiren aydınlatmalar kullanılmış. House of Ekria’da istek üzerine; profesyonel ses sistemi, DJ kabinine dönüşen vitrin, catering hizmeti veren bir mutfak ve gösterim yapmak için geniş projeksiyonla 200 kişiye kadar tamamen kişiye / kuruma özel yaratıcı ve özgün etkinlikler kurgulanabiliyor.
Evrensel yemek hikâyelerinden esinleniyor
Türk mutfağının en özel rotalarından İskenderun – Hatay doğumlu yani lezzet dehası doğuştan gelen ama bununla birlikte hem aldığı eğitimler hem de İstanbul’un ve Türkiye’nin önde gelen restoranlarında, gastronomi projelerinde edindiği deneyimlerle konusunda ustalaşan, Birleşmiş Milletler Gıda Programı gibi önemli eğitim kurumlarında mentörlük yapan şef Yaren Çarpar’ın yönetiminde olan House of Ekria mutfağı, evrensel yemek hikâyelerinden esinleniyor. Mevsimsel, doğal ve lokal malzemeler kullanılarak sunulan yaratıcı ve sofistike House of Ekria yemekleri, msg, trans-yağ, rafine şeker, katkı maddesi ve koruyucu içeren ürünler kullanılmadan, sürdürülebilir, lezzetli ve bir o kadar da sağlıklı bir anlayışa sahip. “Minimum Yemek Atığı” felsefesiyle oluşturulan restoran menüsünün yanı sıra aynı anlayışı sergileyen catering, paketli ürünler ve kendi sofralarını House of Ekria lezzetleriyle kurmak isteyenler için hazırlanan House2House menüleri de bulunuyor. House of Ekria, dünyaya olan duyarlılığını mutfakta da gösteriyor ve misafirlerinden arda kalan tüm yiyecekleri hayvan barınaklarına bağışlıyor.
Yaratıcı ve yalın tabaklar…
Esra Karadeniz, menüyü oluşturma süreçlerini şöyle anlatıyor: “Menüyü oluştururken bizi yönlendiren katı prensiplerimiz vardı. Mutfaktan çıkan tüm malzemelerin doğal, mevsiminde ve katkısız olması bizim için şarttı. Bunu sağlayabilmek ve sürdürebilmek adına; tedarikçilerimizi belirlemek ve doğru ilişkiler kurabilmek adına çok çalıştık. Sebze ve meyvelerimizi doğal tarım yapan Urban Garden ve Damlıca çiftliklerinden, zeytinyağımızı Brandless Olive Oil’den tedarik ediyoruz. Baharatlarımızı kendi yörelerinden getirtiyoruz. Bunun yanı sıra şefimiz Yaren Çarpar’ın ve benim damak hafızamız ve deneyimlerimizden yola çıkan, dünya mutfaklarından ilham alırken yoğunlukla Orta Doğu ve Akdeniz tatlarını taşıyan hem geleneksel hem modern pişirme tekniklerini yansıtan yaratıcı ve yalın tabaklar oluşturuyoruz diyebiliriz.”
Menüde, evrensel ve tanıdık lezzetlere yaratıcı dokunuşlar yapılarak oluşturulan tabaklar var. Zencefil ve limon aromalarını taşıyan mercimek çorbası, farklı aromalara sahip mevsimsel otlardan oluşan bahçe salatası, el yapımı keçi peyniri dolgulu ve fırın tavuk öne çıkan tabaklardan... Glüten ve rafine şeker kullanmadan hazırlanan süt reçelli brownie de favori tatlısı…