HORECA’da kırmızı çizgi: Hijyen
Pandemiyle hayatımıza daha fazla dokunmaya
başlayan hijyen konusunda otel ve restoranlar ciddi yatırımlar
gerçekleştiriyor. Süreci yakından takip eden sivil toplum temsilcileri ve
akademisyenler ise hijyenden asla taviz verilmemesine dikkat çekiyor.
Reklam
Mehmet GÜNELİ
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve
ülkemizde de mart ayından bu yana mücadele gösterdiğimiz pandemi, yaşam
biçimlerimizi ve iş yapış şekillerimizi kökten değiştirdi. Belirsiz ama yeni
bir dönem başladı ve global düzeyde ekonomilerin bundan nasıl etkileneceğinin
hesapları yapılmaya başlandı. Evet koronavirüs, normal hayat akışındaki
alışkanlıkları ve iş yapma biçimlerini değiştiriyor. Pandemi dönemi özellikle misafir memnuniyeti için hijyenin önemini bir
kez daha ortaya koydu. Bu kapsamda salgının olumsuz etkilerinin sona
ereceği döneme hazırlanan HORECA sektörünün oyuncuları geçen yıl Kültür ve
Turizm Bakanlığı’nın konaklama ve yeme-içme tesisleri için başlattığı Güvenli
Turizm Sertifikasyon Süreci ile pek çok kriteri yerine getirdi. Güvenlik
tedbirlerini artıran işletmeler hijyen konusunda ciddi yatırımlar gerektiren
çalışmalar yapıyorlar. Markaların değer katan yeniliklere odaklandıkları
görülüyor. Otel ve restoranlar bir taraftan salgın sonrası yeni normale
hazırlanırken diğer taraftan misafir memnuniyeti ve rekabet üstünlüğünü
korumaya çalışıyor. Bu süreçte hijyen eksenli çözümler, ürün ve farklı uygulamalar
gastronomi sektörünün de gündeminde. Birçok yeniliğin kalıcı hale gelmesi
bekleniyor. Şirketlerin Ar-Ge ve Ür-Ge departmanları vites büyütmüş durumda. Öte
yandan otel, restoran, endüstriyel yemek sanayicileri ve sivil toplum örgütleri
‘Hijyende tasarruf olmaz’ diyor! Peki, markalar ne yapıyor, uzmanlar ve akademisyenler
ne söylüyor? Sizin için derledik…
Endüstriyel yemek sektörü hazır
Hijyen konusuna sadece temizlik
üzerinden bakmamak gerektiğini, her temizliğin hijyen olmadığını vurgulayan TOBB Sanayi Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi ve
aynı zamanda İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi Hüseyin Bozdağ, hijyenin,
temizliğin ötesinde insan sağlığıyla ilgili tüm argümanlarla paralel yeni bir
kavram olarak ele alınması gerektiğini söylüyor. Hijyen konusunda sektörün 35
yıldır hazırlıklı olduğunun, tüm temizlik kurallarına uyarak bugüne
gelindiğinin altını çizen Bozdağ, “O yüzden endüstriyel yemek sektörü pandemiye
en hazırlıklı sektör. Böyle de devam ediyor. Biz hiçbir personelimize maskesiz,
eldivensiz, galoşsuz yemek yaptırmadık. 33 yıldır bu işi böyle yapıyorum. Tüm
endüstriyel yemek sektöründe olan arkadaşlarımız da bu bilinçle hareket
ettiler. Yaptığımız işi iyi bildiğimiz için pandemiye uygun, bunun yeni
tanımını da yapabildik. Her masayı çapraz oturumla dört kişi yerine iki kişi
olacak şekilde konumladık. Yemeğin üretimi esnasındaki tüm mutfakları zaten her
gün dezenfekte ediyorduk. Bu defa günde üç sefer bu temizlik yapıldı ve mutlaka
aşçılarımız dışında içeri giriş yapanları çapraz kontrol etmeye başladık. Müşterimizin
benmarin önünde yemek alırken sosyal mesafeyi korumasını sağladık. Bunu en iyi
uygulayan sektör olduk. Yemekhaneler bulaşma riskinin olduğu okul gibi toplu
mekanlardır. Belki okulu kapatırsınız ama üretim yapan yerleri kapatırsanız
Türkiye’yi kapatmış olursunuz. Üretimin kilit anahtarı, hijyen kurallarına
uygun yemek üretmekten geçiyor. Çatal, kaşık, bıçak gibi ürünlerde tek kullanımlık
ürünlere geçtik ancak sonra baktık ki bu tek kullanımlık ürünler, kanserojen
madde riski taşıyor, bu defa çatal, bıçak ve kaşıkları paketleyerek sunduk.
