Pimak: Küçük bir atölyeden küresel bir sanayi gücüne
İstanbul’un mütevazı bir semtinde iki kardeşin hayaliyle filizlenen PİMAK, bugün endüstriyel mutfak sektöründe dünyaca tanınan bir marka haline geldi. Bu hikâye, yalnızca bir şirketin büyümesini değil aynı zamanda aile bağlarını, yenilikçi düşünceleri ve kararlılıkla dolu bir yolculuğu anlatıyor. PİMAK’ın CEO’su Rıza Ergün ile 30 yılı aşan başarı hikayelerini konuştuk.
Reklam
PİMAK’ın hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Şirketimizin hikayesi 1987-88’lere kadar dayanıyor aslında. O yıllarda 3-4 senelik bir ortaklığımız oldu. 1992’de ise kendi şirketimizi kurduk. İlk zamanlarda tavuk çevirme makineleri üretiyorduk. Gültepe’de bir atölye olarak başladık. 1995 yılının sonunda Rusya’ya gittim, 4-5 sene orada kaldım. Döndükten sonra da atölyemizi Gültepe’den Kasımpaşa’ya taşıdık. 2000’li yılların başında personel sayısını artırarak ihracata başladık. Yurt dışı satışlarıyla birlikte büyümeye başladık.
2005’ten sonra ise yurt dışı fuarları serüvenimiz başladı. Kasımpaşa’daki fabrikaya da sığmayınca Bayrampaşa’ya taşındık. Personel sayımız da iyice arttı. 2014’te ise Boğaziçi firmasını satın aldıktan sonra ürün yelpazemiz daha da genişledi. Yurt dışı satışlarımız daha kolay hale geldi. 2017’de soğutma işine girdik ve Dampak isimli soğutma firmasını bünyemize aldık. Daha sonra 2020’de Gastrolley firmasını aldık. Şu anda ürün yelpazemizde 600-700 kalem ürün üretiyoruz. Bunların %80’ini yurt dışına satıyoruz. Algaz firmamızı ise yedek parça üretimi yapan bir firma haline getirdik. Böylece ürettiğimiz ürünlerin yedek parçalarını da kendimiz üretmeye başladık. İlk etapta iki kardeş başladık, ama 5 kardeşimizle birlikte çalışıyoruz şu an.
5 ortaklı 5 şirketimizle yaklaşık 33 senedir bu işi yapıyoruz. Pazarda iyi bir yere geldik. Satışlarımızın yüzde yetmişi şu anda ihracat. Ancak iç piyasada da çok kuvvetliyiz. 4 fabrikamız var. Aile şirketi dedim ancak bütün şirketler bağımsız aslında. Şirket ortakları kardeş ama satışlar, satın almalar gibi süreçler bağımsız ve birbiriyle bile yarışan şirketler. Kimin müşterisi varsa satışı o yapıyor. Genel olarak şunu söyleyebilirim biz iç piyasadan çok ihracata odaklanmış bir şirketiz. Bu hedefle devam ediyoruz.
Biraz da kendinizden bahsetmenizi istesek, sizin kariyeriniz nasıl bu günlere geldi?
İlkokulu köyde, ortaokulu Reşadiye’de, liseyi İstanbul’da, üniversiteyi Rusya’da okudum. Sonra gelip Trakya Üniversitesi’nde İşletme okudum. Son olarak çalışırken boş zamanlarımda İstanbul Üniversitesi’nde de Arkeoloji bölümünü bitirdim. Sektör tecrübem ise sıfırdan başladığı için alaylıyım diyebilirim. Yeri geldi atölyedeki imalatta ve ambalajda çalıştım, yeri geldi sevkiyat yaptım. Ama yeri geldiğinde de yurt dışında fuarlara katılıp sözleşmeler yaptık. Yani bu işin iyi bir alaylısı olarak yetiştim. Kendimi bu konuda çok tecrübeli sayıyorum. Şirket olarak da belli bir vizyona sahip olduğumuzu düşünüyorum. Dünyadaki pazarları, piyasaları, olup bitenleri, finansal ve siyasal durumları okuyabilen duruma geldik. Bu nedenle kendimizi şanslı görüyoruz.
