‘Açık Pazar Hareketi’ üretici kadınların yanında

‘Açık Pazar Hareketi’ üretici kadınların yanında

5.03.2021 09:18:20

Anadolu Kültür Sanat Kalkınma ve Yardımlaşma Derneği tarafından kurulan Açık Pazar Hareketi, pandemi döneminde yasaklar ve Pazar alışverişlerinin düşmesi nedeniyle ürünlerini pazarlama imkanı gittikçe daralan kadın üreticilere destek oluyor. 

Reklam

Bikem ÖGÜNÇ 

Anadolu Kültür Sanat Kalkınma ve Yardımlaşma Derneği’nin başlattığı Açık Pazar Hareketi, kadın üreticileri tüketicilerle buluşturan bir dayanışma hareketi. Özellikle de pandemi nedeniyle ürünlerini satma olanağı azalan kadınlar, Açık Pazar Hareketi sayesinde yılın 365 günü tüketicilere ulaşabiliyor ve satış yapabiliyor. Üretici kadınları ve tüketicileri kar amacı gütmeyen bir e-ticaret sitesi olan “kadinureticiden.com” üzerinden buluşturan Açık Pazar’da alışverişlerden hiçbir şekilde komisyon ve kargo ücreti talep edilmiyor. Üye üreticilerden ise herhangi bir aidat ücreti alınmıyor. Açık Pazar Hareketi’nin ve bu hareketin gerçekleştiği mecra olan kadınureticiden.com adlı e-ticaret sitesinin danışmanı Kübra Sultan Yüzüncüyıl ile Açık Pazar’ı ve kadın dayanışmasının önemini konuştuk. 

Sizi ve derneği biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?

Anadolu Kültür Sanat Kalkınma ve Yardımlaşma Derneğitarafından yürütülen Açık Pazar Hareketi’nin ve bu hareketin gerçekleştiği mecra olan kadınureticiden.com adlı e-ticaret sitesinin danışmanıyım. Sakarya Üniversitesi’nde çalışan bir akademisyenim. ODTÜ Gıda Mühendisliği mezunuyum, doktoram Galatasaray Üniversitesi İletişim Bilimleri’nde devam ediyor. Gıdanın yalnızca üretim koşullarına değil, toplumsal ve kültürel boyutlarına da bakıyorum. Anadolu Kültür Sanat Kalkınma ve Yardımlaşma Derneği’nin yürüttüğü Açık Pazar Hareketi gıdayla ilişkili farklı odaklara sesleniyor. Danışmanlığını yaptığım için çok mutluyum ve heyecanlıyım. 

Dernek, 2001 yılında Ankara’da kuruldu. Kurucuları, birbirinden değerli kültür ve sanat insanları. Bu toprağa dair hayallerini, bu dernekle hayata geçirmişler. Bizler ise derneğin ikinci nesil gönüllüleriyiz. Başkanımız Ömer Serdar Karaca Ankara’da eczacıdır. Dernek onun yönetiminde toplumsal kalkınma alanında da çalışmalara başladı. Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol kapsamında 2 binin üzerinde kadına mesleki eğitim ve girişimcilik eğitimleri verildi. “İnsana dair her şey” düsturuyla pek çok projeyi hayata geçiren, güçlü bir dernekten bahsediyoruz. Ömer Bey’in ufuk açıcı vizyonuyla dernek, kültürden sanata, tarımdan gıdaya her alanda, liyakat sahibi gönüllülerle anlamlı projeler üretiyor.

Dernek tarafından kurulan Açık Pazar Hareketi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Açık Pazar Hareketi, derneğimizin toplumsal kalkınma ve yardımlaşma projesi olarak öne çıkan fikirlerinden biri oldu. Bu hareketin en temelinde yaşadığı çağa sadece tanıklık etmek istemeyen, güncel sorunları, engelleri ortadan kaldırmayı hedefleyen insanlar var. Covid-19 salgınında kapanan pazarlar, e-ticarete yönelik artan talep, geleneksel pazarların salgın hassasiyetleri sebebiyle tercih edilmemesi ve dolayısıyla azalan müşteri sayısı gibi faktörlerin küçük ölçekli üretici kadınları dezavantajlı bir konuma sürüklediğini fark ettik. Bir yandan iyi gıdaya, sağlıklı beslenmeye yönelik talep oldukça ciddi bir ivme kazanmıştı. İnsanlar bu süreçte gıdayla ilişkilenme biçimlerini daha derinden sorgulamaya başladı. Yerel üretimin olası bir gıda krizini engellemede hayati bir rol oynadığı belki de ilk defa bu kadar gündem oldu. Covid-19’un olumsuz etkilerine karşı, sağlıklı, katkısız ürünler üreten üretici kadınları desteklemek istedik. Çünkü küçük ölçekli üretimin gıda güvenliğinin teminatı olduğunu biliyoruz. ETC Group’un 2017 “Bizi Kim Doyuracak?” adlı raporunda görebiliyoruz bunu. Raporda da belirtildiği gibi endüstriyel gıda zinciri tarımsal kaynakların %75’inden fazlasını kullanarak dünyanın yüzde 30’undan daha azına yiyecek sağlarken, köylü tarımı tarımsal kaynakların yüzde 25’inden daha azını kullanarak dünya nüfusunun yüzde 70’ini doyuruyor. Daha yakından baktığımızda dünya genelinde her üç kadından birinin tarımda çalıştığını görüyoruz. Küçük ölçekli üretim yapan kadınların dünyayı beslediğini çevreci Vandana Shiva’nın çalışmalarından da biliyoruz. Tüm bunların yanı sıra başta da değindiğimiz gibi salgın sürecinde gündelik hayattaki pek çok pratiğimiz dijitalleşmeye başladı. E-ticarete olan aşinalığımız arttı. “Küçük ölçekli üretici kadınların ürünlerini komisyon almadan tüketiciyle buluştursak, nasıl olur?” dedik. Hemen çalışmalara başladık. Mağduriyetleri sahada dinledik, ciddi, sıkı ve özverili dokuz aylık bir çalışma tempomuz oldu altyapı çalışmaları için. Bu emeklerimizin neticesinde söz konusu küçük ölçekli üretim yapan kadınlara gıda ürünlerini satabilecekleri 365 gün açık bir pazar yeri kurduk. Tüm bunları kar amacı gütmeden gerçekleştirdik. Projenin koordinatörü başkanımız Ömer Serdar Karaca, danışmanlığını ben yapıyorum. Müşteri ilişkileri sorumlumuz Merve Ersarı paketlemeden, ürün teslimine kadar her adımla ilgileniyor. İletişim sorumlumuz Melek Türedi üreticilerle iletişim kuruyor, onlardan gelen formları değerlendiriyor ve sitenin iletişim trafiğini yönetiyor. Saha temsilcilerimizi yöneten bölge koordinatörümüz Oğuz Kaan Avcı yine üreticilerle birebir iletişimde, ürün seçimlerindeki süreçleri yönetiyor. Yaratıcı yönetmenimiz ise Didem Turan, sosyal medyadaki ve internet sitemizdeki görselleri o tasarlıyor. Saha temsilcilerimiz Türkiye’nin her bölgesinde çalışmalarına devam ediyor. Bu güçlü ekip, kadın emeğini görünür kılmaya çok değer veriyor.

