Yarınları ve balıkları düşünen bir proje: “Yediği Önünde, Yemediği Yarında”

Yarınları ve balıkları düşünen bir proje: “Yediği Önünde, Yemediği Yarında”

29.07.2022 11:56:44

Metro, hayata geçirdiği “Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesi ile Türkiye’de endüstriyel boyutta ilk kez levrek ve çipura yetiştiriciliğine başladı. Sürdürülebilirliği ile dikkat çeken ve sağlıklı balıkçılığı mümkün kılan proje hakkında konuştuğumuz Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, proje ve sürece dair sorularımızı yanıtladı. 

Fevziye Salaş

“Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesinde Türkiye’de endüstriyel boyutta ilk kez levrek ve çipuranın yetiştiriciliğine başlandı. Projeye hangi amaçla başladınız ve nasıl adımlar attınız?

Sürdürülebilirlik her zaman Metro Türkiye’nin faaliyetlerinin odağında yer alıyor. 30 yılı aşkın süredir Türk mutfak kültürünü korumak ve geliştirmek için çalışıyoruz ve sofralarımızda tükettiğimiz ürünlerin sürdürülebilir bir şekilde üretilmesini, gelecek kuşakların da bunları yiyebilmesini hedefliyoruz.  Denizlerimizin ve balıklarımızın sürdürülebilirliği de bütüncül bir yaklaşımla ele aldığımız bu alandaki çalışmalarımızın önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu kapsamda, yıllardır balıkçılığın sürdürülebilir olması üzerinde duruyor ve sektörde öncü olan projeleri hayata geçiriyoruz. Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) bulgularına göre, bugün dünyadaki deniz stoklarının yüzde 85'i ya tamamen kullanılıyor ya da aşırı avlanıyor. Bu durumda yüksek kaliteli, sağlıklı ve izlenebilir deniz ürünlerini büyük miktarlarda üretmek açısından çiftlik balığı yetiştiriciliği güçlü bir seçenek oluşturuyor. Gelecek kuşakların da denizlerimizin bize sunduğu farklı çeşitlilik ve nitelikteki balıkları afiyetle yiyebilmesine olanak sağlayabilecek bir çözüm olarak öne çıkıyor. “Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projemiz bu tespitten yola çıkan bir projedir. Projemizi, sürdürülebilir ve sağlıklı bir balıkçılığı mümkün kılmak ve ülkemizde balık tüketimini daha da artırmak için hayata geçirdik. Bu projemizde üretilen Metro Premium çipura ve levreklerimiz ile hem tüketicilerin sağlıklı, güvenilir ve izlenebilir ürünler tüketme isteğini karşılıyor, hem de gelecek nesillerin de balık yiyebilmesi için azalan balık popülasyonu sorununa çözüm sağlamaya çalışıyoruz. “Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projemizle ilk kez Şubat ayında raflarımıza getirdiğimiz Metro Premium çipuralardan sonra levreklerimizi de tüm Türkiye’deki Metro mağazalarında müşterilerimize sunduk. Projemizle 2022 yılı sonuna kadar 400 ton üretimle, 80 bin kişinin yıllık balık ihtiyacını karşılama anlamına gelen yaklaşık 500 ton deniz balığını kurtarmayı hedefliyoruz. 

Alternatif bir yem sistemi oluşturmak, yeni hammaddeler bulmak zor oldu mu? Kullanmış olduğunuz alternatif yem modeli daha önceden Türkiye’de kullanılıyor muydu? Metro Premium levrek ürününüzün özelliklerinden bahseder misiniz? Alternatif yem sistemi besin değerlerine nasıl bir etki yaptı?

Bu projede bir ilke imza atarak balık yeminde önemli bir gelişme sağladık. Dünyanın en büyük balık yemi tedarikçilerinden Skretting firması ile iş birliği yaptık ve yemlerimizde alg yağı kullandık. Türkiye’de ilk kez endüstriyel boyutta levrek ve çipura yetiştiriciliğinde kullanılan bu yem, balıkta Omega 3 dediğimiz yağˆ asitlerinin değerlerini artırıyor. Bilindiği gibi, yağˆ asitleri insan sağlığı için çok faydalı. Amerikan Ulusal Sağlık Örgütü’nu¨n raporuna göre Omega 3 yağˆ asitlerinin başta kardiyovasku¨ler olmak üzere bazı rahatsızlıklara, anne karnındaki bebek gelis¸imine ve Alzheimer’a faydalı olduğu birçok araştırma ile kanıtlanmış¸ bulunuyor. Alg yağı içeren yemlerle beslenen Metro Premium balıklarımız için hem çipura hem levrekte yüksek Omega 3 değerine sahip. Bu yaklaşımımızla ülkemizde çiftlik balığı yetiştiriciliğinde büyük değer yaratacak bir yolun açılmasına öncülük ettik.

Balıklar nerelerde yetişiyor? Hasat sürecinizden bahseder misiniz?