Peki “Kariyerimde mihenktir” dediğiniz bir an var mıdır?
Elbette Rusya’ya gidip 5 yıl orada yaşamam… Çünkü döndükten sonra ticaretin şekli değişti. İhracatçı bir firma olduk.
Şirketinizin global pazardaki yeri ve ihracatınızla ilgili neler söylemek istersiniz?
2010’da fuarlarla birlikte açılımı yaptıktan sonra birçok ülkede PİMAK markasıyla şubeleşerek kendi markamızı birçok şirketle birlikte dünyaya tanıtmaya başladık. Birçok bayimize kendi markamız adına mağazalar kurduk. Onları destekledik ve büyümelerine de öncülük ettik. Birçok ülkede kendi mağazamızı açtık. Orta Doğu’da, Afrika’da kendi yerlerimiz var. Başarısız olduklarımız da oldu elbette ancak mağazalarımız hala birçok ülkede aktif.
Ürün gruplarınızı da sizden dinleyebilir miyiz?
Pişirici gruplarımız var, zaten piliç makinalarında lider bir firmayız. Orta Doğu’da bizim kadar ürün üreten firma yoktur. Onun dışında döner makinelerinde Avrupa’da ve dünyanın birçok bölgesinde çok iyiyiz. Son teknoloji döner robotlarında şu anda Avrupa’nın birçok yerinde büyük tesisler kuruyoruz. Dokuz yüz kiloya kadar pişirme yapabilen otomatik sistemler, hatlar kuruyoruz. Fırın ve çeşitlerinde de projelerimiz var. Pişirme grubu olarak PİMAK’ta oldukça kuvvetliyiz. Dampak’ta endüstriyel soğutma çeşitlerinin hepsi var. Pasta dolapları, tezgâh, depo tipi dolaplar, yan dolaplar… Yan şirketlerimizin ürettiği ürünleri biz pazara dağıtmıyoruz, ihracatta kullanıyoruz. Boğaziçi firmamızda da kıyma makineleri, mikserler, doğrama, et parçalama gibi ürünler var. Boğaziçi, sektörün lokomotif firmalarından biri. İç piyasanın ağırlıklı ürünlerini biz veriyoruz. Gastrolley markamızda hastane sıcak soğuk servis arabalarımız ve yedek parça grubumuz var. Ürün yelpazemiz bu şekilde. Baktığınız zaman endüstriyel mutfakta züccaciye hariç birçok ürün bünyemizde var.
Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Firmalarımızın yurtdışına açılmaya başlamasıyla birlikte teknoloji daha da ağırlık kazanmaya başladı. Hem kalite hem de rekabet arttı. Şu anda Amerika’daki ürünlerle bizimkilerin hiçbir farkı yok. Avrupa standartlarına göre üretiyoruz. Orta Doğu’ya da ürünler üretiyoruz. Türkiye artık dünya pazarlarında bu sektörde bilinen bir oyuncu. Şu anda baktığımızda dünyada İtalya’dan sonra geliyoruz. Çin, İtalya ve Türkiye bu sektörün lokomotifi diyebilirim. Türkiye’deki üreticiler olarak bu sektörde belli bir kaliteyi yakaladık. Jeopolitik ve kültürel yapımız da bizi öne çıkarıyor.
Gelecek hedeflerinizden de biraz bahseder misiniz?
Bu sektöre ve sektörün geleceğine inanıyoruz. Şu anda bütün şirketlerimizi aynı çatı altında toplamaya çalışıyoruz bunun için inşaat faaliyetlerine başladık. Birkaç ürünle ilgili özel çalışmalarımız var. Amerika kıtasına ürün satma hedefindeyiz. Yeni fuarlara ve hedef pazarlarda aksiyon almaya hazırlanıyoruz.