Yemek kartı pazarı nereye koşuyor?

Yemek kartı pazarı nereye koşuyor?

25.03.2022 13:36:34

1990’lı yıllarda çalışanların yemek harcamalarında nakit ödemenin alternatifi olarak kullanılmaya başlayan yemek kartı pazarında rekabet kızıştı. Son yıllarda peş peşe farklı oyuncuların devreye girmesiyle birlikte kartlı ödeme sisteminin hem kullanım alanları genişledi hem de dijitalleşme yatırımları hız kazandı. Gastronomi Dergisi, yemek kartı sektöründeki son durumu masaya yatırdı. 

Reklam

İsa SEZEN

Türkiye’de ilk yemek kartı 1992 yılında kullanılmaya başlandı. İlk çipli yemek kartı ise 1999 yılında Multinet tarafından hayata geçirildi. O tarihten bugüne yemek kartı pazarında çok şey değişti. 2004 yılında çalışanların yan hakları, primleri, kurumsal yılbaşı hediyeleri, ödüllendirmeleri ve sosyal yardımlarında da kullanabilecek kurumsal hediye kartlarının geliştirilmesinin hemen ardından adından yemek kartları petrol istasyonlarında da kullanılmaya başlandı. Seyahat, araba kiralama derken yemek kartı pazarında 2010’lu yıllarda finansal teknoloji ve dijitalleşme yatırımları başladı. Yemek kartı şirketleri ardı ardına online çözümler geliştirirken restoran sadakat programları da hayata geçirildi. 2014’te Türkiye’nin ilk online çalışan yemek kartı kullanıcıların hizmetine sunuldu. Aynı yıl yemek kartı sektöründe ilk temassız ödeme ve ilk akıllı mobil uygulama kullanılmaya başlandı. 2017’de ilk mobil cüzdan ve karekodla ödeme hayata geçirilirken kullanıcılar 2019’da yemek kartı ödemelerini posa ihtiyaç duymadan direkt cep telefonundan yapma imkânı sağlayan uygulamalarla tanıştı. Yine 2019’da yapay zeka ile müşterilerin harcama davranışlarını ölçen uygulamalar hayata geçirilirken kullanıcıların karta da pos cihazına da ihtiyaç duymadan ödeme yapmalarına imkan tanıyan yeni sistemler geliştirildi.

İştah kabartan pazar! 

30 yıl içinde Türkiye’de yemek kartı pazarı hızla büyüdü. Ancak sektörün önünde büyüyeceği çok geniş bir alan daha mevcut. Türkiye’de 95 milyar liralık toplam yeme-içme pazarının 82 milyar lirası kredi kartı ve nakit harcamalar yoluyla yapılırken 13 milyar TL’si yemek kartlarıyla gerçekleşiyor. Türkiye’de yemek kartı pazarı yaklaşık 13 Milyar TL büyüklüğe sahip ve yüzde 14 penetrasyonuyla büyük bir potansiyel içeriyor. Türkiye’de 25 milyon aktif sigortalı çalışan ve 3,2 milyon KOBİ faaliyet gösteriyor. Buna karşın sadece 100 bin şirketin 3,5 milyon çalışanı yemek kartı hizmetinden yararlanıyor. Her 7 çalışandan sadece 1’i yemek kartı kullanıyor. Avrupa’da ise yemek kartı kullanım oranı yüzde 25.

Rekabet kızıştı, 2 oyuncu daha pazara girdi

Türkiye’de yemek kartı sektörünün önündeki büyüme potansiyeli sektöre yeni oyuncuların girmesinde etkili oldu. Sektörün uzun yıllardır hizmet veren en güçlü oyuncuları Ticket Restaurant Endered, Multinet Up ve Sodexo gibi firmaların ardından son yıllarda iki oyuncu daha yemek kartı pazarına girdi. Önce Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu tarafından 2018 yılında “yerli ve milli” sloganıyla geliştirilen Yemekmatik devreye girdi. Ardından Turkcell, Belbim ve PTT ortak olarak Sofra markasıyla pazara girdi.

Restoranlar tepki gösterince komisyona tavan sınır gelmişti

Yemek kartı firmalarının aldıkları komisyon oranları yiyecek içecek sektörü tarafından tepkiyle karşılanıyordu. Restoranların yüzde 13’e kadar varan komisyonlara tepki göstermesi üzerine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 2018 yılında yasal düzenleme yapıldı. ‘Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmelik’e eklenen maddeyle kart firmalarının lokanta ve restoranlardan aldıkları komisyon oranı yüzde 6’yı, ödeme süresi de 30 günü aşamıyor. Kart kullanıcıları, bakiyelerini hiçbir koşul aranmaksızın bir sonraki aya veya yıla devredebiliyor. Yemek kartı ve yemek çeki hizmeti veren kuruluşlar, sözleşme yaptıkları özel ve kamu sektöründeki işverenlere, iskonto ya da promosyon yapamıyor. Restoran, lokanta gibi perakende işletmelerden komisyon oranı dışında kira, teknik destek, bakım bedeli, depozito gibi kalemlerde hiçbir bedel talep edemiyor.