Metro Premium markası altında raflarımıza getirdiğimiz levrek ve çipuralarımız, projemizdeki bir diğer iş ortağımız olan HATKO’nun Bodrum’daki açık denizlerdeki balık çiftliklerinde yetiştiriliyor. Biliyorsunuz Metro Türkiye olarak müşterilerimize sağlıklı ve güvenli hayvansal gıda ürünleri sunarken doğaya ve hayvan haklarına saygıyı işimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Ürünlerimizi tedarik ederken hayvanların her zaman daha iyi koşullarda olmasını ve üretimin hayvan refahını gözeterek yapılmasını destekliyoruz. “Yediği Önünde Yemediği Yarında” projemizde de balıkların yetiştirilmesi sürecinde hayvan refahını korumaya çok dikkat ettik. Metro Premium markası altında rafa getirdiğimiz balıkların yetiştiği kafeslerde metreküp başına 8-10 kg gibi bir oranda balık bulunuyor. Böylece balıklar daha geniş ve bol oksijenli özel balık kafeslerinde yetiştiriliyor. Böylece onların hem daha rahat hareket etmesi hem de daha az strese girerek “mutlu” olması sağlanıyor. Açık denizlerdeki kafeslerde yetiştirilen balıklar, ortalama 13-16 ay içerisinde hasat boyuna geldiğinde reyonlarımıza geliyor. Bu süre boyunca balıkların büyüme aşamaları belirli periyotlarda analiz ediliyor. Balıkların Omega 3 değerlerinden besin değerlerine kadar birçok kriterde analiz ve ölçümleri Norveç’te ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi iş birliği ile Türkiye’deki laboratuvarlarda belirli periyotlarla yapılıyor. Balıkları 300/400 gr ve 400/600 gr olmak üzere 2 farklı kalibrede hasat ediyoruz. Önümüzdeki aylarda ise 600/800 gr ve 800/1000 gr gibi daha büyük kalibrelerin de raflara gelmesi için çalışmalarımız devam ediyor. Düzenli aralıklarla balık ilave ederek hasadın sürekliliğini sağlıyoruz.

Yılda ne kadarlık bir üretim gerçekleştiriyorsunuz? Bu üretimin ne kadarı HORECA kanalına ulaşıyor?

Gerçekleştirdiğimiz planlı üretim sayesinde 2022 yılı sonuna kadar 400 ton çipura ve levrek yetiştiriciliğini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu miktar 80 bin kişinin yıllık balık ihtiyacının karşılanması ve yaklaşık 500 ton deniz balığının kurtulması anlamına geliyor. 

Bu üretimle, bir numaralı iş ortağı olmayı hedeflediğimiz HORECA sektörüne menülerine ekleyebilecekleri lezzetli, Omega 3 değerleri yüksek, sağlıklı ve sürdürülebilir balık sağlıyoruz. Yıllık toplam hasadın yüzde 50’si, yani yaklaşık 200 tonu yeme içme sektöründeki müşterilerimize ulaşıyor.  Ayrıca yine son tüketiciler için de Metro Premium çipura ve Metro Premium levrek ürünlerimiz tüm mağazalarımızdaki balık reyonlarımızda bulunuyor. 

Bunun geri dönüşleri nasıl oldu? Sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Metro Premium çipura ürünümüz Şubat ayından, Metro Premium levrek ise Mayıs ayından bu yana reyonlarımızda satılıyor. Bu ürünlerimizle ilgili olarak gerek sektörden gerekse de tüketicilerden olumlu dönüşler alıyoruz. Yarattığımız ekonomik faydanın yanı sıra çiftlik balığının lezzetsiz olduğu yönündeki ön yargıyı da yıkıyor, üreticilerin ve HORECA sektörünün önünde yeni bir yol açıyoruz.

Siz kurduğunuz bu sistemle üretime ve tüketiciye neler vadediyorsunuz? Hedefleriniz neler?

“Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesi ülkemizdeki çiftlik balığı üretiminde öncü bir model ortaya koymuş ve yepyeni bir yol açmıştır. Bu model hem üreticiye hem de tüketiciye önemli faydalar sağlıyor ve değer yaratıyor. 

Üretici açısından çiftlik balığı üretiminin verimli, sürdürülebilir ve hayvan refahını koruyan bir şekilde yapılmasını sağlayan bir model sunuyoruz. Bu model yaygınlaştıkça Türkiye’de sürdürülebilir balık üretimi de güçlenecek ve gelişecektir. 

Tüketici için de Omega 3 yağ asidi bakımından yüksek, üretim ve dağıtım sürecinin her aşaması şeffaf ve izlenebilir balık ürününü sunuyoruz. Böylece tüketiciler lezzetli ve sağlıklı bir balık deneyimi yaşıyor.

Proje, dünyada sürdürülebilir balıkçılık adına yapılan çalışmalara nasıl bir katkı sağlayacak?