 


 Kadın üreticilere ve üretici pazarlarına bu hareket nasıl bir katkı sağlıyor?

Açık Pazar Hareketi ve bu hareketin gerçekleştiği mecra kadinureticiden.com olarak pandeminin olumsuz etkisine meydan okumak istedik. Hem küçük üreticiyi maddi olarak rahatlatmak istedik hem de sağlıklı, temiz ve sürdürülebilir gıdaya e-ticaret üzerinden ulaşmak isteyen tüketicilerin taleplerini karşılamayı… Bir örnek vereyim. Öyle tuhaf bir zaman ki, pazara çıktığı anda kuru fasulyesi biten Hülya Abla, ürünlerini aylarca ambarında saklamak zorunda kalmış, müşteriyle buluşamadığı için. Biz tam da bu düğümü çözdüğümüze inanıyoruz.  Çok ciddi bir gıda israfının da önüne geçiyoruz.

 

Satışa sunulan ürünler hakkında bilgi verir misiniz?

Sitemizde aktif olarak 18 farklı şehirden, yaklaşık 35 farklı üreticiden ürün satılıyor. Siteye henüz yerleştiremediğimiz yaklaşık 20 farklı üreticiye ait ürün daha var. Her gün yeni görüşmeler, yeni alımlar yapılıyor. Diğer taraftan numune ürünleri demo şefimiz Hatice Akman test ediyor. Onay çıkan ürünler siteye eklemlenme mekanizmasına dahil oluyor. Ürünlerimizde mevsiminde yetişen meyvelerin ve sebzelerin kuruları, erişteler, reçeller, konserveler, kahvaltılık ürünler, yağlar, sirkeler, turşular, soslar öne çıkıyor. Aslında geleneksel yöntemlerle doğru şekilde toplanan, işlenen, saklanan ve aklınıza gelebilecek her ürüne sitemizde yer veriyoruz. 

Kadınlar sizden ne kadar haberdar? Kadın üreticilere ulaşmak için neler yapıyorsunuz ya da onlar size nasıl ulaşmalı ve bu harekete nasıl dahil olmalı?

Topluluk destekli tarım modelinden ilham aldık. Üretimi yerinde görüp, üreticiyle güven bağı kurduktan sonra alım yapıyoruz. Oldukça titiz bir seçim sürecimiz var. Sitemizde “Bizimle satış yapın” diye bir alan var. Buradaki formu dolduran kadınlarla saha temsilcilerimiz ilgileniyor. Öte yandan gazetelerde ve sosyal medyada toplumsal etki alanı yüksek kişilere, sanatçılara ulaştık. Açık Pazar’ı sahiplenen, savunan tüketiciler kartopu gibi büyüdü, büyümeye de devam ediyor. 

Gastronomi sektörüyle nasıl bir işbirliği içindesiniz ya da sektörün size nasıl destek olmasını bekliyorsunuz?

Başladığımız günden bugüne gastronomi sektöründen çok büyük destek aldık. Pek çok farklı işletme sahibi ve şef ürünlerimize mutfaklarında yer vermek istediğini belirtti. Türkiye’de küçük ölçekli kadınları destekleyen anlamlı çalışmalar, platformlar var. Kadınüreticiden.com ise dört farklı şekilde farklılaşıyor. Birincisi kadınüreticiden.com ağının içinde kadın kooperatifleri de yer alabilir, tekil üreticiler de. İkincisi altyapısı tamamen dijitaldir. Üçüncüsü kar amacı gütmez, kargo ücretini fiyatlara yansıtmaz. Sonuncusu ise bir okul olma hedefindedir. Çıktığımız bu yolda uzun tarlaları, inatçı dağları, çekilmiş suları, kadınların hikayelerini, kaybolan biyoçeşitliliği önce anlamak sonra da aktarmak istiyoruz. Bu uzun ve zorlu bir yol belki ama varış noktasına odaklanmak yerine biz, yolun kendisine önem veriyoruz. Sloganımızı da Fransız Antropolog Levi Strauss’un çalışmalarından ilham alarak oluşturduk.  Doğrudan bizi anlatan bir ifade oldu: “Kadınureticiden.com: Yemesi güzel, düşünmesi güzel!”