Açık büfelerimizi kaldırdık; salatalarımızı, salata soslarımızı paketledik.
Süreç içinde müşterilerimizle konuşup bazı yemekleri menülerden kaldırdık.
Karşılıklı fedakarlık yaptık. Bu süreci başarıyla yönetiyoruz. Hijyen konusunda
gerekli sertifikaları ve tüm tedbirleri almış durumdayız” diyor.
Restoranlar teması azalttı
Pandemi öncesinde olduğu gibi, pandemi
döneminde de hijyene önem verdiklerinin altını çizen Midpoint’in Kurucusu ve Turizm Restaurant Yatırımcıları ve
İşletmecileri Derneği (TURYİD) Başkan Yardımcısı Ayhan Çarıkçılar, pandemide
gelen kurallara uymakta hiçbir problem yaşamadıklarını ve hızlıca adapte olduklarını
söylüyor. Çarıkçılar, “Birçok kural zaten bugüne kadar TURYİD üyesi işletmelerimiz
tarafından uygulanmaktaydı. Ek olarak gelen birkaç hususu da hayatımıza hızla
adapte ettik. Maske ve mesafe kurallarına uymakla beraber alkol bazlı temizlik
ürünlerinin kullanımına geçtik. Pandeminin hayatımıza girmesiyle beraber
alışkanlıklarımızın ve yaşam şeklimizin bir bölümü değişmeye başladı. Bu
dönemde klasik olarak kullanılan menülerin yerini teması ortadan kaldıran QR
menü aldı, ihtiyaç duyulduğunda tek kullanımlık menüyle de destekliyoruz.
Teması azaltacak her türlü teknolojik kullanımlara önem veriyoruz. Hatta nakit
para kullanımını önlemek için yeni sipariş ve ödeme imkanı sağlayan
aplikasyonlar hazırlayıp buradan sipariş ve ödeme sistemini hayata geçirdik.
İnsanların teknolojik kolaylıklara uyum sağladığı günümüzde, pandemi de bu
hususların hayatımıza girmesinde hızlandırıcı bir faktör oldu. Pandemi sonrası
yeni normalde hijyene pozitif katkısı olan bu hususlar, insanlarda alışkanlık
sağlamış olacak ve hayatımızda kalıcı olacak” diye konuşuyor.
Açık büfelere yeni soluk
Conrad İstanbul Bosphorus Genel
Müdürü Andreas Jersabeck, haziran ayından bu yana
uygulanmaya başlayan Hilton CleanStay programıyla birlikte tüm Hilton
otellerinde olduğu gibi Conrad İstanbul Bosphorus’un da restoran ve bar
servislerinde değişikliğe gidildiğini söylüyor. Jersabeck, bu süreçte hayata
geçirdikleri yeniliklerle ilgili şu bilgileri veriyor: “Açık büfelere yeni bir soluk getirdik ve büfelerden yiyecek
servisini, koruyucu bir bariyer arkasından şeflerimiz yapmaya başladılar. Açık
büfedeki ürünler yine zengin bir çeşitlilikte, misafirlerimiz tercihlerine göre
paketlenmiş ürünleri seçebiliyor. Tüm açık ve kapalı restoran alanlarımızda
oturma düzenleri sosyal mesafe kurallarına göre tekrar düzenlendi.
