Buğdayda 21 milyon ton rekolte bekleniyor
İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı'nın daveti ile Silivri'de buğday hasadına katılan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe; bu yıl buğday rekoltesindeki yüksekliğin, hem iç pazardaki ihtiyaçların karşılanmasına hem de ihracat tarafındaki artışlara çok büyük katkısı olacağını belirtti.
Reklam
Geçen yılı yüzde 25 artış ve 11,5 milyar dolar gibi rekor düzeyde ihracatla kapatan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü; 2023 yılının ilk 6 ayında da 5,5 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştirdi. TİM Başkanı Mustafa Gültepe, TİM Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Şemsettin Memiş, Kadir Kürşad Gülbahar ve Yönetim Kurulu Üyeleri Hüseyin Eviz, Sabahattin Fidan, Muzaffer Hikmet Tonbil ve Mehmet Taş’ın katılımıyla Silivri’de gerçekleşen hasat programında sektörün üretim kapasitesi, ihracat hedefleri ve gelecek planları açıklandı.
Bu yıl buğdayda rekoltenin geçen yıldan daha yüksek olduğunu ifade eden TİM Başkanı Mustafa Gültepe; "Hasadın yüksek olması hem Türkiye için hem de İhracat açısından sevindirici. Aldığımız rakamlarla rekoltenin çok yüksek ve açıklanan fiyatların da iyi olduğu, çiftçiler tarafından duyuruldu. Herkes bu kapsamda mutlu. Rekolte yüksek, rekoltenin yüksekliği, özellikle hem iç pazardaki ihtiyaçların karşılanmasında hem de ihracat tarafındaki artışlarda çok büyük katkı sağlayacak. 2022 yılında özellikle tarım sektörü çok büyük bir artış gösterdi. Sahadaki rakamları baz alınca, ikinci yarıda bütün tarım sektöründe Türkiye'nin her bölgesinde oluşan rekoltelerle normal artışın üzerinde bir artış olacağını görüyoruz. Bunun da hem ihracata hem üretime hem de istihdama çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Türkiye bizim, her yer bizim. Bizler, sektörlerin önünü açmak için sahalardan aldığımız bilgileri ve problemleri bakanlıklarımızla iş birliği yaparak Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da açıklamış olduğu ‘2028 yılında 400 milyar dolar ihracat’ hedefine ulaşmak için var gücümüzle çalışıyoruz." dedi.
AB'ye ihracatta artış beklentisi
Avrupa ile yakınlaşmanın Türk ihracatçısı açısından çok önemli olduğuna dikkat çeken Gültepe, İhracatın yarısının Avrupa'ya yapıldığını ve büyük bir pazar olduğunu vurguladı. Gültepe, "Son bir yılda Avrupa Birliği tarafında biraz talepte daralmalar yaşanıyor. Özellikle Rusya ve Ukrayna savaşının etkilerinden dolayı ve Türkiye'de maliyetlerin artması ile hem talepte düşme hem de kayma var. 2023'ün ilk 6 ayında Avrupa'ya yüzde 2,6'ya yakın bir artış oldu ama önümüzdeki dönemlerde hem siyasi ilişkilerin gelişmesi hem de Türk insanının o bölgelerdeki yatırımları, ilişkileri daha iyi bir şekilde yürütmemize neden oldu. Talepte de bir daralma, ekonomide bir durgunluk olmazsa rakamların özellikle temmuz, ağustostan sonra artacağını tahmin ediyoruz." dedi. Her sektörün kendi büyüme stratejisini ortaya koyduğunu belirten Gültepe, “Şu anda tarım sektörü dünyada son iki-üç yılda 1 buçuğa kadar pay alıyor. Dünya un ihracatında zaten bir numarayız. İşte, nasıl un konusunda birinciysek, ‘diğer sektörler nasıl birinci olabilir?’ konusunda da çalışmalar yapılmalı. Tabii, mevcut durumda kapasiteleri yüzde 90’ın üzerinde kullanmalıyız. Kapasite kullanım oranları şu an düşük, önce onları doldurmalıyız. Böylece, çok rahat bir şekilde 300 milyar doları yakalayabiliriz.” dedi
Dolar kurunun bir düzeltme hareketi yaptığını ifade eden Gültepe, yüksek kur değil sürdürülebilir ve enflasyon oranında artan bir kur beklediklerini de sözlerine ekledi.