Metro Türkiye’nin ülkemizde öncülük ettiği, sürdürülebilir balıkçılıkta uluslararası standartlarda sertifikaya sahip tedarikçilerden ürün temin etme uygulamasının perakende sektöründe yaygınlaşması önem taşıyor. Bu yaygınlaştıkça, sürdürülebilirliği hayata geçiren üreticiler teşvik edilmiş olacak ve diğer üreticilerin de aynı yolu tercih etmesi sağlanacak. Aynı zamanda projemizle Türkiye’de ilk kez endüstriyel boyutta levrek ve çipura yetiştiriciliğinde kullandığımız alg yağı içeren yem sayesinde sürdürülebilir balıkçılığa da katkı sağlıyor, sağlıklı beslenmeyi mümkün kılıyoruz. Öte yandan projemiz hayvan refahını gözetmesi bakımından da büyük değer taşıyor. Metro Premium balıklarımızı açık denizlerdeki daha geniş ve bol oksijenli özel kafeslerde yetiştirerek daha az strese girmelerini ve “mutlu” olmalarını sağlıyoruz.

Taze balık ürünlerini yüzde 100 izlenebilirlikle satışa sunan ilk şirket olma unvanını taşıyorsunuz. Deniz balıklarında nasıl bir izlenebilirlik sunuyorsunuz?

Metro Türkiye olarak güvenilir gıdaya ulaşabilmenin yolunun izlenebilirlik çalışmalarından geçtiğine inanıyoruz. Bu kapsamda sektörde yürüttüğümüz öncü çalışmalarımız sonucunda hayvansal ya da bitkisel ürünlerin üretim, işleme ve dağıtım dâhil olmak üzere tüm aşamalarının, yani ürünün kaynağından sofraya ulaşana kadar geçirdiği sürecin izini sürebiliyoruz. Bu noktada gururla belirtmek isterim ki gıda güvenliği ve kalitesini önemli ölçüde garanti altına alan izlenebilirlik sistemlerinin önemini ilk fark ederek barkod sistemi ile izlenebilirliği Türkiye’de başlatan ilk markayız.  Türkiye’de bir ilk olan taze ette izlenebilirlik çalışmalarımızı 2014 yılında başlattık. Daha sonra bu çalışmalarımızı genişlettik ve taze ete ek olarak balık, bal ve meyve sebze ürünlerimizde de yüzde 100 izlenebilirlik sunmaya başladık. Ardından tüm izlenebilirlik çalışmalarımızı tek bir çatı altında toplayarak ‘’Tabağında Ne Var’’ hareketimizi başlattık. Bu hareketimizle “Gıdaların izini sür, bilgiyle beslen!” diyerek tüketicileri güvenle tüketebilecekleri izlenebilir gıdaları tercih etmeleri için teşvik ediyoruz.

Deniz balıklarında da sunduğumuz neredeyse yüzde 100’e varan izlenebilirlik çözümü sayesinde müşterilerimiz deniz balıklarının hangi denizden geldiğini, hangi tarihte avlandığını, hangi tedarikçiden tedarik edildiğini şeffaflıkla öğrenebiliyor. Limanlarda ve karaya çıkış noktalarında kasalara konulan balığın hangi sularda, hangi tekneyle ve ne zaman avlandığını belirten izlenebilirlik bilgilerinin kayıt altına alınmasını hedefliyoruz. Şeffaflığı temel alarak bu bilgileri satış aşamasında QR barkodlar aracılığıyla müşterilerimizle paylaşıyoruz. Kültür balıklarında da Avrupa standartlarına uygun kalite belgeleri olan üreticilerden balık tedarik ediyoruz. Platforma gelen ürünleri kalite güvence uzmanlarımız kontrol ediyor, sonrasında bu ürünleri mağazalara sevk ediyoruz.

Sürdürülebilir balıkçılığı desteklemek adına önümüzdeki dönemlerde yapacağınız yeni projeler ve iş birlikleri olacak mı?

Metro Premium çipura ve levrekle başladığımız projemize önümüzdeki süreçte farklı balık türlerini de dahil ederek sürdürülebilir balıkçılığı desteklemeye devam edeceğiz. Balıkçılıkta izlenebilirliği, sürdürülebilirliği ve çiftliklerdeki hayvanların refahını desteklemek için yüksek standartlar getiriyoruz. 2021 itibarıyla en çok sattığımız 12 tür balık ve deniz ürününde (somon, karides, ton balığı, midye, çipura, levrek, ıstakoz, deniz tarağı, pangasius, morina balığı, kömür balığı, alabalık) sürdürülebilir balıkçılık sertifika programlarından en az biri tarafından sertifikalandırılmış tedarikçilerle çalışmayı taahhüt ettik. 

Bu sertifikalar; avcılıkla yakalanmış balık türlerinin sürdürülebilirliğini destekleyen küresel bir sertifikasyon olan Marine Stewardship Council (MSC), çiftlikte yetiştirilen balık türlerinin sorumlu üretimini sağlamayı amaçlayan küresel bir sertifikasyon programı olan Aquaculture Stewardship Council (ASC), Global Good Agriculture Practice (Global G.A.P.) ve Friend of the Sea (FOS).