Misafirlerimiz hiçbir şeye dokunmadan telefonlarını kullanarak QR kodlarıyla
otel restoranlarımızdaki tüm menüleri görebiliyorlar. Oda servisinde, konuklar
misafir odası kapısının dışından ve tek kullanımlık servislerle temassız bir
yiyecek ve içecek hizmeti alabiliyorlar. Güvenli Turizm Sertifikası’nı almaya
hak kazanan otelimizde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tavsiye ettiği hijyen
önlemleri uygulanıyor.”
Odalarda hijyen analizi
Pandemi
döneminde geliştirilen Hilton CleanStay’in misafirlerin özgürce konaklaması
için Hilton’un hayata geçirdiği devrim niteliğinde bir adım olduğunu belirten Hilton İstanbul Bosphorus Otel Müdürü Tolga
Aytan, programın kat ve odalarda başarıyla uygulandığını kaydediyor. Lysol
ve Dettol markalarının üreticisi Reckitt Benckiser’den uzmanlarla birlikte
geliştirildiğini söyleyen Aytan, temizlik ve dezenfeksiyon protokollerini
güçlendirdiklerinin altını çiziyor ve ekliyor:
“Uyguladığımız
bu özel sistemde, öncelikle özel olarak tasarlanmış yıkama ünitelerimizde
dezenfekte edilen bez ve moplar uygun miktarda temizlik kimyasalı emdirilerek
hazır hale getiriliyor. Uluslararası renk standartlarına uygun farklı
renklerdeki bezler, özel taşıma kutularımızda istiflenerek odalara taşınıyor.
Bu temizlik yöntemiyle hem aynı oda içinde hem de bir odadan diğerine çapraz
bulaşma riskini ortadan kaldırıyoruz. Her bir bezi 8 ayrı yüzeyi silebilecek
şekilde katlayarak temizlik işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Misafir odalarında,
ışık anahtarları ve kapı kolları dahil en çok dokunulan 10 alana ekstra
dezenfeksiyon uyguluyoruz. Temizlikten sonra bezleri ve paspasları kirli
sepetine atıyoruz ve bir sonraki konuk odası için temiz ürünler kullanıyoruz.
Ayrıca temizlikten sonra odaların hijyen seviyesini analiz ediyor ve genel
temizlik kontrollerini tamamlayıp odayı mühürlüyoruz. Bu yöntem sayesinde ekip
üyelerimize sadece ergonomik bir çalışma ortamı sağlamakla kalmıyor, aynı
zamanda yüzde 50’ye kadar su tasarrufu sağlıyoruz. Oda temizliğinde
kullandığımız bezleri, tekrar özel kimyasallarla yıkayarak bir sonraki güne
hazır hale getiriyoruz. Bloknot, misafir rehberi gibi kağıt malzemeleri de
odalarımızdan kaldırdık. Ortak alanların (lobiler, asansörler, kapı kolları,
umumi tuvaletler vb.) temizlenme sıklığını artırdık ve hastane sınıfı
dezenfektan kullanmaya devam ediyoruz. Ekip üyelerimiz de belirli aralıklarda
hijyen ve güvenlik protokolleri hakkında eğitim almaya devam ediyorlar. Hilton
İstanbul Bosphorus olarak Haziran 2020’de Güvenli Turizm Sertifikasını alan ilk
otellerden biri olduk.”
Divan’dan ilave tedbirler
Pandemi
etkilerinin en yoğun hissedildiği normalleşme öncesi dönemde Divan Grubu’nun 3
otelini karşılık beklemeksizin sağlık çalışanlarının hizmetine sunduklarını
belirten Divan Grubu Pazarlama &
Kurumsal İletişim Direktörü Aşkın Güngör, “Tüm birimlerimiz için hizmet ve
hijyen standartlarımızı gözden geçirdik ve önlemleri en üst seviyeye çıkarttık.
