"Geleceğimizin GARANTİSİ yerli"

22.03.2021 12:27:48

Türk tarım ve hayvancılığının gelişmesi yurtdışından ihraç ettiğimiz tüm ürünlerin yurt içinde üretilebilmesini gerektiriyor. CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğlu çiftçilerimizi yerli tohum ve hayvancılıkta özellikle yerli ırkların üretimi konusunda desteklediklerini söylüyor.

Reklam

Günümüzde yerli tohum yetiştirilmesi için yürütülen projeler ve hayvancılık alanında da tamamen yerli ırkların üretimine verilen ağırlık gündemde. Tarımın ve hayvancılığın sürdürülebilir olması için üreticiler yerli üretiminden yana duruş sergiliyor. Hürriyet gazetesine röportaj veren CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğlu da  çiftçilerimizi yerli tohumlarla desteklediklerini ve bu konuyu çok önem verdiklerini söylüyor.

Hem tarımda hem de hayvancılıkta yerli ürünlerle üretime ağırlık verdiklerini ifade eden Kartallıoğlu, “Çiftçilerimizi yerli tohumlarla destekliyoruz. Yerli tohumu sözleşmeli çiftçilerimize dağıtıyoruz. Bu tohumların ekilmesi, biçilmesi ve marketlerimizde müşterilerimizle buluşmasını temin ediyoruz. İnanıyorum ki bu iş yayıldıkça Türkiye tarımda dışa bağımlılıktan kurtulacak, rahatlayacak. Hayvancılık alanında da tamamen yerli ırkları ve yerli üretimi destekliyoruz. Yerli et de bizim için çok mühim. Yurtdışından getirilen ithal etlerin devamlılığı yok. Sürdürülebilir olması için önce bu topraklarda doğup büyümüş bir hayvanın değerlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Yerli tohum-ırk, sözleşmeli tarım-besicilik ve doğru fiyat... Bu üçü sürdürülebilirlik açısından ne ifade ediyor sizin için?

Gıdada güvenlik ve yerli tohumlarda üretilmesi bu işin temeli. Biz ülke olarak maalesef geçmişte yapılan bazı hatalardan dolayı çok vakit kaybettik. Şu anda milyarlarca doları, yurtdışından getirdiğimiz tohumlara, ilaçlara veya diğer zirai ürünleri harcıyoruz. Burada da yerlileşme hem ülke ekonomisi açısından çok önemli hem de o tohumun devamlılığı sürdürülebilir olması ve gelecek nesillere aktarılması anlamında çok önemli.

Gelecek nesile aktarım

Bu konuya bütün desteğimizi veriyoruz. Çiftçilerimizi yerli tohumlarla destekliyoruz. Tarım İşleri Genel Müdürlüğü ve Tarım Araştırmaları Genel Müdürlüğü ile çalışıyoruz. Yerli tohumu sözleşmeli çiftçilerimize dağıtıyoruz ve bunun sözleşme üzerine ekilmesini, biçilmesini ve marketlerimizde müşterilerimizle buluşmasını temin ediyoruz. İnanıyorum ki bu iş yayıldıkça Türkiye tarımda dışa bağımlılıktan kurtulacak ve ekonomimiz rahatlayacak.

Hayvancılık alanında da tamamen yerli ırkları ve yerli üretimi destekliyoruz. Geçen yıl yaklaşık yüzde 26 hacimsel artışla 10 bin ton kırmızı et satmış bir kuruluşuz. Dolayısıyla bütün yerli üreticilerimize elimizden gelen tüm know-how desteğini ve onların elindeki hayvanları iyi bir şekilde değerlendirmeleri yönündeki taahhütlerimizi sağlıyoruz. Yerli et bizim için çok mühim. Yurtdışından getirilen ithal ürünlerin veya ithal etlerin devamlılığı yok. Halbuki sürdürülebilir olması için önce bu topraklarda doğup büyümüş bir hayvanın değerlendirilmesi gerekiyor. Üreticinin de bu işten para kazanması gerekiyor ki bir şekilde bu iş sürdürülebilir bir hal alsın kendi içimizde.

100 aileye ulaştık

Yaklaşık kaç aileyi kapsıyor bu yerli üretim projesi?

Şu ana kadar 100 aileye ulaştık. Hem farklı tohumları hem yerli hayvanları kombine edersek. Araştırmalarımız devam ediyor şu anda Ar-Ge merkezlerimizde. Devamlı bu yerli Irklar ile alakalı araştırmalar yapılıyor. Tarım, Orman ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ilgili birimleri ile paylaşılarak ortak proje geliştirmek için fırsatlar kullanılıyor. Tabii ki sadece bizim kurum olarak yapabileceğimiz bir unsur değil, bu konuda devletimizden de önemli destek ve know-how alıyoruz.

Denizleri doğru kullanmamız şart

Bir de denizde sürdürülebilirlik var. Denizlerdeki yaşamı korumak zorundayız. Balık tüketimi de çok önemli. İkisini nasıl bir arada yürütebiliriz?

Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili. Ancak balık tüketimimiz batılı ülkelere göre son derece geride. Kişi başına şu anda 6 kilo civarında balık tüketiyoruz. Halbuki bu Avrupa’da Amerika’da 20 kilo civarında. Maalesef denizlerimizde son derece kontrolsüz bir balıkçılık vardı geçmişte. Şimdi bu önlemlerle azaltılmaya gayret ediliyor. Dolayısıyla denizlerimizde doğru şekilde avlanma balık miktarını artırmak için çok önemli. Biz bu bilince çok riayet ediyoruz.

Açıkçası uygun boyda olmayan veya doğru zamanda avlanmayan hiçbir balığı raflarımıza sokmuyoruz. İkincisi Türkiye karasuları balık çiftliği için son derece müsait.

Çiftlik balığı için uygun

Doğru yerde doğru şekilde konumlandırıldığında da ülkemizi doyurabilecek potansiyele sahip. Burada çok büyük balık üreticilerimiz var. Bunlarla çok sıkı işbirliği içerisindeyiz ve oradaki üretimi destekliyoruz. Çünkü bunu kontrollü bir şekilde verebilmenin ve işte halkımıza balık yedirmenin yöntemi bu işin üretiminden geçiyor. Üreticilerimizle çok yakın çalışıyoruz. Buradaki startupları destekliyoruz. Tarım Bakanlığı’ndan lisanslı kara midyesini satabiliyoruz. Geçen yıl 10 bin tonu aşkın balık sattık. Son derecede iyi reaksiyonları aldık müşterilerimizden.

7.5 ton plastik azaltımı sağladık

Doğa için neler yapıyorsunuz?

Döngüsel ekonomi dediğimiz, yani ürünlerin tekrar recycle edilmesi veya atık olmadan bir şekilde tekrar değerlendirilmesi son derece mühim bir konu. Geçen yıl devreye aldığımız, sebze meyve, etin konulduğu plastik tabakları şu anda tamamen geri dönüşümlü karton malzemeden farklı bir forma çevirdik. 7.5 ton plastik azalımı sağladık. Gıdaya erişimi olamayan, dezavantajlı kesimlerin  henüz yenilebilir sağlıkta ürünleri değerlendirmesi konusunda  çalışıyoruz. Küçük dostlarımızı koruma hareketimiz var, mağazalardaki atığa dönmeden gıdaları oraya bağışta bulunuyoruz.

Pandemi tüketici alışkanlıklarını tepe taklak etti

Pandemide tüketici alışkanlıklarında nasıl değişiklikler gözlemlediniz?

Bize 50 yıllık tecrübe kattı. Avrupa’da Amerika’da çok acı fotoğraflar gördük rafların boşaldığı. Müşteri alışkanlıkları hafta hafta değişti. İlk başta insanlar panik oldular. Tabii herkes ekmek yaptı evinde öncelikle bu ürünler vardı. Kuru bakliyat ürünleri, temel tüketim ürünleri çok ağırlıklıydı. Sonrasında bir dönem geldi evlerdeki elektronik ihtiyaçlar arttı. Bayağı önemli elektronik satışlarımız oldu. Telefon, tablet, televizyon gibi. İnsanlar artık bir süre sonra berbere gidebilecekleri için bakımsız kaldılar. Kişisel tıraş malzemeleri, saç kesme makinaları aldılar.

100 yeni bayi açmayı düşünüyoruz

Yeni projelerinizi öğrenebilir miyiz?

Küçük esnafla organize perakendenin bir arada yaşayabileceği bir model üzerine çalışıyoruz. Bu aslında bayilik modeli. Bizim şu anda 25 bayimiz var CarrefourSA tabelası astığımız. Bu bayilerimize know-how transferi yapıyoruz. Hijyen, satış, promosyon, fiyatlama nasıl yapılır gibi. Bireysel olarak kendi başına çok dev bilgi işlem sistemleri kurmaları imkansız ama CarrefourSA’nın altyapısından, kulüp kartından, sadakat programından yararlanabiliyorlar. Bu yıl 100 tane daha açmayı planlıyoruz.

Elektrikli araçla eve servis

Dijitalleşmenin sürdürebilirlik açısından önemi nedir?

Dijitalleşme sayesinde yaptığımız her türlü inovasyon veya iyileşme bizim maliyetlerimizi etkilediği için doğal olarak tüketici fiyatlarını da etkiliyor. Evlere servis yapan araçlarımızı elektrikli araca çevireceğiz. Analitik modeller geliştiriyoruz ki bu sayede atık miktarlarımız çok önemli oranda azalıyor, gıda israfının önüne geçiyoruz. Lojistik anlamında ana depolarımızdan mağazalara sevkiyatlarda hepsinde rota planlamaları, yapay zekalar, mağazaların otomatik olarak sipariş geçmeleri gibi pek çok önemli arka tarafta analitik model çalışıyor. Bunların hepsi bize mesela karbon emisyonu olarak geri dönüyor. Atık miktarımızı yaklaşık ciromuzun yüzde biri mertebesinde azalttık bu yaklaşık 7 bin ton gıda israfına denk geliyor.

Reklam