Porland, çevre dostu duruşuyla 2021 yılında 301,2 ton hammaddeyi geri dönüştürerek 735,13 ton karbondioksit (CO2) salınımını engelledi. Doğal kaynakları etkin ve tasarruflu kullanmaya odaklanan marka, Yuvam Dünya Derneği ile imza attığı iş birliği kapsamında, yaklaşık 150 ton renkli porselen kırığını geri dönüştürerek yeni Re-Gen serisini kullanıcılarının beğenisine sundu. Çevre bilincini yükselterek döngüsel ekonomiye de katkıda bulunan marka, en son Kemerburgaz Göktürk’te açtığı mağazasıyla büyümeyi sürdürüyor. Çevre dostu vizyonuyla dikkat çeken Porland’ın Koordinatörü İsmail Taşkın ile yeni koleksiyonlarından sürdürülebilirlik felsefesine, bayi yapılanmasından sosyal sorumluluk projelerine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik.
2022 pandemi sonrası sektörünüz ve sizin açınızdan nasıl bir yıl oldu? 2023 beklentileriniz neler?
2022 yılı maliyetlerin çok sık değişkenlik gösterdiği bir yıl oldu. Yüksek enflasyonun hissedildiği bu dönemde, insanların alım güçleri düşerken alışveriş alışkanlıkları da değişti. Porland olarak bu süreçte de oluşturduğumuz yeni stratejiler ve ihracat tarafında aldığımız kritik kararlar ile 2022 yılına yönelik hedeflerimizi tutturmayı başardık. 2023 yılında da ekonomik dalgalanmanın etkisiyle maliyetlere yönelik artışların devam edeceğini ön görüyoruz. Porland çatısı altında imza attığımız yeni markalarımız ve bu markalarımıza özel üreteceğimiz yeni koleksiyonlarımızla bu süreci de en olumlu şekilde geçirmeyi hedefliyoruz.
Maliyetlerdeki artış ve döviz kurundaki hareketler planlarınızı ne yönde etkiledi?
Yüksek enflasyon ve sürekli artan maliyet değişimleri bu süreçte tüm üreticileri olduğu gibi bizleri de zorladı. Hammaddeye gelen zamlar, enerji maliyetlerindeki artış, lojistik maliyetlerindeki yüksek fiyatlar nedeniyle satış fiyatlarımızı yenilemek zorunda kaldık. Ülkemizde yaşanan iç ya da dış kaynaklı her türlü olumlu ve olumsuz gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Her duruma karşı önceden hazırlığımızı yaparak hızlı aksiyon almayı hedefliyoruz. Bu sayede bizi etkileyecek tüm gelişmeler karşısında kendimizi geliştirmeye odaklanıyoruz.
Satış ve pazarlama stratejileriniz hakkında bilgi verir misiniz? Hangi pazarlara odaklandınız? Üretim hacminiz, bayi yapılanmanız ve ihracat hedeflerinizde değişiklik oldu mu?
2022 yılında bayi ağımızı genişletmeye yönelik çalışmalar yürüttük. 2023 yılında da bu çalışmalara devam ederek yeni pazarlara açılmayı planlıyoruz. 2022 yılında başta Amerika ve Rusya ülkeleri olmak üzere Orta Doğu ve Avrupa kıtalarında da aldığımız aksiyonlarla buralardaki oluşumumuzu ve ticaret hacmimizi artırarak ihracat hedeflerimizi ileriye taşıdık. 2023 yılında da yurt içi ve yurt dışı fuarlara katılarak etkinliğimizi daha da artıracağız. Yapacağımız yeni girişimlerle yurt dışı pazar payımızı genişletmeyi, Porland markasını daha büyük kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz. Hem yurt dışında hem de yurt içinde yeni bayilik anlaşmalarıyla bayi ağımızı kontrollü bir şekilde artırmak mağaza sayımızı da yeni açacağımız mağazalarla daha da yaygınlaştırmak bir diğer hedefimiz olacak. Üretim hacmimiz, yaptığımız yeni yatırımlar ile sürekli yükseliyor. 2023 yılı için de yeni yatırım planlarımızı hayata geçirerek büyümeye devam edeceğiz.
Yeni markanız Porland Stoneware’den bahsedebilir misiniz? Ürün tarafında bizi hangi yenilikler bekliyor?
Porland olarak, güçlü, dayanıklı, zarif, çok yönlü, hijyenik, kolay temizlenebilen, kurşun kadmiyum gibi ağır metalleri içermeyen, yüzde 0 su emişkenliğine sahip hem teknik hem de tasarım olarak özgün bir ürün meydana getirdik. Porland Stoneware markamızın 8 farklı koleksiyonunu müşterilerimiz ile buluşturduk.
Yeşil mutabakat, iklim krizi, çevre dostu çözümler gibi konular gastronominin daha çok gündemine girdi. Sürdürülebilirlik ise artık tüm şirketlerin odaklandığı bir mesele oldu. Siz de Yuvam Dünya Derneği ile sektöre örnek teşkil edecek çalışmalar yapıyorsunuz. Porland olarak sürdürülebilirlik felsefeniz ve bu konulara yaklaşımınızdan bahseder misiniz?