Yıllardır uygulanmakta olan standartlarımızın yüksek oluşu da açıkçası elimizi
kolaylaştırdı. Personelimiz, kullanmakta olduğumuz ürünler, hijyen
standartlarımız açısından zaten oldukça iyi bir noktadaydı, pandemi nedeniyle
ilave tedbirler ekledik. Normalleşme süreciyle beraber kapılarını açan otellerimiz
Bakanlığın denetimini geçerek güvenli turizm sertifikalarını aldı ve
misafirlerimizi ağırlamaya kademeli olarak başladı. Şu anda da yeme içme
birimlerimiz sertifikasyon süreçlerini başarıyla tamamlıyor” diyor.
Bu dönemde hijyenle ilgili beklentileri
karşılamak adına birçok konuda temassız işlemlerin ön plana çıkmaya başladığını
ifade eden Güngör, QR kodla görüntülenen dijital menülerin, gel al ve eve
servis opsiyonlarının tercih sebebi olduğunu, misafir odalarındaki basılı
evrakların önemli bir bölümünü TV ekranlarına ve QR kod aracılığıyla online
kanallara aktardıklarını, restoranlardan evlere servis hizmet modelini başlattıklarını
vurguluyor.
QR kodlu temizlik videoları
Divan Grubu, misafirlerin konaklama
deneyimlerini tesise girdikleri andan, konaklamanın sonuna kadar geçen tüm süreçlerde
yaşayabilmeleri için gerekli önemleri almış. Resepsiyondan odaya, restorandan
ortak kullanıma açık bölümlere kadar konaklama boyunca kullanılabilecek tüm
alanlarda güvenlik ve hijyen kuralları yönetmeliklere uygun olarak hayata
geçirilmiş. Misafirlerine, otele giriş yaptıkları ilk andan itibaren sosyal
mesafe kurallarına uygun olarak ve hijyen standartlarına göre düzenli
temizlenen alanlarıyla konaklama deneyimi sunuyor. İlk adımda misafirlerin ateş
ölçümüyle başlayan önlemler, kişiye özel resepsiyon uygulamaları, odaya
temassız giriş imkanının da olduğu pek çok alternatif çözümü kapsıyor. Hemen
her noktada karşınıza çıkan QR kodlarla temizlikle ilgili güncel videolara
ulaşılabilmek mümkün. Konaklayan misafirlerin deneyimini kolaylaştıran Divan
Life aplikasyonuyla Divan menüleri temassız bir şekilde sipariş verebiliyor ve
hijyenik şekilde servis ediliyor.
Mühürlenmiş ambalajlar
Divan
Delivery markası altında öncelikle Yemek Sepeti Vale ve Getir Yemek, yakın
zamanda ise Fuudy ile servis başlattıklarını söyleyen Aşkın Güngör şunları dile
getiriyor: “Divan lezzetlerinden ödün vermeden, sürdürülebilir döngüye uygun
paketlenen tatların, akıllı ambalaj sistemiyle hem doğaya uygun hem de hijyenik
bir sunumla servis edilmesine odaklanıldı. Misafirlerin yemek platformlarındaki
yorumları okunarak, hayatlarını kolaylaştıracak dokunuşlar yapıldı. Örneğin;
sıcaklık indikatörü sayesinde teslimat sonrasında ısı durumuna göre sipariş
sahipleri yönlendirildi. Paket gönderilen yiyecekler ısı etiketleri sayesinde
sıcaklık seviyelerine göre lezzetlerinden bir şey kaybetmeden tüketilebilirken,
arzu edilirse hem normal hem de mikrodalga fırınlarda ısıtılabiliyor.
