Hostech by TUSİD'in öteki gündemi: YEŞİL MUTABAKAT
Avrupa Birliği, 2050 yılında karbon salınımını sıfırlama hedefiyle, 11 Aralık 2019 yılında “Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı”nı açıkladı. Türkiye de en büyük ticaret ve yatırım ortağı olarak AB’nin attığı adımlara uyum sağlamak için “Yeşil Mutabakat Eylem Planı”nı hayata geçirdi. Peki bundan sonra süreç nasıl ilerleyecek, Yeşil Mutabakat Türkiye’ye hangi kazanımları sağlayacak? İhracatın kurallarını değiştiren Yeşil Mutabakat’ı mercek altına aldık.
Reklam
1990’lı yıllardan beri iklim değişikliğiyle mücadele, sera gazı emisyonlarının azaltılması, yenilenebilir enerji kullanımı gibi başlıklar başta olmak üzere çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik konularında gösterdiği hassasiyetle bilinen Avrupa Birliği (AB), 2019 yılının Kasım ayında bu hassasiyetleri bir adım ileri taşıyarak, Birlik’in çevre ve sürdürülebilirlik konularında kesin ve iddialı adımlar atacağının bir taahhüdü niteliğinde Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal) adıyla bir inisiyatifler paketi sundu: Mutabakat, AB ile ekonomik, siyasi ve coğrafi bağlantıları olan tüm devlet, uluslararası kuruluş ve özel sektör oyuncuları nezdinde büyük yankı uyandırdı. Çünkü AB’nin üye ülkeleri için koyduğu standartlardan oluşan Mutabakat, aynı zamanda AB ülkelerinin üçüncü partilerle olan ilişkilerine de etki edebilme potansiyeline sahip. Bu durum, AB’nin geniş ticari ve diplomatik bağları dikkate alındığında Mutabakat’ın herkes tarafından iyi anlaşılması gerekliliğini ortaya çıkarıyor.
Avrupa Yeşil Mutabakatı nedir?
Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB’nin karbon ayak izini 2030 yılında yüzde 50’ye, 2050’ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması, ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağlılığının sona ermesi (decoupling) ve kimsenin ve hiçbir bölgenin geride bırakılmaması temel hedeflerini içeren yeni büyüme stratejisi olarak tanımlanıyor. Yani Mutabakat, emisyonları azaltırken iş imkanları yaratarak yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor. Türkiye’nin de AB ile iş birliğine devam edebilmesi için Mutabakat kapsamında en fazla değişim ve dönüşüm geçirmesi beklenen tarım, elektronik, ambalaj, plastik, tekstil ve inşaat gibi sektörlerde düzenlemeleri iyi anlaması, gelişmeleri takip etmesi ve oluşturulacak standartlara uyum sağlamak konusunda hızlı adım atabilme yeteneğini geliştirmesi gerekiyor.
Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu kuruldu
İşte bu gerçekten hareketle Türkiye’de, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile öngörülen değişikliklere uyum sağlanması amacıyla Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu kuruldu. Resmi Gazete’nin 16 Temmuz 2021 tarihli sayısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayınlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı konulu genelgeye göre, çalışma grubuna birçok bakanlıktan temsilci katılacak. Çalışma grubuna yardımcı olmak amacıyla ihtisas çalışma grupları oluşturulabilecek. Tüm çalışma ve toplantılara ihtiyaç duyulması halinde ilgili kurum ve kuruluşların yanı sıra üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, meslek birlikleri, konuyla ilgili özel sektör temsilcileri de dahil edilebilecek. Avrupa Yeşil Mutabakatı Eylem Planı, sürdürülebilir karbon düzenlemelerinden sürdürülebilir tarıma kadar dokuz ana başlık altında toplam 32 hedef ve 81 eylemi içeriyor.?
