Sofralarımızın baş tacı temel gıda ürünleri arasında yer alan süt ve süt ürünleri, son dönemde yüksek fiyat artışları ile gündeme geliyor. Süt ürünleri üretimi ve fiyatlarını etkileyen en önemli unsur ise çiğ süt üretim miktarı ve maliyeti. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK), 2022 Kasım ayına yönelik açıkladığı son verilere göre ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,1; Ocak-Kasım döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,2 azaldı. Diğer yandan süt ve süt ürünleri üretimindeki düşüş de devam ediyor. Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre tereyağı üretimi yüzde 18,5; ayran üretimi yüzde 8,8; içme sütü üretimi yüzde 7,4; inek peyniri üretimi yüzde 5,1 ve yoğurt üretimi yüzde 3,1 azaldı. Ocak-Kasım döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre tereyağı üretimi yüzde 16,1; ayran üretimi yüzde 7,2; yoğurt üretimi yüzde 3,4 artarken inek peyniri üretiminde yüzde 4,8 ve içme sütü üretiminde yüzde 2,4 azalış yaşandı.
Yem ve enerjide dışa bağımlılık maliyetleri artırıyor
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Süt Akademisi Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Barbaros Özer, süt konusundaki son duruma yönelik olarak yaptığı değerlendirmede, çiğ süt üretiminde girdi maliyetlerinin yüksekliğine dikkat çekti. Yem ve enerjide dışa bağımlılığın maliyetleri artırdığını belirten Özer, ülkemizdeki süt üreticilerinin küçük ölçekli olmalarının da maliyetler üzerindeki olumsuz etkisine değinerek, “Çiğ süt üretiminde girdi maliyetleri çok yüksek. Bunun temel nedenleri; yem ithalatı ve enerji girdilerindeki dışa bağımlılık. Ayrıca ülkemizde süt üreticileri çoğunlukla küçük ölçekli. Dolayısıyla, üretim-maliyet ilişkisini optimize edecek bir ölçek büyüklüğünden yoksun olan küçük üreticiler için çiğ süt üretimi maliyetli bir tarımsal eylem olmakta. Girdi maliyetlerinin düşürülmemesi ve/veya kamusal sübvansiyonların geliştirilmemesi durumunda çiğ süt fiyatlarının ve dolayısıyla da süt ürünlerinin fiyatlarının önümüzdeki dönemde de artacağını öngörmek olası” diye konuştu.
Prof. Dr. Barbaros Özer, açıklamasında süt ve ürünlerindeki fiyat artışlarının kayıt dışı üretimi ve hileleri teşvik ettiği konusunda da uyardı ve şunları söyledi: “Ulusal Süt Konseyi tarafından belirlenen referans fiyat 8,50 TL/kg (prim hariç) olmasına karşın bugün 12 TL/kg’ın üzerinde fiyatlama oluşmuş durumda. Çiğ süt fiyatları arttıkça zincirleme olarak süt ürünlerinin fiyatlarında da artış meydana geliyor. Bu durum kaçınılmaz olarak kayıt dışı üretimleri ve hileleri teşvik ediyor. Bu noktada ciddi halk sağlığı sorunlarının oluşması muhtemel”.
Özer, nasıl ulusal bir süt politikamız olması gerektiğini ise 9 maddede özetledi:
- Çiğ süt üretimi kayıt altına alınmalı ve sokak sütçülüğü kesinlikle yasaklanmalı.
- Çiğ süt üretiminde girdi maliyetlerini azaltıcı destekler arttırılmalı.
- Çiğ sütte kalite artışı için mevcut politikalar terk edilmeli ve halk sağlığı odaklı bir destek politikasına geçilmeli.
- Birlik ve kooperatiflerin butik ancak güvenilir süt ürünleri üretmelerine yönelik teşvikler geliştirilmeli.
- Kamu gözetim rolünü üstlenmeli, piyasa dengeleri (çiğ süt fiyat belirlemesi, kalite ölçütlerinin yerleştirilmesi ve takibi) kademeli olarak üretici örgütü-sanayici ilişkisine terk edilmeli.
- Üretici örgütleri ihtisaslaşmalı ve çiğ süt toplama ve pazarlama süreçleri yetkilendirilmiş sınırlı sayıda kooperatif/birlikler üzerinden gerçekleştirilmeli. Kuruluş amacı çiğ süt üretimi ve depolaması olmayan üretici örgütlerinin çiğ süt toplama yetkileri alınmalı.
- Çiğ süt üretiminde hijyen ilkelerine özen gösterilmeli.
- Küçük üreticilerin korunması adına köy bazlı ortaklaşma modellerinin (ortak ahır, ortak sağım merkezi, ortak veteriner hizmeti vb.) geliştirilmesi ve bu yönlü bir girişimde bulunan üreticilerin kamu kaynakları ile desteklenmesi önem taşımaktadır.
- Özel sektörün küresel gıda ticaretinde rekabet üstünlüğü sağlayabilmesi için AR-GE’ye dayalı büyüme ve maliyet azaltıcı eylemlere yönelmeli.