Sürdürülebilir ambalaj seçimi yapan Divan Restoranları’nda dış ambalajlar ve iç
kaplar dahil kullanılan tüm malzemeler, doğada çözünebilen doğal hammaddeye
sahip oluşturuldu. Divan Delivery ambalajları geri dönüşümlü ve tamamen
plastikten arındırılmış malzemelerden tasarlandı. Misafirler, tamamen pirinç
unundan üretilen çatal, bıçak ve kaşık servis takımlarıyla doğaya duyarlı, aynı
zamanda şık bir dokunuşla Divan lezzetlerini evlerinde tüketmeye başladılar.
Hijyen algısına özel önem gösterildi ve tüm ambalajlarımızı ilk
açan misafirlerin kendileri olacak şekilde mühürlenmiş olarak servis
edilmeye başlandı.”
Güvenli ‘etkinlik’ deneyimi
Sağlık
Bakanlığı’nın sertifikasyon sürecindeki tedbirlerini en kısa sürede uygulayarak
Güvenli Turizm Sertifikası almaya hak kazanan İstanbul’daki ilk Hilton oteli
olduklarını belirten Hilton İstanbul
Bomonti İş Geliştirme Direktörü Esra Altınörs, haziran ayından itibaren
dünya üzerindeki markanın tüm otellerinde Hilton CleanStay programının
uygulamaya konulduğunu, yeni dönemde gerçekleşecek etkinlikler için de Hilton
EventReady adında ayrı bir program geliştirildiğini dile getiriyor.
Dezenfektasyon
sonrası ilk kez misafirlerin kullanımına açılan mühürlü toplantı odaları,
kapasiteye uygun misafir kabulü, çay ve kahve ikramının, açık büfe servisinin
personel tarafından yapılması, yemeklerin kapalı olarak servis edilmesi, çatal
bıçak gibi servis ekipmanlarının paketli olarak sunulması, menülerde QR kod
uygulaması gibi pek çok önlemi içeren programların konukların kendilerini
güvende hissedebilecekleri yeni bir etkinlik deneyimi sunduğunu vurgulayan
Altınörs, salonlarda, yoğun temasın olduğu muhtemel 16 temizlik alanının derin
dezenfeksiyondan geçirildiğini, şu anda Hilton İstanbul Bomonti’de toplam
dezenfektan istasyonlarının sayısının 213’ü bulduğunu kaydediyor.
Konferans
oteli sınıfında Avrupa’nın en büyük Hilton oteli olarak, hibrit toplantı
alanında misafirlerine tüm olanakları sunduklarını ifade eden Altınörs şunları söylüyor:
“Yeni hibrit stüdyosu Studio Bomonti ile Hilton EventReady güvencesi ve yüksek
internet hızı, ses-ışık kalitesiyle yeni nesil toplantıları, lansmanları ve
etkinlikleri tam donanımlı dijital bir dünyayla buluşturuyoruz. Bunun yanı sıra
otelimiz, açık havayı yüzde 100 oranda içeri alıyor ve tamamen farklı bir devir
daim kanalından dışarıya veriyor. Bu süreçte gerek ana hava dağıtım
ünitelerinin ve gerekse de alt hava dağıtım ünitelerinin filtreleri muntazaman
temizlenip değiştiriliyor. Otelimizde teneffüs ettiğiniz hava, her zaman, yüzde
100 dışarıdan emilen doğal hava oluyor.”
