Pandemi HAMMADDE VE NAVLUN fiyatlarını vurdu

Kovid-19 pandemisiyle birlikte küresel ticarette tedarik zinciri aksadı. Arz ve talep dengesi bozuldu. Hammadde ve taşımacılık fiyatları da son aylarda katlanarak arttı. Gastronomi dergisine açıklamada bulunan uzmanlar ve sanayiciler navlun ve hammadde fiyat artışlarının sürebileceğini ve bu durumun enflasyonu yukarı itebileceğini söylüyor. 

Fatma SEÇKİN

Son aylarda ülkemizin ve dünyanın ana gündem maddesi birçok üründe yaşanan fiyat artışları ve bunun altında yatan nedenler oldu. Hammadde sıkıntısı ve navlun fiyatlarındaki artış, pandemiyle beraber gün yüzüne çıktı. Gıdadan, sanayi hammaddelerine kadar neredeyse tüm ürünlerde yüzde 100’e varan artışlar yaşanıyor. Dış ticarette taşıma maliyetlerinin artışı, dünya genelinde birçok ithal üründe fiyat artışı baskısı yaratıyor. Buna bir de taşıma maliyetlerindeki artışlar eklendi. Bu durumun tüketiciye yansıması ise sadece ülkemiz gerçeği olmaktan çıktı. Tüm dünyada dev şirketler hammadde maliyetlerindeki sert artışları gerekçe göstererek ürünlerinde zam yapacaklarını açıkladı. 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun açıklamasına göre; Mayıs ayı Gıda Fiyat Endeksi son 10 yılın zirvesini gördü ve en hızlı aylık yükselişini kaydetti. Mayıs ayında ortalama 127,1 puan olan endeks nisan ayından yüzde 4,8, Mayıs 2020'ye göre de yüzde 39,7 daha yüksek çıktı. Dünya Bankası fiyatlardaki artışın, yoksul sayısını da son 20 yılın en yüksek düzeyinde artırdığını vurguluyor. 

Süreç ithalata dayalı sektörleri daha çok etkiledi

Çin'den gelen güçlü talep, Kovid-19 salgınından bu yana hükümetlerin tahıl stoklaması ve başlıca ihracatçı ülkelerdeki kuraklık, gıda ürünleri fiyatlarındaki artışta etkili oldu. Bunların yanında pandemi kaynaklı olarak küresel ticaret zincirindeki bozulmalar nedeniyle konteyner kıtlığı yaşandı ve beraberinde navlun fiyatlarında artışı getirdi. Bu durum ithal hammadde maliyetlerinin yükselmesine sebep oldu. Tam da bu noktada ülkemizin ithalata dayalı ihracat ağırlıklı yapısı elimizi kolumuzu adeta bağladı. Özellikle yüksek ithalata dayalı sektörler süreçten çok daha fazla etkilendi.

Döviz kurlarındaki artış zam olarak yansıdı

Ülkelerin pandemi etkilerini azaltmak için uyguladıkları, ‘bol para’ politikaları da hammadde fiyatlarının yükselişinin altında yatan bir başka neden olarak gösteriliyor. Döviz kurlarındaki artış ve üreticinin artan girdi maliyetleri de son ürünlere zam olarak yansıdı. Spekülatif hareketler ve stokçuluk ise her zaman olduğu gibi fiyat artışlarında önem arz eden nedenler arasında yerini aldı.

Tüm dünyada hammadde ve taşımacılık fiyatları katlanarak artıyor. Öyle ki navlun bedellerindeki artış 2021 yılının ortalarına gelindiğinde yüzde 400'lere ulaştı. Gastronomi dergisine açıklamalarda bulunan uzmanlar ve sektör ilgilileri, artışların nedenini ve enflasyona olası etkilerini anlattı.

