Kadınlar “Cam Tavanlar”ı yıkıyor!
Tüm basmakalıp yargılara, ataerkil düzene rağmen konaklama sektöründe kadın yönetici sayıları artıyor. ‘Cam Tavan Sendromu’nu yıkan kadınlar, sektörün en önemli şirketlerinin yönetim kademelerinde görev alıyor, dikkat çekici işlere imza atıyorlar. Erkek gibi davranarak değil, kendileri olarak bize bu yazıda anlatacağımız başarı hikâyelerini yazıyorlar.
Reklam
Yazı: Aliye GÜMÜŞ
Ataerkil dünyadaki “Kadınlar ev ve iş arasındaki dengeyi sağlayamaz”, “Kadınların kurumlarına bağlılığı güçlü değildir”, “Kadınlar zorluklar karşısında dayanıklı değildir” ya da “İş dünyası kadınların duygusallıklarına göre değildir” gibi basmakalıp yargılar, yüzyıllardır kadınların kariyerlerinin önündeki en büyük engeller arasında sayılıyor. Bu yargılara rağmen iş hayatında kadınların sayıları her geçen gün artarken bu artış maalesef yönetim kademelerine çok kısıtlı bir şekilde yansıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son “İstatistiklerle Kadın” raporuna göre, Türkiye’de kadınların istihdama katılım oranı sadece yüzde 28,7 iken yönetim kurullarındaki kadın oranı yüzde 17. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yapılan araştırmalara göre ise, cinsiyetler arasındaki farkı kapatmak, gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 35’e kadar artmasına katkıda bulunabilir.
Özellikle kadınların, çalıştıkları şirketlerde üst seviyelerdeki pozisyonlara gelebilmek için çabalamalarına rağmen ilerleyemediklerini düşünmelerine neden olan, görünmez saydam engele “Cam Tavanlar Sendromu” adı veriliyor. Birçok araştırmaya göre; kadın çalışanlar, “Cam Tavan”ın varlığını tüm soğukluğuyla hissediyor!
Dünyanın her yerinde aynı
2008 yılında Akdeniz İİBF Dergisi’nde “Konaklama İşletmelerinde Kadın Yöneticilerin Cam Tavan Algısı” başlığıyla yayımlanan makalede, Antalya ve çevresindeki konaklama işletmelerinde çalışan 151 kadın yönetici ile yapılan araştırmanın sonucuna baktığımızda, bugün, tüm gelişmelere ve geçen 14 yıla rağmen birçok yerde hâlâ algıların çok da değişmediğini görebiliyoruz. Yaş ve kıdemin de pek fark yaratmadığı bu engellerde, evli olanların daha fazla bu baskıyı hissettiği de yine araştırma sonuçlarıyla destekleniyor. Sadece Türkiye’de de değil! Singapur, Yeni Zelanda ve Avusturya gibi birçok ülkede yapılan araştırmaların hepsinde benzer rakamlar ve sonuçlar yüzümüze çarpıyor.
İK politikaları üretilebilir
Oysa kadınların güçlendirilmesi, ekonominin gelişmesi için atılacak en büyük adımlardan biri. Cinsiyet açısından dengeli ve kapsayıcı bir organizasyona sahip olmak artık bir seçenek değil, günümüzün olmazsa olmazı. 2018 yılında Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi’nde yayımlanan “Otel İşletmelerindeki Kadın Yöneticilerin Kariyer Engellerinin Kariyer Geliştirme Stratejileri Üzerine Etkisi” adlı makalede de belirtildiği gibi, kadın çalışanların iş-aile dengelerini sağlamaya yönelik insan kaynakları politikaları üretilebilir. Kadınların örgüt içinde karşılaşabilecekleri engeller tespit edilebilir ve etkinliği yüksek önlemler alınabilir. Eğitim programlarına öncelik verilebilir. Böylece, çalışanın, kendisine destek olan şirkete karşı bağlılığı kuvvetlenecektir. Özellikle kadınların hamilelik dönemleri sağlıklı bir şekilde planlanabilir ve sonrasında iş yaşamından kopmaması sağlanabilir. Yasalarla belirlenen anneliğin korunmasına ilişkin uygulamalar eksiksiz bir şekilde gerçekleştirilebilir. Ayrıca, yerel yönetimlerin, eğitim kurumlarının ve medyanın desteğiyle toplumun da bilinçlendirilmesi sağlanabilir.
