Süt üretimi iklim krizinden olumsuz olarak etkileniyor. İnek başına süt veriminin artması sera gazı emisyonlarını azaltmak için en önemli araç. Türkiye’de süt üretimi 1970’lerden bu yana hayvan başına yıllık 500 kilogram seviyesinden 3,158 kg’a ulaşırken; Türkiye’de süt üretiminin halen Avrupa’nın gerisinde olduğu görülüyor.
IFCN Dairy Research Network (Uluslararası Sütçülük Araştırma Bilgi Ağı) tarafından düzenlenen Süt Forumu 2021 “Sera Gazı Emisyonları ve Gelişmekte Olan Ülkeler için Çözümler” başlıklı oturumda konuşan Pınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, sütte verimliliğin artması için süt çiftçilerinin farkındalığının artırılması ve bilinçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. İdil Yiğitbaşı, eğitim çalışmalarının çeşitlendirilmesi ve teknolojinin kullanımıyla teknik ekipmanların güçlendirilmesinin de önemine dikkat çekti.
Yiğitbaşı, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde üretilen sütün yüzde 66,4’ü 1-9 ineğe sahip, yüzde 29,8’i ise 10-49 ineğe sahip süt üreticilerinden geliyor. Bizler için en önemlisi genç çiftçileri süt üreticiliği için ikna edip tarımı sürdürülebilir kılmak. Özellikle son yıllarda tarım sektöründe yaş ortalaması yükseliyor. Yapılan araştırmalar, üreticilerin yarıdan fazlasının 50 yaşın üzerinde olduğunu gösteriyor. Sektörün yenilenmesi, teknolojinin süreçlere daha fazla dahil edilmesi, farklı görüş açılarıyla zenginleşmesi için süt sektörünün genç üreticilere ihtiyacı var. Tarımın geleceği için sürdürebilirlik büyük bir öneme sahip.”
“Sütümüzün Geleceği Bilinçli Ellerde”
Kurulduğu günden bu yana üreticilere yönelik eğitim faaliyetlerini ara vermeden sürdürdüklerini belirten Yiğitbaşı, “Sütün verimliliğinin ve kalitesinin artması için Pınar Süt olarak 1973 yılında başladığımız çiftçi eğitimlerimizi 8 yıldır Pınar Enstitüsü çatısı altında, “Sütümüzün Geleceği Bilinçli Ellerde” projesi ile devam ettiriyoruz. Süt sektöründe Türkiye’nin öncü markası olarak, ülkemizdeki süt üretimini bölgesel kalkınmayı da destekleyerek geliştirdiğimiz için gururluyuz. Sera gazı emisyonlarının azaltılması açısından değerlendirdiğimizde, süt üretim çiftliklerinde süt miktarı ve çiğ süt kalitesinin artırılması için doğru sağım uygulamaları, hayvan refahı gibi çok önemli alanlar var ve gelişmekte olan ülkelerin bu alanlara yatırım yapması gerektiğine inanıyoruz. Bunların yanı sıra, sütün işlenmesi ve paketlenmesi de önemli bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Bu süreçte enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı, atık yönetimi, biyogaz yatırımı, ambalaj azaltımı ve verimli paketleme gibi alanlar, odaklanılması gereken alanların başında geliyor. Süt alım ve ürün lojistiğinde optimizasyon sera gazı emisyonlarının azaltılması açısından oldukça önemli. Bunun yanı sıra tüm değer zincirinde daha iyi ölçme ve veri yönetimi önem taşıyor. Üreticiden tüketiciye kadar tüm değer zincirimizde sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda projeler geliştiriyor, sürdürülebilirlik yolumuza paydaşlarımızı da dahil ederek gelişimimizi sürdürüyoruz” dedi.