İhracatta karbon vergisi istenecek
VAT Enerji Genel Müdürü Altuğ Karataş, ihracatının yüzde 41’ini Avrupa’ya yapan Türkiye gibi ülkeler için Yeşil Mutabakat anlaşmasının çok önemli olduğuna dikkat çekerken anlaşmanın beklentilerini şu sözlerle anlatıyor: “Avrupa Birliği ülkeleri Yeşil Mutabakat’ın devreye girmesiyle birlikte şirketlerden üretim sırasında yaptığı karbon salımını belgelemesini isteyecek. Şayet şirketler karbon salımı yüksek ürünler getiriyorsa sınırda ek vergiyle yükümlendirecek. Avrupa Birliği, doğayı kirleten ve karbon salımı yüksek ürünler üreten ülkelerden vergi alacak ve elde ettiği bu geliri doğayı koruma çalışmaları için kullanacak.”
Peki aralarında endüstriyel mutfak ve gıda sanayicilerinin de yer aldığı bazı sektörlerin temsilcileri Avrupa Yeşil Mutabakatı konusuna nasıl bakıyor, ne gibi tespitlerde bulunuyor?
“Son dakikaya kalmamalı”
Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, AB değer zincirine entegre olabilmek için Avrupa Yeşil Mutabakatı’na çok iyi hazırlanarak katılmanın kaçınılmaz olarak gözüktüğünü belirtiyor. ‘Avrupa Yeşil Mutabakatı’ konulu e-seminere konuk konuşmacı olarak katılan Güçlü, AB pazarına arz edilecek ürünler için yeni mevzuatlar ve yeni standartlar getirildiğini ve bunlara ülkemizin de uyum sağlaması gerektiğinin altını çiziyor. Sanayicilere hatırlatmalarda bulunan Bahar Güçlü, “Bu dönemde bilhassa özel sektörün atması gereken adımlar çok önemli olacak. Bu hazırlıkların son dakikaya kalmaması için özel sektörün de kendi tarafında sürdürülen çalışmaları takip etmesi gerekiyor. Çünkü Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında her sektörü farklı şekilde etkileyecek düzenlemeler söz konusu. Onun için KOBİ’ler dahil tüm işletmeler Avrupa Yeşil Mutabakatı’na şimdiden hazırlanmalı. İşletmeler kendi sektörleri için belirlenen hedeflere ulaşmak için kendilerini düzenlemeli. Tabii ki STK’lar da üyelerine yönelik bazı projelendirmeler yapabilmeli” diyor.
“Endüstriyel mutfak sektörü yeşil ürünlerle ihracatını artırabilir”
Eylem Planı’nın da 9 ana başlık altında toplandığı geniş ve kapsamlı bir çalışma olduğunu belirten İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Tahsin Öztiryaki, bu yüzden her başlığın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Türk endüstriyel mutfak sektörünün 2020 yılında gerçekleştirdiği 1,83 milyar dolarlık ihracatının %59,9’unu Avrupa Birliği ülkelerine yaptığını, bu oranın demir ve demir dışı metaller sektörünün ortalamasından %9 fazla olduğunu kaydeden Öztiryaki, “Bu yüzden Yeşil Mutabakat sektörümüz için ayrıca önemlidir. Diğer sektörlerimiz için de doğru olabilecek bir nokta olarak, artan küresel taleple beraber Yeşil Mutabakat kapsamında gerekecek yatırımlar için sektörlerimize yatırım ve finans desteklerinin artması Yeşil Ekonomiye geçişte kısa dönemde karşımıza çıkacak engelleri azaltabilir. Yeşil Mutabakat’ın getireceği mali yük AB’ye ihracat yapan tüm ülkelere gelecek bir yüktür. Coğrafi konumumuz nedeniyle nakliyede oluşan karbon salımı yönünden ülkemizin Çin gibi uzak tedarikçilere göre kısmen avantajlı olacağını düşünüyoruz fakat bu avantajı koruyabilmek adına karbon salınımımızı azaltmak için sanayimizi dönüştürmeliyiz” diye konuşuyor.