“Hijyene yatırım katma değer yaratır”
Gastronomide hijyenin olmazsa
olmazların başında geldiğini belirten Turizm
Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Başkanı Ali Can Aksu, pandemi döneminde
otel yöneticileriyle bu konuda özel toplantılar yaptıklarını söylüyor. Aksu
hijyeni, “Personel eğitimi, sistem kurgusu, ekipman seçimi, kullanılan
malzemeler açısından pek çok boyutu olan ve salt temizlik olarak bakılamayacak
bir kavram” olarak yorumluyor. Oteller için hijyenin kırmızı çizgi olduğunu
kaydeden Aksu, “Bir defa yemek yapanın ve yemek yapılan mekanın hijyeni başlı
başına bir konu. Yani bu işin bir mutfak süreci var. Servis yapılan alan,
restoran ve bar bölgelerinde alınan tedbirlerin çoğu kalıcı hale gelecek. Gıdanın
ve yemek yapımında kullanılan malzemenin hijyeni ise diğer bir konu. Kanserojen
olmayan malzemelerin seçilmesi büyük önem taşıyor. Satınalma sürecinden
başlayan bir zincir bu. Yani yönetici açısından çok boyutlu bir kavram. Oteller
için hijyen artık kırmızı çizgi oldu. Ne küçük bir ihmal ne de bütçe tasarrufu
artık mümkün değil! Biz bu konuda otel yöneticisi arkadaşlarımızın sahada
karşılaştıkları sıkıntıları uzmanlarla değerlendirerek kalıcı çözümler bulmaya
çalışıyoruz” diyor. Aksu, gastronomide hijyene yapılan yatırımın kalite ve
kazanç olarak katma değer yaratacağının da altını çiziyor.
Mutfak ve çamaşırhanelerde çözüm eşkenar
üçgen!
Hijyen veya sağlık bilgisinin kavram
olarak tercih edilmiş temizlik olduğunu dile getiren Teknolojik Dönüşüm ve Verimlilik Danışmanı Serdar Sağlamtunç, bu
tercihin doğru olarak yapabilmesi için mutfak ve çamaşırhanede
Altyapı-Çalışan-Cihaz eşkenar üçgeninin kurulmasının önemli olduğunu söylüyor.
Sağlamtunç, “Bunlardan bir tanesi eksik veya diğerine baskın çıkarsa sistem
çalışamaz ve çok riskli işletme pratikleri içinde kalite eksikliği, müşteri
memnuniyetsizliği, yüksek maliyet, sık değişen personel gibi zorlu sorunlar
ortaya çıkar” diyor. Genel prensip olarak mutfak ve çamaşırhane alanlarında
oluşan mikrop, bakteri, küf, virüs gibi gözle görülemeyen sorunların
giderilmesinin basit ve kolay olduğunu vurgulayan Sağlamtunç, hijyenle ilgili şu
noktalara dikkat çekiyor:
“Hijyenin sağlanabilmesi için
dışarıdan gelecek riskleri kontrol altına almak ve içeride oluşacak kritik
noktaları titizlikle gözden geçirmek faydalıdır. Bu noktalara kolay erişim ve gerekli
müdahalelerle temizlik yapılmasına olanak verecek fiziksel ortamın proje
aşamasında planlanması ve uygulanması şart. Bina inşaatı bitirildikten sonra
altyapının oluşturulması zor, zahmetli ve bir o kadar pahalı bir iş. Gıda
kaynaklı hastalıklar, temiz ve kirli kesişmesi, atıklar için tedbir alınmaması,
doğrudan veya çapraz bulaşma şeklinde uygun ortamda çoğalarak riskleri artırır.
Bulaşma dışarıdan gelebileceği gibi içeride de oluşabilir. Bunu önlemek ve
temizlik için yeterli boyut ve özellikte yer ızgarası, sifon tertibatı, tesisat
detayı, zemin yapısı, çalışma alanlarının sıcaklık derecesi, havalandırmayla
temiz hava dönüşümü gibi unsurların titizlikle ele alınması gerekli. Genelde
ihmal edilen soyunma-giyinme alanlarında personel sayısı ve cinsiyetine göre
ıslak alan yüzölçümü, el yıkama, WC ve yıkanma bölümleri doğru planlanmış,
çalışanların giysilerini rahatlıkla içine alacak büyüklükte soyunma dolapları,
iç hava kalitesini düzenleyecek havalandırma sistemi, ayakkabılar için koku
önleme dolapları gibi tedbirlerin de alınması önemli. Çalışan personelin iş
sırasında istenmeden kirlenen kıyafetinin yedeklenmesi ayrı bir hijyen
tedbiridir. Tüm bu önlemler alındıktan sonra eğer çalışanlarda ter ve koku
oluşuyorsa bunun tek nedeni müşterinin görmediği servis alanlarının problemli
olmasıdır. İnşaat bittikten sonra düzeltilme olanağı genelde olanaksız ve
iyileştirme oldukça külfetlidir. Özellikle maliyetleri kontrol etmek ve aşağıya
indirmek için deterjan kullanılmayan ozonlu su ve yıkamalarda ozon jeneratörü
tercihi işletmelere farklı olanaklar sunabilir.”
