Evde yemek pişirme devri bitiyor

Kadınların ve erkeklerin iş gücünün içerisinde olmasının eğiliminin sonucu olarak Türkiye’de ve dünyada insanların yemek hazırlamaya ayırdıkları zamanın giderek azaldığını, bir çiftin ikisinden birisinin evde olup yemek hazırlama rolünün ortadan kalktığını belirten Orhon, “Endüstrileşmeyle birlikte artık kadın da erkek de iş hayatında. İnsanların yemek yapmaya vakti yok ya da işten arta kalan zamanı yemek yaparak harcamak istemiyorlar. Bu yüzden önümüzdeki 10 yıl içerisinde gastronomide toplam tüketimin yüzde 80’inin “fonksiyonel gastronomi”ye, yüzde 20’sinin “deneyimsel gastronomi”ye yönelmesini bekliyoruz. Self servis ve fast food zincirler daha da artacak, evde yemek pişirme de ortadan kalkacak.” dedi.

Orhon, deneyim bazlı yemek alanında toplam tüketimin yarısının “deneyim restoranları” ve “evde tüketim” olarak ikiye bölünebileceğini, restoranda veya evde hazır yemek pişirerek yemek tüketiminin artacağını vurgulayarak “Fonksiyonel gastronomi derken üç dakikanın altında hızlı bir şekilde alınıp tüketilecek yemeklerden, deneyimsel gastronomi ile lezzet, ambiyans, mutfak deneyimi için tercih edilen restoranlardan bahsediyoruz. Fonksiyonel gastronomi kendi içinde üç alana ayrılıyor. 1- Paket yemek (Eve, iş yerine paket yemek siparişi), 2- Restoranlardan gel-al (self servis), 3- Süpermarket zincirleri gibi yerlerden alınan ve direk ısıtarak tüketilebilen ürünler. Üç kategorinin yüzde 40-50’si paket servis, yüzde 30-40’ı self servis ve fast food yiyecekler, geri kalan yüzde 10 ise süpermarketlerden alınacak hazır yemekler olacak. ” ifadelerini kullandı. 

Gastronomideki trendlerin mimarideki trendlere de yansıdığını ve artık küçültülmüş, minimalize hale getirilmiş mutfaklar gördüğümüzü söyleyen Orhon, mutfakla oturma odasının entegre hale geldiğini, mutfaklarda çoğunlukla yemek ısıtma üniteleri ile kahve-çay makinesi gibi küçük ev aletleri ünitelerinin bulunduğunu aktardı. 

Gençler tencere yemekleriyle tatmin olmuyor

Orhon, gençlerin farklı yemekleri denemek istediğinin altını çizerek “Bizler tencere yemekleriyle büyümüş olsak da gençler bu yemeklerle tatmin olmuyor. Hem batılı lezzetleri denemek hem de yeni lezzetleri tatmak istiyorlar. İtalyan, Kore, Meksika, Çin yemeği denemek istiyorlar. Şimdiye kadar hiç denenmemiş mutfakların Türkiye’ye girmesi, gastronomi spektrumunun Türkiye’de gelişeceğini gösteriyor. Paket servise veya fast food olarak hizmet vermeye uygun yemeklerin artışı, yemeklerin ciddi bir kısmının evrimleşeceği anlamına geliyor. Sağlıksız, hızlı, bol yağlı ve baharatlı tüketilen yemeklerin ciddi bir kısmının yerini daha sağlıklı, daha farklı, daha hafif yemeklerin alacağını, vegan ve vejeteryan eğilimin daha da artacağını söyleyebiliriz.” dedi.

Bulut mutfaklar veri analitiğiyle, geleneksel restoranlar iç güdülere dayanarak açılıyor

Yeni bir restoran açmaya karar vermeden önce veri analitiğine göre fizibilite yaptıklarını vurgulayan Orhon, “Geleneksel olarak restoranlar veriyle değil iç güdülerle, çeşitli hipotezlerle açılıyordu. Şimdi artık bu hipotezler bulut mutfakların kullandığı yazılım altyapısı sayesinde hızlı bir şekilde test edilebiliyor. Elimizdeki dataya dayanarak müşterileri, rakipleri, global ve yerel trendleri durmadan analiz edip yeni markalar ve menüler çıkarıyoruz. Bu menüleri revize ediyoruz. Tedarik zincirinden pazarlamaya, fiyatlandırmadan ürün geliştirmeye kadar hepsini veri analizi sonucunda ortaya koyuyoruz. Bulut mutfaklar tüm veriyi dijital ortamda analiz edip hızlı bir şekilde yeni konseptleri test ederek yeni marka çıkabildiği için geleneksel restoranların aksine belirsiz bir şekilde biz zincirleşiyoruz diye ortaya çıkmaktan ziyade, rakamlara dayalı hareket ediyor. Bu yüzden hangi semtte hangi konseptte bir restoran açarsak neyi satabileceğimizi ve kaç paket çıkarabileceğimizi önceden bilebiliyoruz. Menülerin ve operasyonların optimize edilmesi ve daha iyi hale getirilmesi bulut mutfaklar açısından çok kritik” diyerek önümüzdeki on yılda gastronominin nereye evrileceğini aktardı.