Demir ve demir dışı metaller sektörünün, hammadde ağırlıklı bir sektör olmasına rağmen aynı zamanda yüksek miktarda enerji kullandığına da dikkati çeken Tahsin Öztiryaki şöyle devam ediyor: “Endüstriyel mutfak da böyledir. Türk üreticilerinin kaynak tasarrufunda AB ortalamasına yakın seyrederken, sürdürülebilir enerji ve geri dönüşüm konularında daha gidecek yolları olduğu görünmekte. Bu aşamada üretici firmalarımız kalite kontrol yönetim sistemleri, çevre yönetim sistemleri ve enerji yönetim sistemlerine yatırımlarını artırabilirler. Firmaların kaynak verimliliğine dair yatırımlarının kamunun finansal destekleri ve bürokratik kolaylıklarıyla desteklenmesi de bu geçiş sürecini daha kolaylaştırabilir. Yeşil Mutabakat’ın tam uygulanması demek öncelikle firmaların kaynak verimliliği ile maliyet avantajlarını yakalamaları demektir. Ayrıca, endüstriyel mutfak ihracatının %50’sinden fazlasını Avrupa’ya yaparak halihazırda yeşil marketlere erişim konusunda avantaj sahibidir. Azalan maliyetler, üretilen yeşil ürünler ve yeşil marketlere sağlanan ürünlerle sektörün ihracatı yükselerek devam edecektir.”
“Ne olduğu çok iyi anlaşılmalı”
Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Güçlü Kaplangı, Türkiye’nin ve sektörün Yeşil Mutabakat’a adaptasyonu konusuna, kamuoyunun genel bakışından biraz farklı olarak daha sakin ve rasyonel yaklaştığını belirtiyor. Birkaç yıl önce çok tartışılan Endüstri 4.0 ve karanlık fabrikalar konularında olduğu gibi Yeşil Mutabakat’ın da ne demek olduğunun çok iyi anlaşılması, ihtiyaç analizlerinin yapılması ve buna göre şirketlere yön verilmesi gerektiğine dikkat çeken Kaplangı, “Yeşil Mutabakat, Avrupa Birliği ülkelerinin aldığı bir kararın sonucunda ortaya çıkan bir eylem planıdır. Peki bu karar nedir? Avrupa Birliği 2050 yılına kadar düzenleyeceği tüm karar ve kanunlar ile Avrupa kıtasında iklim değişikliklerine insan etkisini sıfırlama kararı almıştır. Yani Avrupa ‘bizler, insanoğlunun yaşamı süresinde bulunacağı tüm yaşamsal faaliyetlerin sonucunda yaptıkları nedeniyle (yeme, içme, ulaşım, tarımsal atıklar, kullandığı ve tükettiği malzemeler vb.) Avrupa’nın iklime hiçbir şekilde artı ya da eksi etki etmemesini istiyoruz’ diyor ve buna istinaden de bir eylem planı hazırlıyor” diye konuşuyor.
Şu anda Ticaret Bakanlığı’nın tüm maddeler için Avrupa Birliği muktesabatı ile uyum içerisinde olmak için kendi eylem ve hareket planını hazırladığını anlatan Güçlü Kaplangı, bu hareket planının takviminin ise her bir madde için 2024 yılınının son çeyreğine kadar faz faz belirlendiğini ifade ediyor. Kaplangı, “Endüstriyel mutfak sanayicileri için şu anda en önemli konu sınırda karbon salınımı maddesi olmakla birlikte, bu konuda ihracat pazarlarımızın farklılaşması, korona sonrası sürekli değişen kanun ve kurallarla devletimizin eylem planı takvimini göz önünde bulundurduğumuzda, sektörümüz açısından Yeşil Mutabakat’a kafa yormanın henüz erken olduğunu düşünüyorum” diyor.