Pazarlamada en önemli slogan: Maliyet avantajı

Yemek kartı şirketlerinin pazarlamada elini güçlendiren en önemli unsur kartın nakit ödemeye göre işverenlere sunduğu cazip avantajlar. Maliyetlerini kontrol etme ve çalışan bağlılığını artırma yönünde yarar sağlayan yemek kartı sistemine dahil olan şirketler, devlet tarafından, yüzde 15 SGK işçi primi, yüzde 22,5 SGK işveren primi, yüzde 0,75 Damga Vergisi gibi vergilerden, ek olarak, yüzde 22 Gelir Vergisi ile yüzde 8 KDV'den de muaf tutuluyor.

‘KOBİ’ müşteri peşine düşen şirketlerin dijitalleşme rekabeti!

Yemek kartında rekabetin artması şirketleri teknoloji yatırımına yöneltirken bir taraftan da büyük şirketlere göre kart kullanımının çok az olduğu KOBİ’leri müşteri portföyüne ekleme yarışı yaşanıyor. Yapılan bir araştırmaya göre çalışan sayısı 1-9 kişi arasında olan küçük işletmelerde öğle yemeğini nakit karşılayanlar yüzde 45,7 ile en yüksek seviyesine ulaşırken, 500 ve üstü çalışanı olan şirketlerde ise yemek kartı kullanımı yüzde 45 seviyelerinde gerçekleşiyor. Daha fazla KOBİ’ye ulaşmayı hedefleyen şirketler rekabette öne çıkmak için dijitalleşme ve kullanıcı dostu projeler üzerinde de çalışma yürütüyor. Yeni alanlara da odaklanan, rekabetin artmasıyla farklılaşmak isteyen şirketler, kaliteli hizmet, yaygınlık, çağrı merkezi hizmetleri, web/mobil uygulamaları gibi konulara odaklanıyor.

Ahmet Karan: Çalışanların tüm ihtiyacını adresleyen dijital bir platforma dönüşüyoruz

Sodexo Türkiye Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Karan şirketlerin performanslarının temelinde çalışanların memnuniyetinin olduğuna inandıklarını belirtiyor. Karan sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu amaçla şirketlere, onların çalışanlarıyla kurdukları bağı kuvvetlendirerek, çalışanlarının yaşam standartlarını iyileştirecek ve böylece motivasyonlarını artırmayı sağlayacak çözümler geliştiriyoruz. Hizmetlerimiz işverenlere vergi avantajı sağlamanın yanı sıra operasyonel ve idari kolaylıklar sunuyor. Yemek faydasına yönelik sunduğumuz esnek çözümlerin yanı sıra, çalışan deneyimini merkeze alan ve çalışanların tüm ihtiyacını adresleyen dijital bir platforma dönüşüyoruz. Çalışan yan hakları, akaryakıt ve masraf yönetimi sunan hizmetlerimizin yanı sıra sosyal yardım alanlarında hizmetler de sunuyoruz.”

Kullanım oranı Avrupa’nın yarısı, gidecek yolumuz var

Sosyal devlet anlayışı olan ülkelerde işverenlerin çalışanlara yemek gibi yan hak verdiğini belirten Karan, “Türkiye olarak biz de bu ülkelerden biriyiz. Ancak Türkiye’de yüzde 14 civarında çalışan bu haklardan faydalanıyor. Avrupa’da bu oran yüzde 30’larda yani neredeyse iki katı. Bu anlamda sistemin sağladığı faydalara ilişkin bilinci artırmamız gerektiğini düşünüyorum. Gidecek yolumuz var. Bu süreçte işverenlerin de bu çözümü sahiplenmesi kritik önem taşıyor” ifadelerini kullanıyor.

 

Dura: Yemek kartı artık alım gücünün bir parçası haline geldi

Ticket Restaurant Edenred Türkiye Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Zeynep Ege Dura yemek kartı sektörünün yaratıcısı Ticket Restaurant Edenred olarak çalışanların öğle yemeklerini seçecekleri restoranda hijyenik, pratik ve keyifli bir biçimde yiyebilmelerine aracı olduklarını çalışanların kartlarını yemek giderinin yanı sıra marketlerde de tüketime hazır gıda alışverişinde kullanılabildiklerinden kendilerini çok daha özgür ve mutlu hissettiklerini ifade etti. Ekim 2021’de gerçekleştirdikleri Gıda Alışkanlığı Endeksi araştırmasının sonuçlarına göre yemek kartının artık alım gücünün bir parçası haline gelmiş durumda olduğunu belirten Dura, “Çalışanlar “Yemek kartı hayat standardımı daha yukarı çıkarıyor” diyor. Tüm bunların yanı sıra şirketlere; Ticket Car Akaryakıt Çözümleri ile akaryakıt alımlarında, Ticket Compliments ile teşvik ve ödüllendirme programlarında, sadakat programı Red Club Business ile de kargo, damacana su, araç kiralama, telefon faturası gibi ihtiyaçlarında seçkin markalardan indirim sağlayarak işverenlerin çok ciddi oranlarda tasarruf elde etmelerine imkân tanıyoruz” diye anlatıyor.

