"Geleceğimizin GARANTİSİ yerli"
Türk tarım ve hayvancılığının gelişmesi yurtdışından ihraç ettiğimiz tüm ürünlerin yurt içinde üretilebilmesini gerektiriyor. CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğlu çiftçilerimizi yerli tohum ve hayvancılıkta özellikle yerli ırkların üretimi konusunda desteklediklerini söylüyor.
Reklam
Günümüzde yerli tohum yetiştirilmesi için yürütülen projeler
ve hayvancılık alanında da tamamen yerli ırkların üretimine verilen ağırlık
gündemde. Tarımın ve hayvancılığın sürdürülebilir olması için üreticiler yerli
üretiminden yana duruş sergiliyor. Hürriyet gazetesine röportaj veren
CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğlu da
çiftçilerimizi yerli tohumlarla desteklediklerini ve bu konuyu çok önem
verdiklerini söylüyor.
Hem tarımda hem de hayvancılıkta yerli ürünlerle üretime
ağırlık verdiklerini ifade eden Kartallıoğlu, “Çiftçilerimizi yerli tohumlarla
destekliyoruz. Yerli tohumu sözleşmeli çiftçilerimize dağıtıyoruz. Bu tohumların
ekilmesi, biçilmesi ve marketlerimizde müşterilerimizle buluşmasını temin
ediyoruz. İnanıyorum ki bu iş yayıldıkça Türkiye tarımda dışa bağımlılıktan
kurtulacak, rahatlayacak. Hayvancılık alanında da tamamen yerli ırkları ve
yerli üretimi destekliyoruz. Yerli et de bizim için çok mühim. Yurtdışından
getirilen ithal etlerin devamlılığı yok. Sürdürülebilir olması için önce bu
topraklarda doğup büyümüş bir hayvanın değerlendirilmesi gerekiyor” diye
konuştu.
Yerli tohum-ırk,
sözleşmeli tarım-besicilik ve doğru fiyat... Bu üçü sürdürülebilirlik açısından
ne ifade ediyor sizin için?
Gıdada güvenlik ve yerli tohumlarda üretilmesi bu işin
temeli. Biz ülke olarak maalesef geçmişte yapılan bazı hatalardan dolayı çok
vakit kaybettik. Şu anda milyarlarca doları, yurtdışından getirdiğimiz
tohumlara, ilaçlara veya diğer zirai ürünleri harcıyoruz. Burada da yerlileşme
hem ülke ekonomisi açısından çok önemli hem de o tohumun devamlılığı
sürdürülebilir olması ve gelecek nesillere aktarılması anlamında çok önemli.
Gelecek nesile aktarım
Bu konuya bütün desteğimizi veriyoruz. Çiftçilerimizi yerli
tohumlarla destekliyoruz. Tarım İşleri Genel Müdürlüğü ve Tarım Araştırmaları
Genel Müdürlüğü ile çalışıyoruz. Yerli tohumu sözleşmeli çiftçilerimize
dağıtıyoruz ve bunun sözleşme üzerine ekilmesini, biçilmesini ve
marketlerimizde müşterilerimizle buluşmasını temin ediyoruz. İnanıyorum ki bu
iş yayıldıkça Türkiye tarımda dışa bağımlılıktan kurtulacak ve ekonomimiz
rahatlayacak.
Hayvancılık alanında da tamamen yerli ırkları ve yerli üretimi
destekliyoruz. Geçen yıl yaklaşık yüzde 26 hacimsel artışla 10 bin ton kırmızı
et satmış bir kuruluşuz. Dolayısıyla bütün yerli üreticilerimize elimizden
gelen tüm know-how desteğini ve onların elindeki hayvanları iyi bir şekilde
değerlendirmeleri yönündeki taahhütlerimizi sağlıyoruz. Yerli et bizim için çok
mühim. Yurtdışından getirilen ithal ürünlerin veya ithal etlerin devamlılığı
yok. Halbuki sürdürülebilir olması için önce bu topraklarda doğup büyümüş bir
hayvanın değerlendirilmesi gerekiyor. Üreticinin de bu işten para kazanması
gerekiyor ki bir şekilde bu iş sürdürülebilir bir hal alsın kendi içimizde.
100 aileye ulaştık
Yaklaşık kaç aileyi kapsıyor bu yerli üretim projesi?
Şu ana kadar 100 aileye ulaştık. Hem farklı tohumları hem
yerli hayvanları kombine edersek. Araştırmalarımız devam ediyor şu anda Ar-Ge
merkezlerimizde. Devamlı bu yerli Irklar ile alakalı araştırmalar yapılıyor.
Tarım, Orman ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ilgili birimleri ile paylaşılarak
ortak proje geliştirmek için fırsatlar kullanılıyor. Tabii ki sadece bizim
kurum olarak yapabileceğimiz bir unsur değil, bu konuda devletimizden de önemli
destek ve know-how alıyoruz.
Denizleri doğru kullanmamız şart
Bir de denizde sürdürülebilirlik var. Denizlerdeki yaşamı
korumak zorundayız. Balık tüketimi de çok önemli. İkisini nasıl bir arada
yürütebiliriz?
Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili. Ancak balık tüketimimiz
batılı ülkelere göre son derece geride. Kişi başına şu anda 6 kilo civarında
balık tüketiyoruz. Halbuki bu Avrupa’da Amerika’da 20 kilo civarında. Maalesef
denizlerimizde son derece kontrolsüz bir balıkçılık vardı geçmişte. Şimdi bu
önlemlerle azaltılmaya gayret ediliyor. Dolayısıyla denizlerimizde doğru
şekilde avlanma balık miktarını artırmak için çok önemli. Biz bu bilince çok
riayet ediyoruz.
Açıkçası uygun boyda olmayan veya doğru zamanda avlanmayan
hiçbir balığı raflarımıza sokmuyoruz. İkincisi Türkiye karasuları balık
çiftliği için son derece müsait.
Çiftlik balığı için uygun
Doğru yerde doğru şekilde konumlandırıldığında da ülkemizi
doyurabilecek potansiyele sahip. Burada çok büyük balık üreticilerimiz var.
Bunlarla çok sıkı işbirliği içerisindeyiz ve oradaki üretimi destekliyoruz.
Çünkü bunu kontrollü bir şekilde verebilmenin ve işte halkımıza balık
yedirmenin yöntemi bu işin üretiminden geçiyor. Üreticilerimizle çok yakın
çalışıyoruz. Buradaki startupları destekliyoruz. Tarım Bakanlığı’ndan lisanslı
kara midyesini satabiliyoruz. Geçen yıl 10 bin tonu aşkın balık sattık. Son
derecede iyi reaksiyonları aldık müşterilerimizden.
7.5 ton plastik azaltımı sağladık
Doğa için neler yapıyorsunuz?
Döngüsel ekonomi dediğimiz, yani ürünlerin tekrar recycle
edilmesi veya atık olmadan bir şekilde tekrar değerlendirilmesi son derece
mühim bir konu. Geçen yıl devreye aldığımız, sebze meyve, etin konulduğu
plastik tabakları şu anda tamamen geri dönüşümlü karton malzemeden farklı bir
forma çevirdik. 7.5 ton plastik azalımı sağladık. Gıdaya erişimi olamayan,
dezavantajlı kesimlerin henüz
yenilebilir sağlıkta ürünleri değerlendirmesi konusunda çalışıyoruz. Küçük dostlarımızı koruma
hareketimiz var, mağazalardaki atığa dönmeden gıdaları oraya bağışta
bulunuyoruz.
Pandemi tüketici alışkanlıklarını tepe taklak etti
Pandemide tüketici alışkanlıklarında nasıl değişiklikler
gözlemlediniz?
Bize 50 yıllık tecrübe kattı. Avrupa’da Amerika’da çok acı
fotoğraflar gördük rafların boşaldığı. Müşteri alışkanlıkları hafta hafta
değişti. İlk başta insanlar panik oldular. Tabii herkes ekmek yaptı evinde
öncelikle bu ürünler vardı. Kuru bakliyat ürünleri, temel tüketim ürünleri çok
ağırlıklıydı. Sonrasında bir dönem geldi evlerdeki elektronik ihtiyaçlar arttı.
Bayağı önemli elektronik satışlarımız oldu. Telefon, tablet, televizyon gibi.
İnsanlar artık bir süre sonra berbere gidebilecekleri için bakımsız kaldılar.
Kişisel tıraş malzemeleri, saç kesme makinaları aldılar.
100 yeni bayi açmayı düşünüyoruz
Yeni projelerinizi öğrenebilir miyiz?
Küçük esnafla organize perakendenin bir arada yaşayabileceği
bir model üzerine çalışıyoruz. Bu aslında bayilik modeli. Bizim şu anda 25
bayimiz var CarrefourSA tabelası astığımız. Bu bayilerimize know-how transferi
yapıyoruz. Hijyen, satış, promosyon, fiyatlama nasıl yapılır gibi. Bireysel
olarak kendi başına çok dev bilgi işlem sistemleri kurmaları imkansız ama
CarrefourSA’nın altyapısından, kulüp kartından, sadakat programından
yararlanabiliyorlar. Bu yıl 100 tane daha açmayı planlıyoruz.
Elektrikli araçla eve servis
Dijitalleşmenin sürdürebilirlik açısından önemi nedir?
Dijitalleşme sayesinde yaptığımız her türlü inovasyon veya
iyileşme bizim maliyetlerimizi etkilediği için doğal olarak tüketici
fiyatlarını da etkiliyor. Evlere servis yapan araçlarımızı elektrikli araca
çevireceğiz. Analitik modeller geliştiriyoruz ki bu sayede atık miktarlarımız
çok önemli oranda azalıyor, gıda israfının önüne geçiyoruz. Lojistik anlamında
ana depolarımızdan mağazalara sevkiyatlarda hepsinde rota planlamaları, yapay
zekalar, mağazaların otomatik olarak sipariş geçmeleri gibi pek çok önemli arka
tarafta analitik model çalışıyor. Bunların hepsi bize mesela karbon emisyonu
olarak geri dönüyor. Atık miktarımızı yaklaşık ciromuzun yüzde biri
mertebesinde azalttık bu yaklaşık 7 bin ton gıda israfına denk geliyor.
Reklam