“Bütün ürünlerimiz çevre dostu paslanmaz çelikten üretiliyor”
Endüstriyel mutfak alanında dünya çapında faaliyet gösteren Almanya merkezli GGM Gastro International’ın Türkiye Yetkilisi Hagop Evingülü, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın 2050 yılı iklim-nötr hedefine ulaşmanın Avrupa sınırında kalarak mümkün olamayacağını, bunun için sanayi üretimi yüksek olan pek çok ülkenin bu projeye fiilen katılması gerektiğini ve buna Türkiye’nin de dahil olduğunu söylüyor. GGM Gastro International ürünlerinin tamamının yüksek kaliteli paslanmaz çelikten üretildiğinin bilgisini veren Evingülü, paslanmaz çeliğin en çok kullanılan yeşil hammaddelerde bulunduğunu ve aynı zamanda yüzde 100 dönüştürülebilir olduğuna dikkat çekiyor. Hagop Evingülü sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu çerçevede şirket olarak uzun zamandan beri yaptığımız ve yapacağımız en önemli yatırımlardan biri, A’dan Z’ye bütün ürünlerimizi çevre dostu tutmak için tedarikçilerimizi özenle seçmek ve tedarikçilerimizle olan işbirliğimizin başında gereken tüm uluslararası üretim uygunluğu sertifikasyonlarını teyit edip, kullanılan hammaddelerde zararlı bilinen kurşun, PVC, Ftalat ve BPA maddelerinin kullanılmadığını kendi özel mekanizmalarımızla kontrol etmektir. Gelecekteki en büyük hedefimiz, çevre dostu olan endüstriyel mutfak ekipmanlarımızı dünyanın 7 kıtasında olan 197 ülkesine ulaştırıp, GGM Gastro International marka değerini en üst seviyeye taşımak.”
“En hazır sektörlerden biriyiz”
Her sektörle iş birliği içinde olduklarını belirten Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu (YESİDEF) Başkanı Hüseyin Bozdağ, Yeşil Mutabakat’a uyum sağlama konusunda ülkedeki en önemli sektörlerin başında yemek sanayicilerinin geldiğine vurgu yapıyor. Gıda güvenliği ve çevrenin korunması konularına büyük hassasiyet gösterdiklerini hatta bu alanda çeşitli çalışmalar yaptıklarını açıklayan Bozdağ, “Endüstriyel yemek sanayicileri olarak üretimini gerçekleştirdiğimiz yemeklerin çöplerinin tartımlarından tutun o gün yemeklerimize girecek malzemelerin sertifikasyonlarına varıncaya kadar devam eden bu ekosistemin içinde yer alıyoruz. Pandemi hijyenin hayatımızda ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Oysa endüstriyel yemek sektörü 40 yıldır maskesiz, eldivensiz, galoşsuz ve tek kullanımlık kıyafetler olmadan işçi çalıştırmıyor. Bu yüzden de pandemide en hızlı harekete geçip aksiyon alan bizim sektörümüz oldu ve herhangi bir sorun yaşanmadı. Bu yüzden Yeşil Mutabakat ile ilgili gündeme gelecek yeni düzenlemelere yemek sanayicileri olarak kolaylıkla uyum gösterebiliriz” diyor. Türkiye’de otel, restoran ve catering şirketlerinin yılda 90 bin atık meydana getirdiğini aktaran Hüseyin Bozdağ, “İstanbul Sanayi Odası ile çiğ ve pişmiş yemek atıklarından gübre ve elektrik enerjisi üreten bir sistem geliştirmek üzerine çalışıyoruz. Devletimizin de destek vermesi durumunda bu projeyi hayata geçirmek suretiyle çevrenin korunmasına önemli bir katkı sağlamayı hedefliyorz” diye konuştu.