"Çalıştıracak eleman bulamıyoruz"
İhracatla ilgili son bir yıldır en önemli sorunlardan bir tanesinin sabit kur olduğunu ifade eden İHBİR Başkanı Kazım Taycı, "Yüksek kurdan kastımız, kurlarımız enflasyonla birlikte hareket etsin ve enflasyonun altında ezilmeyelim. ‘Yurt dışına fiyatlama yaparken maliyetlerimizi tutturabilelim’ amacıyla kur beklentimiz var. Halihazırda finansmana ulaşım noktasında önemli sorunlarımız devam etmekte. Fakat, bununla ilgili önemli çalışmalar olduğunu gözlemliyoruz. Tarım ve işlenmiş tarım ürünlerinde ihracatı artırabilmemiz için geçtiğimiz yıl kapasite kullanım oranlarının yaklaşık yüzde 80’lerde olduğunu düşünecek olursak ciddi anlamda yeni yatırımlara ihtiyacımız var. Yani, müesseselerimizde kapasite artırımlarına ve çeşitliliklere ihtiyacımız var. Bunun için de yatırım finansmanı konusunda destek almalıyız. Bunlar bizim en önemli konularımız. Özellikle hububatta ve tahılda zaman zaman birtakım haberlerden dolayı otoritenin hızlı karar alması ile ani kısıtlamalar oluyor. Örneğin; nohutta, mercimekte, diğer bakliyat ürünlerinde bu kısıtlamaları görebiliyoruz. Bunlar da zaman zaman bizi sıkıntıya sokabiliyor. Bu konuda da temennimiz şudur ki özel sektörle yani, üreticilerle ve ihracatçılarla birlikte bir değerlendirme neticesinde bu açma-kapama ve kısıtlama durumlarının gerçekleşmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz." şeklinde açıklama yaptı. Sektörde ciddi anlamda çalışan sıkıntısı olduğunu dile getiren Taycı, "Hem fabrikalarımızdaki tarım ürünlerini işlerken hem de tarlalarımızda ekim ve hasat yapılırken Türkiye'nin hemen hemen her bölgesinde fabrikalarımızda işçi bulmakta ciddi problemler yaşıyoruz. İşlenmiş tarım ürünleri grubu olan şekerli, kakaolu ve unlu mamullerde ihracat tarafında ciddi siparişlerimiz var. Fakat yeterli personel bulamamaktan dolayı çalıştırmadığımız hatlarımız da var. Bununla da ilgili birtakım önlemlerin alınmasını talep ediyoruz.” dedi.
Buğdayda 21 milyon tonluk rekolte beklentisi
Bu yıl buğdayda 21 milyon tonluk bir rekolte beklediklerini dile getiren Taycı, Arpa tarafında ise 8 buçuk milyon tonluk bir rekolte beklediklerini belirtti. Otorite, buğday tarafında ton başına bin TL'lik bir sübvansiyon desteği verdi. Arpayla ilgili de 500 TL. Bu tabii, çiftçinin son derece hoşuna giden destekler. Bundan dolayı görüyoruz ki tahıl ürünlerinde her geçen yıl ekim alanları daha fazla genişlemekte ve büyümekte. Bu da bizim ihracat imkanımızı daha fazla artırmaktadır." dedi. Haziran sonu itibarıyla 5,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerinin bilgisini paylaşan Taycı, "Yılın ikinci yarısı ilk yarısından her zaman biraz daha hareketli ve yüksektir. Dolayısıyla, 13 milyar dolarlık ihracat hedefimizi yakalayacağımız kanaatindeyiz. İstanbul İhracatçılar Birliği özelinde baktığımız zaman haziran ayında 1,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Yani, İHBİR özelinde bir önceki yıla göre yüzde 13'lük bir büyüme gösterdik. Genel hububat sektörü olarak baktığımızda ise geçen yılın ilk 6 ayına göre yaklaşık yüzde 3’lük bir büyümemiz söz konusu. Un ihracatında hala açık ara bir numarayız. Makarna ihracatında tonajsal manada bir numarayız. Unlu mamuller, şekerli mamullerde de büyüme hızımız geçmiş yıllardaki hızıyla aynı devam ediyor. Her yıl yaklaşık yüzde 8'lik bir büyüme performansını devamlı korumaktayız.” dedi.
“Ekmek fiyatlarına zam beklemiyoruz”
Ekmek fiyatlarına beklenen zam ile ilgili Taycı, şu değerlendirmede bulundu; "Şu anda zaten TMO ekmeklik buğday fiyatında sübvanseli fiyat veriyor. Buğday ve ekmek fiyatlarının şu anda yukarıda olmasının en temel sebebi enflasyon kaynaklı. Genel giderlerin ve girdi maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklı. Zaten şu anda TMO dünya piyasalarının üzerinde bir buğday fiyatı açıkladı. Buna rağmen bu fiyatların da stabil hale gelip en azından yıl sonuna kadar da tüm ürünlerde bakliyat ve hububat dahil olmak üzere fiyatların stabil gideceğini de öngörüyoruz. Fiyatlarda yükseliş beklemiyoruz. Çünkü hem dünyada ürünümüz var, hem de Türkiye'de ürün fazlamız var. İhracata odaklanacağız." dedi.
Önce tarım sonra maden
Türkiye'nin en stratejik ve en önemli sektöründe önce tarım akabinde madenin geldiğini dile getiren İMİB Başkanı Rüstem Çetinkaya, “Tarım ve maden her zaman çok değerlidir diyoruz ve tarımı bir numaraya koyuyoruz. Tarımın çok önemli girdileri var; toprak, tohum, su ve bunun devamında da gübre. Mineral gübrelerin tamamı potasyum fosfattır ve maden ürünüdür. Dolayısıyla tarım madensiz olmaz. Bu anlamda tarım ve madeni birbirlerinin karşıt sektörü gibi göstermek isteyenlere inat biz, bugün buradayız. Hep beraberiz. Yerin altını da üstünü de planlayarak, stratejik değerlendirmeliyiz. Zengin topraklarımızın, fakir bekçileri olmak zorunda bırakılırız. Biz, bugün mineral gübrede maalesef dışa bağımlıyız. Bu anlamda gübre ihtiyacımızı da karşılamalı, bunun için de daha çok maden ürünü üretmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.