Kadın olarak başarı hikâyelerini yazıyorlar
Son dönemde bu konuda mutluluk verici gelişmeler de olmuyor değil. Konaklama sektörünün en önemli şirketlerinin yönetim kademelerinde görev alan kadınlar dikkat çekici işlere imza atıyor. Bu kadınlar, öncelikle güçlü eğitimlerle kendilerini donatıyorlar. Eğitimin hayat boyu sürmesi gerektiğini bilerek gelişime önem veriyorlar. “İyi bir eğitim = özgüven” eşitliğini sonuna kadar kullanıyorlar. Sosyal hayatlarıyla da kendilerini besliyorlar. Mağduriyet duygusuna kapılmıyor ve pasif bir şekilde terfi edilmeyi beklemiyorlar. Yenilikleri takip ediyorlar. İletişim konusunda adımlar atıyorlar. Kendilerini tanıyor ve nasıl tanıtacaklarını biliyorlar. Hem kendilerine hem de ekiplerine liderlik ediyorlar. Kurum kültürünü iyi tanıyorlar. Belki de en önemlisi, erkek gibi davranarak değil, kendileri olarak bize bu yazıda anlatacağımız başarı hikâyelerini yazıyorlar.
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı ve Eresin Hotels Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müberra Eresin
“Üst yönetim kademelerinde eşitlik sağlanması gerekiyor!”
“Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) olarak yönetimimizde bulunan kadın sayısıyla dikkat çeken bir kuruluşuz. Ülkemizde kadınların işgücüne katılımını ve fırsat eşitliğini sağlamak en önemli hedeflerimizden biri” diyen Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı ve Eresin Hotels Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müberra Eresin, turizmin kadınlara hem işveren hem de çalışan olarak diğer sektörlere göre çok daha fazla fırsat sunduğuna dikkat çekiyor.
Eresin, ülkemizin kalkınma hedeflerine ulaşabilmesinin kadınların ekonomik ve toplumsal hayat içinde daha fazla yer almasıyla doğrudan ilişkili olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Kadınların yapamayacağı bir iş yok. Yeter ki istesinler ve kadınlara fırsat tanınsın.
Turizmde kadın gücüne ihtiyaç var. Ama sektörde kadın istihdamı maalesef pek de arzu edilen seviyede değil. Kadınlar dünyada turizmdeki işgücünün yüzde 54'ünü oluşturuyor. 2020 yılı verilerine göre, Türkiye’de turizmde bu oran yüzde 33. Turizmdeki istihdamın en büyük bölümünü oluşturan konaklamada kadınların oranı yüzde 35,6. Hedefimiz, bu oranı yüzde 50’nin üzerine çıkarmak. Konaklama sektöründe kadınlar yönetim pozisyonlarının yüzde 40'ından azını, genel yönetim rollerinin yüzde 20'sinden azını ve yönetim kurulu pozisyonlarının yüzde 8'inden daha azını elinde tutuyorlar.”
Kadın istihdamının yüksek olmasına rağmen, istihdam alanlarının çoğunlukla alt kademelerde olduğuna dikkat çeken Eresin, gerçek anlamda kadın-erkek eşitliği sağlayabilmek için üst yönetim kademelerinde de eşitlik sağlanması gerektiğini belirtiyor ve devam ediyor: “Kadınların ortalama ücreti erkeklerden daha düşük. Ulusal düzeyde, cinsiyete duyarlı ve eşitlikçi politikalar etkin bir şekilde uygulandıklarında, turizm sektöründe kadınların ekonomik güçlenmesi dolayısıyla sektörel güçlenme sağlanacaktır. Daha aydınlık, daha barışçıl, daha duyarlı bir dünya düzeni için kadınların her platformda eşit ve adil şartlar altında söz sahibi olduğu bir gelecek temenni ediyorum.”
NG HOTELS Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür
“Kadın iş gücü istihdamında kotalar oluşturulmalı”
İlk olarak Kütahya Porselen’de insan kaynakları, sonrasında Kütahya Porselen ihracat bölümünde iş hayatına adım atan NG HOTELS Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür, 2006 yılından beri turizm grubunda çalışmalar yürütüyor. Bu süreç içinde kariyer engeli değil ama kendiyle yaşadığı bazı çatışmaları olduğunu söyleyen Hediye Güral Gür, “Kadının çoklu rolleri var. Dolayısıyla anneyseniz, temponuz yoğunsa, seyahat ve toplantılarınız çokça vaktiniz alıyorsa bazen ‘çocuklarımın büyümesini kaçırıyorum’ gibi bir bakış açısı oluyor. Ama bugün dönüp geriye baktığımda çalışıyor olmanın artılarını daha iyi görebiliyorum” diyor.