“Tek dayanağımız güvenli bilgi”
Pandemi sürecinde mutfakta maske
takmayanların sokağa maskesiz çıkamaz duruma geldiklerini söyleyen Avrupa Hijyenik Mühendislik ve Tasarım
Grubu (EHEDG) Yetkili Eğiticisi ve Teknoloji
Danışmanı Prof. Dr. Onur Devres, “2020 yılının başlangıcına kadar gıdalara
ve gıdanın hazırlandığı ortamlara fiziksel-kimyasal-biyolojik bulaşmalar
önlendiğinde, HORECA sektörü gıda güvenliğini sağlamış oluyordu. Sonrasında
bugüne kadar aldığımız önlemlerin yetmediği ortaya çıktı. Önce
havalandırma-iklimlendirme sistemleri kapatıldı, ardından tesisler. Mutfakta
maske takmayanlar, sokağa maskesiz çıkamaz oldular. Aslında eski normalde
mutfak ortamında hijyen koşullarının sürekliliği için maske takma ve el yıkama
gerekliydi. Bugün herkes kendi sağlığı için bu kurallara uymaya başladı. Bir
musibet, bin nasihatin önüne geçti. Önlemler, aşılar, kısmi açılma, tam açılma
konuları her gün gündemimizde, yakın vade de kalacak gibi. Covid-19 tam olarak
bittiğinde problemlerimiz bitecek mi? Hayır. Artık hijyen kuralları ve
uygulamaları açısından yeni bir dönemin başlangıcındayız. Bu dönemde yolumuzu
aydınlatacak tek dayanağımız güvenli bilgi ve onu üretenlerdir. HORECA’da
kullanılan her türlü teknolojik çözümde hijyen konusunu gündemde tutmamız
gerektiğini düşünüyorum. Havalandırma, asansör, toplantı salonları için hijyen
konusu önceden düşünülseydi bugün bunları sınırlı kullanmak ya da kapatmak
zorunda kalmazdık” diyor.
“Hijyende tasarruf olmaz!”
Salgında en hızlı ve en çok yara alan
sektörün HORECA olduğunu belirten İstanbul
Kent Üniversitesi Gastronomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Demet Tüzünkan,
merkezinde insanın olması sebebiyle sektörün hijyen konusuna diğer sektörlere
göre daha çok önem verdiğini söylüyor. Hijyen eğitiminin önemine işaret eden ve
hijyenden tasarruf yapmanın kabul edilemez olduğunun altını çizen Tüzünkan
şöyle konuşuyor: “Bu hususta tüm yöneticilere büyük görev düşüyor. HORECA
sektörünün ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği devam ettirebilmesi
için hijyen konusuna ekstra önem verilmeli. Sektörde kullanılan peçete, havlu,
maske, eldiven, tuzluk, biberlik, çatal-bıçak gibi malzemelerden personel
üniformalarına kadar her şeyin tek kullanımlık olması, masa sayılarının
azaltılması, en uygun dezenfeksiyon malzemelerinin stoklanması gibi hususlara
taviz vermeden dikkat edilmeli; bu konularda hem kurum içi hem de bağımsız
denetimler periyodik yapılmalı. Covid-19 süreci tamamen sonlanmadan bu
uygulamaların devam edeceği görülüyor.”