“Yeni dünya düzeninde belirleyici olacak”
Ambalaj sektörü olarak sürdürülebilir bir çevre için Avrupa Yeşil Mutabakatı, Döngüsel Ekonomi ve Geri Dönüşüm vizyonuna önem verdiklerini açıklayan Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, karbonsuz ekonomiye geçiş sürecini yakından takip etiklerini ve ambalaj sanayicilerinin karbon ayak izi ölçümlerini mutlaka yaptırmaları gerektiğini vurguluyor. Sektörün üretim süreçlerini; kaynak verimliliğini en üst seviyede tutan ve sürdürülebilir bir üretim modeli olan döngüsel ekonomi temeli üzerine kurması gerektiğine dikkat çeken Sarıbekir, “Çünkü karbon ayak izi, döngüsel ekonomi ve Yeşil Mutabakat yeni dünya düzeninde belirleyici unsurlar olacak. Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2030 sonuna kadar ulaşılması hedeflenen, evrensel bir eylem çağrısı olan sürdürülebilir kalkınma hedefleri kapsamında 17 amaç var. Biz sanayiciler için öncelikli olan amaçlardan birisi 'Sorumlu Tüketim ve Üretim' olmalı” diyor.
“Rekabetçiliğimize katkı sağlayacak”
II. Sanayi devrimi ile başlayan seri üretimin; lojistikte, teknolojide, pek çok sektörde ve iletişim alanlarında insanlığın konfor alanını genişletip, hayatını kolaylaştırdığını belirten Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, sanayiden kaynaklanan kirlilik ve yanlış seçimler nedeniyle karşılaşılan çevresel ve ekonomik kayıpların minimum seviyeye indirilmesinin zorunluluk haline geldiğini belirtiyor. İnsanlığın henüz dünya dışında bir yaşam alanına sahip olmadığına dikkat çeken Eskinazi, “İnsanlık, Sanayi Devrimi’nin yaralarını sarmak ve daha yeşil bir dünya için çözümler aramaya başladı. Bu yolculukta ilk adım Avrupa Birliği’nden geldi. 2022 yılında AB’ye ihracatta karbon vergisi ödememiz gündeme gelecek. Biz de bu konuda hızlı adımlar atmalıyız. “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” yeşil bir dünyada yaşamamızı sağlarken, aynı zamanda rekabetçiliğimize de katkı sağlayacak” şeklinde konuşuyor.
“Türk gıda ihracatçıları için yeni fırsatlar doğabilir”
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda gündeme gelen karbon salınımının yakın gelecekte her üreticinin göz önüne aldığı, ayak izini hesapladığı bir konu olacağını açıklayan Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, muhtemelen bu ayak izi hesaplamalarının daha da genişletilerek ‘su ayak izi’ ve diğer doğal kaynak kullanımlarına ilişkin ayak izlerinin ayrı ayrı hesaplanıp şeffaf olarak paylaşılacağını belirtiyor. Sınırda karbon düzenlemesinin esasında Avrupa Birliği iç pazarındaki üreticilerin yurt dışından ithalata karşı dezavantajlı konumlarını dengelemek için düşünülen bir mekanizma olduğunu kaydeden Bursa, “Sınırda karbon düzenlemesi öncelikli olarak demir-çelik, çimento, aluminyum, elektrik ve gübre sektörlerinde uygulanacak. Doğal olarak bu geleneksel sektörlerde Türk sanayinin önemli yapısal reformlar yapması gerekecektir. Gıda sektöründe getirilecek olan benzer kısıtlamalar ve raporlama mükellefiyetlerinin doğru tedbirleri hızla alarak uygulamamız halinde, Türk gıda ihracatçısı için yeni fırsatlar doğuracağına inanmaktayım. Bırakınız olumsuzlukları, hızlı ve etkin olursak yeni ve büyüyen pazarlar kazanabiliriz.