Kadının detaycılığı, sorumluluk duygusu, çalışkanlığı, güler yüzü, yenilikçiliği ile turizm sektöründe çok önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Hediye Güral Gür, şöyle devam ediyor: “Maalesef sektörümüzde kadınların kat hizmetleri ve yiyecek içecek servisi gibi işlerde istihdam oranları daha yüksek. Biz NG grup olarak her kademe ve pozisyonda kadın istihdamını destekliyoruz. Turizmde müşteri memnuniyeti en hassas konulardan. Kadınlar genel özellikleri itibariyle sektöre büyük katkı sağlıyorlar. Sürdürülebilir kalkınma ve ülkelerin gelişmişlik düzeyleri açısından da kadınların işgücüne katılım oranının çok önemli bir gösterge olduğunu da ele aldığımızda kadın istihdamı bizim için önemli başlıklardan biri. Özellikle satış, pazarlama ve ön büro departmanlarında kadın istihdamının önemli olduğunu düşünüyoruz.”
Sektörün misafir ağırlama sanatı olduğuna ve çok emek isteyen, dinamik bir sektör olduğuna vurgu yapan Hediye Güral Gür, “Bu anlamda değişimlere uyum sağlamak gerekiyor. Dönüm noktası diyemem ama yaşadığımız tecrübe bizim kendimizi daha geliştirmemizi sağlıyor. Salgın döneminde de yatırımlarımıza devam ettik ve turizmi ayakta tutmak için büyük bir çaba harcadık. Bu dönemde değişen misafir alışkanlıkları bize bir tecrübe oldu. Bundan sonra alışılagelmiş tatil anlayışının farklı şekilde devam edeceğini düşünüyoruz. Kadın iş gücü istihdamına öncelik verilmesi, kurumların iş süreçlerinde kadını önceliklendirmesi, hatta bu konuda kotalar oluşturması gerekiyor. Sektör kadınlar için cazip hale getirilebilir. Çocuğunu geride bırakıyor olma fikri kadını bugün iş gücüne katılımında en zorlayan konu. Turizm bu konunun en kolay çözülebileceği alanlardan biri. Burada büyük zincir yapılara, sektör dernekleri ve birliklerine büyük iş düşüyor. Biz böyle bir plana katılım ve desteğe sıcak bakıyoruz ama ortaklaşa ve birlikte hareket önemli.”
Hediye Güral Gür, gençlere ve geleceğin kadın yönetici adaylarına şunları söylüyor: “Otelcilikte yabancı dil de dijital pazarlama bilgisi de halkla ilişkiler yeteneği de çok önemli. İşimizin gastronomiden organizasyona birçok bacağı var. Bu konularda ne kadar çok kendilerini geliştirir ve trendlere hâkim olurlarsa bu onlar için o kadar iyi olur.”
Four Seasons Hotel Sultanahmet Otel Müdürü Serap Akkuş
“En büyük engel, sektörün zor şartlara sahip olduğuna inanmamız!”
Çalıştığı kurumun çalışanlarının cinsiyet, ırk veya din ayrımı gibi farklılıklarına çok hassas davrandığını, bu yüzden diğer meslektaşlarına göre kariyeriyle ilgili engelle karşılaşmadığını belirten Four Seasons Hotel Sultanahmet Otel Müdürü Serap Akkuş, “Four Seasons birçok ülkede ve şehirde otelleri olan büyük bir zincir. Aslında çok daha hızlı ilerleyebileceğim fırsatlar ve tekliflerle karşılaştım, fakat özel yaşantım bu fırsatları değerlendirmem konusunda büyük rol oynadı. Bir tercih yapmam gerektiğinde, doğal olarak ailemin istekleri ön planda oldu. Bu yüzden tanıdığım ve ait olduğumu hissettiğim yerde kaldım” diyerek kariyerimde yavaş ilerlemeyi tercih ettiğini söylüyor.
Serap Akkuş, turizm sektöründe kadın olmayı şöyle ifade ediyor: “İşin özü hizmet olduğu için kadınların yaradılış gereği sahip olduğu detaycı, koruyucu, ilgili ve sahiplenici özelliği aslında tam da bu meslek için ihtiyaç duyulan nitelikler. Özellikle otelcilik sektöründe detaylar ve zarafet çok önemli. Bir kadın gözünün, sunulan ürüne veya hizmete daha farklı bakıp yorumlaması bence o iş yerinde yadsınamaz bir fark yaratıyor. Turizm fiziksel ve mental olarak çok yorucu bir sektör, özellikle çalışma saatleri ve günleri birçok hemcinsimin belli bir süreden sonra mesleği bırakmalarına neden oluyor. Pek çok kurum artık farklı çalışma formülleri uygulamaya başladı, çalışma şartları daha uygun şekil aldıkça kadınların bu meslekte kariyerlerine devam etme oranı daha yüksek olacaktır. Özellikle çalışan sayısının yüksek olduğu kurumlarda kreş hizmetlerinin planlanması, haftalık çalışma gününün altıdan beşe indirilmesi, ev ve iş arası ulaşımın kurum tarafından planlanması bu oranın yükselmesine kesinlikle yardımcı olacaktır.”