 “Bir çıkış planına ihtiyacımız var”

Hammadde ve navlun fiyatlarındaki artışı değerlendiren Lojistik Derneği (LODER) Başkanı ve Maltepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş, pandemi sürecinin dünya üzerindeki arzı kısıtladığını ve şirketlerin sabit maliyetlerini karşılamak üzere fiyatlarını artırdığını söylüyor. Yaşanan krizin en yüksek bedelini tüketicilerin ödediğini vurgulayan Tanyaş, “Uzak Doğu’nun pandemi sürecinde çok daha erken toparlanması ve üretimi artırması, armatörlerin uzak mesafelerin kârlı hatlar olması nedeniyle konteyner konumlandırmasını bu ülkelerde yapması, pandemi kısıtlamaları nedeniyle boş konteyner dönüşlerinin uzaması konteyner krizini doğurdu. Fiyatlar arttı ve konteyner bulunamaz oldu. Dünya ticareti dengelendikçe bu etki azalacak. Ancak yükselen fiyatların aynı hızla düşmeyeceği diğer bir gerçek. Ülkemizin pandeminden çıkış planının, uzlaşıyla hazırlaması ve hayata geçirmesi gerekiyor. Bir çözüm ülke olarak değil bölge ülkeleriyle birlikte rekabet edebilir konteyner taşımacılığı filosu oluşturulmalı. Şirket bazındaki girişimlerin başarılı olma olasılığı çok az. Çözüm devlet destekli olmak durumunda. Diğer bir çözüm ise dış ticaret taşımacılığında dökme yük, RO-RO gibi farklı gemi türlerinin kullanılması. Bu çözümün de dezavantajları var. Sonuç olarak bu konuda bir çıkış planı gereksinimimiz var” diye konuştu.  

"Konteynerlar bazı insanların tekeline girmiş durumda"

Pandeminin ilk günlerinde ekonomik durgunluk yaşandığını ancak ilerleyen günlerde belki de spekülasyonların da etkisiyle konteyner sıkıntısıyla karşılaşıldığını belirten Frenox Genel Müdürü ve TUSİD Yönetim Kurulu Üyesi Burak İnceçam şunları söyledi: “Pandeminin etkisiyle dünya ticaretinde dengeler bozuldu. Konteyner bulunamadığı zaman tır veya trenle taşıma yapıldığında fiyat farkını müşteriler karşılamak zorunda kaldı. Bazı firmalar nakliye dahil fiyatlar verdiler. Öyle durumlar oldu ki konteyner fiyatları birden artıp, malınızı tırla göndermek zorunda kaldığınızda bu maliyetler müşteriye yansıtılamaz hale geldi. Bu süreçte Frenox olarak açıkçası çok büyük bir kriz yaşamadık ancak sonuçta bu dünya ticaretinin önünde bir engel. Konteynerın bulunamaması Türkiye’nin ihracatını ciddi olarak etkileyen bir konu. Bu dönemde konteyner işinin bir iki firmanın tekelinde olduğu da anlaşıldı. Bugün 30 tane gemi alıp kendi malımı kendim yükleyeceğim deseniz bile ortada konteyner yok. Konteynerlar dünyanın belli noktalarında üretilip bazı insanların tekeline girmiş durumda.”

"Pandemi oyunun kuralını değiştirdi"

Konteyner kriziyle beraber Uzak Doğu’dan gelen hammaddelerde çok ciddi fiyat artışlarının yaşandığını vurgulayan İnceçam, “Neredeyse 35-40 senedir paslanmaz işi yapıyoruz. Bu kadar agresif bir paslanmaz artışı hayatımda görmedim. Şunu kabul etmek gerekiyor ki dünyada artık ürüne ulaşım pahalı olacak. Pandemi öncesi fiyatlara dönüşün çok hızlı bir şekilde olacağını düşünmüyorum. Pandemi kesinlikle oyunun kurallarını değiştirdi. Ne yazık ki Türkiye’de hala montaj ihracatı yapılıyor. Hammaddeler yurt dışından geliyor. Artık dışarı bağımlılığı azaltacak politikaları ciddi anlamda düşünmemiz lazım. Devletimizin hammadde üretimi konusunda çalışma yapmasının önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.