“Gübre sektörü düzenlemelerden doğrudan etkilenecek”
Türkiye’nin gerçekleştirdiği yıllık ihracatın yanı sıra kimyevi maddeler ve mamulleri sektörünün ihracatının yaklaşık yarısını Avrupa Birliği pazarının oluşturduğunu belirten İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, Türkiye’nin düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş için Yeşil Mutabakat’ı fırsat olarak görmesi gerektiğini vurguluyor. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında sürdürülebilir tarım hedefi doğrultusunda yapılacak düzenlemelerden doğrudan etkilenecek alt sektörlerin başında gübre sektörünün geldiğini anlatan Pelister, “Yine, Mutabakat çerçevesinde AB Kimyasallar Mevzuatı’nda yapılmakta olan değişiklikleri dikkatle takip ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı AB’nin Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Mevzuatı’nın uygulanmasına yönelik ulusal eylem planı hazırlama çalışmalarına katılım gösteriyoruz. TİM bünyesinde kurulacak olan bilim kurulunda yer alıyor, bünyesinde üniversitelerle birlikte uygulayacağı mentorlük programına katılacak olan 5 ana sektörden birini temsil ediyoruz” ifadelerini kullanıyor.
“Başarıyla uyum sağlayacağımıza inanıyorum”
Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, züccaciye sektöründe Yeşil Mutabakat’a uyum kapsamındaki çalışmaların plastik ve elektrikli eşyalarda başlandığını ve ilerleyen süreçte diğer faaliyet alanlarını da kapsayacak şekilde genişleyeceğini söylüyor. 2020 yılında 4.6 milyar dolar ihracat ve 1.05 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren züccaciye sektörünün, kendi içindeki dinamizmi ve kurallara uygun çalışmalarıyla ihracattaki başarılarını daima yukarı taşıdıklarını anlatan Öksüz, “Sanayici-üretici firmalarımızın kurumsal yapılarıyla Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın getirdiği tüm uygulamalara uyum sağlayarak çalışmalarını yine organize ve başarılı bir şekilde sürdüreceklerine inancımız tamdır” diyor.
“Eksik bir çerçeve sunuyor”
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) Kurucu Direktörü Bengisu Özenç ise Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın, mevcut eylem planlarının “yeşil” bir derlemesi özelliğini taşıdığını söylerken, “Plan; enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi anahtar kelimelerine odaklanan ancak dönüşümün en temel unsuru olan fosil kaynaklardan çıkışa ve emisyon yoğun ağır sanayinin dönüşümüne ilişkin bileşenlere değinmeyen, oldukça eksik bir çerçeve sunuyor” diyor.
Yeşil Mutabakat kapsamında belirlenen hedefler
Kirliliğin ortadan kaldırılması
Temiz, ulaşılabilir, güvenli enerjinin sağlanması ve enerji verimliliğiyle kayıpların azaltılması
İnşaat ve renovasyon projelerinde enerji ve kaynak kullanımında verimli bir yol izlenmesi
Adil, sağlıklı ve çevre dostu bir gıda sisteminin tasarlanması
Sürdürülebilir ve akıllı hareketliliğe geçişin hızlandırılması
Ekosistemin ve biyoçeşitliliğin korunması, gerekli tedbirlerin alınması
Enerji verimli, çevre dostu, sürdürülebilir bir üretimin teşvik edilmesi
Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın hedefleri
-Sınırda karbon düzenlemeleri
-Yeşil ve döngüsel bir ekonomi
-Yeşil finansman
-Temiz ekonomik ve güvenli enerji arzı
-Sürdürülebilir tarım
-Sürdürülebilir akıllı ulaşım
-İklim değişikliği ile mücadele?
-Bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri
-Diplomasi
Firmalar Yeşil Mutabakat’a uyum için ne yapmalı?
• Her kuruluş kendi Karbon Ayak İzini hesaplamalı ve karbon politikasını belirlemeli.
• Enerji Verimliliği çalışmalarına başlanmalı, enerji etüdleri ile durum tespiti yapmalı.
• Temiz enerji üretimiyle öz tüketim yaparak karbon salınımını azaltma stratejisini oluşturmalı.
• Avrupa Birliği fonları ve teşvikler ile bunlardan istifade imkanları araştırılmalı.
• Oluşacak yeni düzeni tehdit boyutundan fırsat boyutuna dönüştürmeli.