Gündemlerinde şu anda en sıcak olan konu haftalık çalışma gün sayısı olduğunu anlatan Serap Akkuş, bunun ilgili iyi bir yol kat ettiklerini, çocuk bakımıyla ilgili farklı senaryolar geliştirdiklerini belirtiyor. Serap Akkuş, “Bir kadının kariyer hayatında istediği, fakat yapamayacağı hiçbir iş yok. En önemli husus planlama yapmak. Özel hayatla iş hayatı doğru bir planlamayla yürütülürse ve pes etmeden bu başarılırsa bu sektörde çok daha fazla kadın yöneticiyle tanışacağımızı düşünüyorum. Önümüze çıkan engelin karşı cinsin sektörde egemen olması olduğunu düşünmüyorum. En büyük engel, sektörün bir kadın için zor şartlara sahip olduğuna inanmamız. Bu inancımızı bertaraf edip gerçekten olmak istediğimiz yerde ve konumda bulunmak için özveri ve tutku gerekiyor.”
The Ritz-Carlton, Istanbul Genel Müdürü Ela Ergin
“Kadın istihdamında turizm, dünya ortalamasının çok gerisinde”
Kadınların daha düzenli, daha çalışkan ve detaycı olduklarını düşünen ve destekleyen yöneticilerle çalışma fırsatım olduğu için kariyer engeliyle karşılaşmadığını söyleyen The Ritz-Carlton, Istanbul Genel Müdürü Ela Ergin, şirketinin son yıllarda kadın yöneticilere yatırım yapmasından ve teşvik etmesinden gurur duyduğunu belirtiyor. Bu süreçte atanan ilk kadın genel müdür olmasının önemli bir misyon olduğunu dile getiren Ela Ergin, iyi bir örnek olmanın en büyük hedefi olduğunu anlatıyor. Ela Ergin, “İş dünyasında kadın ya da erkek ayırımının yapılmasını çok tercih etmiyorum. Çünkü biliyorum ki çalışmak ve başarı cinsiyetten çok ayrı kavramlar. Bir yönetici olarak disiplin ve güven sağlayan bir çalışma prensibini benimserim” diyor.
Son yıllarda tüm sektörlerde kadın istihdam oranının artması yönünde teşvik edici ve destekleyici çeşitli politika ve uygulamalar yürütüldüğüne dikkat çeken Ela Ergin, “Bunların her biri sevindirici ve olması gereken teşvikler. Turizm, kadın istihdamının artırılmasında ön plana çıkan bir sektör oldu. Dünya genelinde toplam turizm istihdamında kadın işgücünün daha yüksek oranda olmasına rağmen maalesef Türkiye’nin turizm sektöründeki kadın istihdam oranı dünya ortalamasının çok gerisinde. Marriott zinciri her bölgede yeni atanacak genel müdürler için kadın yöneticileri daha fazla teşvik eden hedefler belirledi. Umuyorum ki önümüzdeki yıllarda oran daha da artacaktır. Şu anda otel üst yönetimimizin yüzde 95’i kadınlardan oluşuyor. Onların yükselmesi için her türlü destek, teşvik ve eğitim planlandı ve bu doğrultuda kardeş otellerimizde de fırsatlar yaratmak adına küçük toplantı gruplarımız var” diyor.
Türkiye’de kadının iş gücüne katılımını artırmak ve her alanda kadın ve erkek arasında fırsat eşitliği sağlamak için atmamız gereken adımlar olduğunu söyleyen Ela Ergin, şöyle devam ediyor: “Son dönemde özellikle kurumsal ve çok uluslu şirketler çeşitlilik politikalarına çok fazla önem veriyor ve kurum içinde çeşitliliği artırmak için farklı uygulamalar hayata geçiriyor. Kişisel olarak verebileceğimiz tavsiyelerin içerisinde vazgeçmemek ilk sıraları alır. Bazen yorulduğunuzu ve vazgeçmek üzere olduğunuzu hissetseniz de kendinize yeni motivasyon alanları bularak severek yaptığınız işte devam etmeyi tavsiye ediyorum.”