Porland olarak çevreyi değerli bir hazine olarak görüyor ve gelecek nesiller için en iyi şekilde korunması gerektiğine inanıyoruz. İklim değişikliğiyle mücadele çalışmalarını sadece gelecekte yaşam kalitemizi artıracak ya da riskleri ortadan kaldırmak için bir zorunluluk olarak değil, aynı zamanda operasyonel maliyetlerin azaltılması, geleceğin ekonomik yaşamında rekabet avantajı sağlanması için önemli bir yöntem olarak değerlendiriyoruz. Enerji verimliliği ve sera gazları emisyonlarının azaltılması çalışmaları iklim değişikliğiyle mücadele faaliyetlerimizin en önemli kısmını oluşturuyor. Bu kapsamda vizyonumuzun örtüştüğü Yuvam Dünya Derneği ile başlattığımız iş birliğinden dolayı oldukça mutluyuz. Bu iş birliği kapsamında Siedres firmasının birbirinden güzel tasarımları ile yüzde 100 geri dönüşüm hammaddesiyle üretilen Porland Re-Gen ürünlerimiz, iklim değişikliğine yönelik mevcut katkılarımızı daha da artıracak. Mağazalarımızda ve web sitemizde satışına başladığımız Re-Gen One & Only serisinden alan kullanıcılarımız; sofralarını güzelleştirmekle kalmayıp, Yuvam Dünya Derneği’ne de destek olabilecekler. Umuyoruz ki bu çalışmalarla sürdürülebilirliğe katkı sağlayarak tüketicilerimizin de bu konudaki farkındalığını artıracağız.
Şef Mehmet Yalçınkaya ile Porland Atölye’de tarif videoları çektiniz. Sosyal sorumluluk projeleriniz veya tüketici odaklı çalışmalarınız devam edecek mi?
Atıkları azaltmayı, geri dönüşüm oranını artırmayı, doğal kaynakların kullanımını en aza indirmeyi misyon edinen bir marka olarak, mutfakta da sürdürülebilir anlayışa dikkat çekmek istedik. Bu kapsamda Porland Atölye adı altında Mehmet Yalçınkaya ile YouTube platformunda yayınlanan 12 tariften oluşan bir video serisi hazırladık. Her hafta yeni bir tarifin yayınlandığı seride, mevsimin sebze ve meyveleriyle hazırlanacak olan imza tarifler izleyicilerle buluştu. Tariflerde her hafta; az tüketilen sebzeler ve malzemelerle yapılan yemekler, sıcak yapılıp soğuk sunulan ürünlerle bilinçli tüketim konusunda farkındalık yaratmayı amaçladık. Yeni dönemde de hem sürdürülebilirliğe katkı sağlayan hem de tüketicilerde farkındalığı artırmaya odaklanan projelerimize devam edeceğiz.
Fonksiyonellik mi, tasarım mı? Geri dönüşüm mü, kültürel mirasa saygı mı? Yoksa ultimate teknoloji mi? Sizce geleceğin mutfaklarında bizi neler bekliyor?
Geleceğin mutfaklarında özgün tasarımların ve fonksiyonelliğin bir arada sunulduğu mutfaklar ön planda olacak. Evin belki de en uzun vakit geçirilen alanı olarak mutfakların ve mutfaklarda kullandığımız ürünlerin tasarımları kadar fonksiyonel olması son derece önemli. Tasarladığımız ürünlerde fonksiyonellik ve estetiği birlikte düşünmeliyiz. İkisi de ürün için ve kullanıcı için çok önemli noktalardır. Bir ürünün estetiği çok iyi olsa da fonksiyonlarını aynı mükemmellikte yerine getiremiyorsa estetiğin çok fazla bir önemi kalmayacaktır. Tam tersini düşünürsek; fonksiyonellik çok iyi fakat estetiği kötü ise bu durumda da sonuç iç açıcı olmayacaktır. En önemli olan, fonksiyonunu çok iyi yerine getirebilen aynı zamanda estetik açıdan da oldukça iyi bir ürün tasarlamaktır. Bu dengeyi tutturmak mükemmel bir sonuç verir.
Geleceğin mutfaklarında, son teknoloji ürünler her ne kadar çağımızın gerekliliği olsa da geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik de önemli gündem maddeleri olarak geçerliliğini koruyacak. Son yıllarda hayatımızda daha çok yer tutan doğaya saygılı ürün ve tasarımlar önümüzdeki dönemde de varlığını artırarak sürdürecek. Bundan sonraki süreçte sorumlu malzeme tüketiminin daha çok konuşulacağını düşünüyorum. Tüketicinin hâlihazırda var olan, atık yönetimi ve biyoçeşitlilik gibi konularda çevreci ve verimli üretim yapan, maliyet tasarrufuna dikkat eden üretici talebi daha da artacaktır.