Sonu mor bir rüyaya çıkan mis kokulu yolculuk

Rengi ve kokusu ile ziyaretçilerini büyüleyen lavantaları görebileceğiniz Türkiye’deki en iyi adreslerden ikisi Isparta ve Burdur... Bulunduğu bölgenin turizmine ve yerel ekonomiye katkı sağlayan tarlalar sadece görsel şölenden ibaret değil; aynı zamanda alternatif bir gelir kaynağı…

Burcu Gürtürk KADAK

Her sene Haziran-Ağustos ayları arasında bazı bölgeler mor renge bürünüyor; etrafı mis gibi bir koku kaplıyor. Bulunduğu yere göre çiçeklenme dönemi birtakım değişiklikler gösterse de şimdi lavantaların devri başlıyor. Lavanta tarlaları deyince akla gelen ilk yerlerden biri Fransa’nın Provence bölgesi... İngiltere’de Shoreham ve Bulgaristan’da Filibe de mor renkli mis kokulu lavanta tarlalarıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Ülkemizde ise lavanta tarlası dendiğinde özellikle son yıllarda popülaritesi giderek artan Isparta ve Burdur başı çekiyor.

Rengi ve kokusu ile ziyaretçilerini büyüleyen lavantaları görebileceğiniz Türkiye’deki en iyi adreslerden ikisi Isparta ve Burdur’da... Bulunduğu bölgenin turizmine ve yerel ekonomiye katkı sağlayan tarlalardan elde edilen lavantalar dondurmadan bala, yağdan sabuna kadar pek üründe kullanılarak yerel halkın tezgâhlarında ziyaretçilerle buluşuyor. Kısacası lavanta tarlaları sadece görsel şölenden ibaret değil; aynı zamanda alternatif bir gelir kaynağı…

Kokusu tüm köyü kaplıyor “Lavanta Kokulu Köy”

Lavanta tarlalarının ülkemizdeki en popüler adreslerinden ilki Isparta’nın Kuyucak Köyü. Buradaki lavantaları en iyi gözlemleyebileceğiniz zaman aralığı ise haziran sonu temmuz ortası. Sonrasında lavantaların hasat dönemi başlıyor.

Lavantanın Isparta’ya geliş öyküsü ise şöyle: 1975 yılında zamanın gül tüccarlarından Zeki Konur ve birlikte çalıştığı Nihat Yılmaz bir Fransa ziyareti dönüşünde, 30 haneye yaklaşık 15’er lavanta fidesi getiriyor. Başlangıçta evlerin bahçelerinde ya da gül tarlalarının kenarlarında sadece bir süs iken, yıllar içinde zahmetsizce büyüyen lavantalar tarlaları kaplıyor ve bugün Isparta’nın Kuyucak, Kuşçular, Yeşilyurt, Kılıç ve civarı köylerinde yaklaşık 3 bin dönümlük bir alana yayılıyor.

“Lavanta Deresi” ile Provence ayağımıza geldi

Isparta’ya komşu bir diğer lavanta tarlası Burdur ilimizin Akçaköy sınırları içinde yer alıyor. Bu yıl sekizinci hasadını verecek olan lavanta çiftliği uçsuz bucaksız görünümüyle Provence tarlalarını anımsatıyor.

Buranın oluşum hikayesi ise başlı başına emsal teşkil edecek cinsten. Bundan tam sekiz yıl önce Burdur Gölü’nün kurumasını engellemek ve bölgedeki su kaynaklarının korunmasını sağlamak amacıyla Veteriner Hekim Öztürk Sarıca’nın tohumlarını attığı Lavanta Deresi projesi 600 hektarlık bir alanda hayata geçiriliyor. Bugün Burdur’un lavanta tarlalarından bahsediyorsak bunu bu harika girişime destek verenlere borçluyuz. Darısı, lavantaya elverişli tarıma sahip diğer bölgelerin başına…

Isparta, Burdur civarında görebileceğiniz diğer güzellikler

Eğirdir Gölü

Türkiye’nin dördüncü büyük gölüne sahip olan ilçesi Eğirdir, Isparta geziniz sırasında görebileceğiniz yerlerin başında geliyor. Günün farklı saatlerinde farklı renklere büründüğü için “yedi renkli göl” adıyla da anılıyor. Eğirdir Gölü’nü yukarıdan izleyebileceğiniz en güzel nokta ise Akpınar seyir terası…

Kovada Gölü 

Isparta’nın az bilinen güzelliklerinden biri Kovada Gölü. Zengin bir bitki örtüsüne sahip olan göl ve çevresi, yüzlerce çeşit hayvana da ev sahipliği yapıyor. Milli Park sahasının en önemli özelliği, rekreasyonel kullanıma müsait olan doğal kaynakları…

Yazılı Kanyon

Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Yazılı Kanyon, Aziz Paul’ün Perge’den Pisidia Antiocheia’ya giderken kullandığı yol olması nedeniyle kutsal sayılıyor. Kanyona adını veren, yazarı belli olmayan ve bir kayaya yazılmış yazıt. Aksu ırmağını oluşturan derelerin üzerinde bulunan tahta köprülerden geçerek kanyona tepeden bakmayı da ihmal etmeyin.

Salda Gölü

Turkuaz renkli suyu, bembeyaz kumuyla dünyanın eşsiz güzelliklerinden birine ev sahipliği yapıyor Burdur… Mars yüzey özelliklerine benzerliğiyle adını tüm dünyaya duyuran Salda Gölü, sırf bu özelliğiyle bile Burdur’a geldiğinizde görmeniz gereken yerlerin başında geliyor.

Sagalassos Antik Kenti

Geçmişi milattan önce 3 bin yılına kadar uzanan ve 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Sagalassos, tarih meraklıların Burdur’daki favori duraklarından… Zamanında Pisidia’ya başkentlik etmiş ve seramikleriyle ünlenmiş. Günümüzde ise Roma hamamları, çeşmeleri, Apollo Tapınağı ve tiyatrosuyla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Burdur Gölü

Burdur’dan karayolunu kullanarak bile geçseniz Burdur Gölü’nün bir kıyısını görmeniz mümkün. Ancak Türkiye’nin yedinci büyük gölünün güzelliğini yakından görmek en güzeli… Burdur Gölü, dünyada nesli tükenmekte olan dikkuyruk ördeklerini ve flamingo kuşlarını doğal ortamında ve bir arada görebileceğiniz ender yerlerden…

İnsuyu Mağarası

Burdur merkezine yaklaşık 13 km mesafede bulunan İnsuyu mağarası, Burdur’un doğal güzelliklerinden bir diğeri… Ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardan biri olma özelliğini taşıyor. İçinde sarkıt ve dikitler, dehlizler ve irili ufaklı göllerin bulunduğu mağara, ziyaretçilerine yerin altında adeta bir görsel şölen yaşatıyor.