Yemek kartları esnafın ayakta kalmasına yardımcı oluyor

Boğaziçi Üniversitesi ile 2017 yılında yaptıkları bir etki analizi araştırmasında yemek kartı sisteminin Türkiye ekonomisinde yarattığı toplam cironun ortalama 25,4 milyar TL, istihdamın 209 bin, kamuya sağladığı vergi gelirinin ise 5,4 milyar TL olduğunun görüldüğünü belirten Dura şu ifadeleri kullanıyor: “Ticket Restaurant yemek kartları pek çok restoran için düzenli müşteri ve ödeme garantisi anlamına geldiğinden öngörülebilir bir iş hacmi sunması açısından önem taşıyor, esnafın ayakta kalmasına yardımcı oluyor. Sistemimiz yemek hizmeti sektörünü kayıtlı hale getirmesi nedeniyle kayıt dışılıkla mücadele ederek devlet bütçesine de katkı sağlıyor. Bu katkı ile ortaya çıkması muhtemel vergi kaybının fazlası hazineye aktarılabiliyor. Yemek kartı sisteminin sunduğu avantajlardan faydalanan şirketler aslında başta kendi bütçelerine sonrasında hem çalışanlarına hem ülke ekonomisine hem de ekosisteme ciddi oranda katkı sağlıyor. Kısacası yemek kartı artık yalnızca bir yemek kartı değil, bunun çok daha ötesinde diyebiliriz.”

Türkiye’de şirketler yemek kartı sisteminin getirilerini yeterince bilmiyor

Şirketler yemek kartı sisteminin getirilerini, vergi tasarrufu imkânı sağlayan günlük yemek bedeli istisnası kavramını ne yazık ki yeterince bilmediğini belirten Dura, sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye’de geçtiğimiz senelerde yüzde 13 olan bu oranın bu sene 17’ye çıkması sevindirici ancak hala yeterli değil. Bu demek oluyor ki şirketlerin yüzde 83’ü vergi avantajlarından yararlanamıyor. Küçük büyük her ölçekten şirketin yüzde 30’dan fazlası yemek ödemesini çalışanlarına nakit olarak yapıyor. Bu durumda yemek bedelini hem giderleştiremiyor hem de daha fazla gelir vergisi ödüyor. Ancak doğru bir bilgilendirme ile sisteme bir kez dahil olan şirketlerin tasarrufun yanı sıra sağladığı diğer avantajları da tecrübe edince sistemden asla çıkmadığını, sadık müşteri oranının bir hayli yüksek olduğunu söyleyebilirim.” 

Uzaktan çalışma yemek kartı pazarını daha da büyütecek

Dijitalleşme iş hayatına büyük bir esneklik getirdiğini belirten Dura, pandemi tamamen bitse dahi bu düzenin artık tamamen değişemeyeceğinin aşikâr olduğunu ifade ediyor. Bu gelişmelerin iş dünyasını ve yan hak kavramını da dönüştüreceğini söyleyen Dura sözlerine şöyle devam ediyor: “Biz evden çalışan şirketlerin yemek haklarının devam etmesi gereken en önemli yan haklardan biri olduğunu pandeminin başından beri sıklıkla dile getiriyoruz. Çünkü öğle yemeğinin tam anlamıyla çalışanın kırmızı çizgisi olduğunu ve Ticket Restaurant yemek kartlarının çalışanlar için yalnızca bir yemek kartı olmadığını biliyoruz. Pandemi ile önceden yemekhanesi olan, catering hizmeti alan veya kendi mutfağında yemek yaptıran şirketler yemek kartı kullanımına zaten başlamıştı. Uzaktan çalışma sisteminin birçok sektörde artık bir standart halini almasıyla yemek kartı pazarı önümüzdeki dönemde daha da büyüyecektir. Sektörün bu anlamda kendisini sürekli yenilemesi, artan taleplere hazırlıklı olması gerekecek. Yemek kartı sektörünün dijitalleşme ve inovasyon çalışmalarına hız kesmeden devam etmesi, müşteri memnuniyeti sağlaması gerekiyor.”