"Sıkıntıları müşterilerimize yansıtmadık"

Üretici firmaların pandemi sürecinde hammadde ithalatında ve değişken kurlarla bağlantılı bazı sıkıntılar yaşadığını ifade eden Guestinhouse Kurucu Ortağı Burcu Erdoğan Ergül, “Kapanma süreçlerinden kaynaklı bazı üretim gecikmeleri gözlemledik ancak biz stoklu ürün sayımızı artırarak ve tedarikçi çeşitlendirmesi yaparak bu sıkıntıları mümkün olduğunca müşterilerimize yansıtmadan ve hissettirmeden tedarik süremizi devam ettirdik ve ettiriyoruz. Artan üretim maliyetlerine rağmen ürün fiyatlarımızı mümkün olduğunca sabit tutmaya çalıştık. Bence etkin tedarik yönetimi şu anda her zamankinden daha da gerekli ve kıymetli bir konu haline geldi. Pandemi döneminde konteyner bulma konusunda yaşanan sıkıntılardan firma olarak etkilenmedik. Parsiyel yüklemelerimizde navlun maliyetlerinde büyük artışlar olmasına rağmen genel bir sorun yaşamadık ve yüklemelerimize parsiyel olarak devam ettik” diye anlattı.

Hammadde sıkıntısı Türkiye’yi nasıl etkiledi?

Hammadde sıkıntısının pandemiyle birlikte kendini gösterdiğini söyleyen İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Ekonomi Politik Yüksek Lisans Programları Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Şadan İnan Rüma, sorunun temelinin ihtiyaçlara yönelik değil, doğayı tahrip eden ve kâr hırsına yönelik üretim ve yeterli gelir sağlanmadan borçlanma yoluyla tüketime teşviğin oluşturduğu görüşünde. Tarımda yüksek girdi fiyatları nedeniyle üreticinin zorlandığını belirten Rüma, “Pandemiyle bu pekişti. En son yaşadığımız tam kapanma nedeniyle gıda üreticilerinin ürünlerini pazarlara ulaştıramadığı için çöpe atmak zorunda kaldığı söylendi. Bir sonraki hasatta gereken girdi maliyetlerini nasıl karşılayacaklar? Pandemi nedeniyle geçen seneden bu yana tedarik zincirlerindeki aksamalar, navlun artışı gibi sorunların hammadde ithalatında sıkıntı yarattığı bildiriliyor. En son hem Amerika hem Avrupa’da Yeşil Mutabakat ismiyle dile getirilen doğayla uyumlu sürdürülebilir üretim ve destek paketleriyle de kendisini gösteren çalışanların alım güçlerini arttıracak ve istikrara kavuşturacak siyasetlerin uygulanması pandemi nedeniyle pekişen krizlerden çıkılabilmesi için elzem görünüyor” dedi. 

“Konteyner kıtlığı bizim işimize yaradı”

Yüksek navlun fiyatlarının faturasını öncelikle ithalat ve ihracat ağırlıklı çalışan üreticilerin ödemek zorunda kaldığının altını çizen Intermax Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Çelikel, “Bazı firmaların üretiminde önemli azalışlar gerçekleşti. Üretimdeki azalmaya lojistik maliyetleri kanalıyla yaşanan fiyat artışları da eklenince zaten gelirleri düşen nihai tüketici bu durumdan olumsuz etkilendi. Konteyner krizi bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çeşitli olumsuzluklara yol açtı. Özellikle düşük fiyatlı ürünler üreten şirketler ihracatta ve doğal olarak üretimde bazı zorluklarla karşılaştılar. Her şeye rağmen ihracatını gerçekleştiren kimi işletmeler ise fiyat artışlarına gitmek zorunda kaldı. Konteyner kıtlığı kimi zaman da Türk ihracatçısına olumlu yansıdı. Özellikle Avrupa, Kuzey Afrika ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine yakınlığımız nedeniyle bu bölgelere ihracatımızda önemli artışlar kaydedildi. Çin ya da Uzak Doğu’daki diğer ülkelerden taşıma süreleri uzayınca, birçok tedarikçi siparişlerini Türkiye’deki firmalara vermeye başladı” diye konuştu.

“Konteyner sorunu yakın zamanda çözülemez”

Koronavirüs pandemisinin küresel ticarette ciddi bir karmaşa yarattığına dikkat çeken Fevzi Gandur Logistics Satıştan Sorumlu Genel Müdür Cengiz Işıkara, “Bazı hammaddelerin üretiminin yavaşlaması, bazılarının ise aşırı taleple artması ticaretteki dengeyi bozdu. Tüm dünyada gemi dolaşımı azaldı, birçok gemi limanlarda bekledi. Aynı zamanda karayolundaki taşımalar sınır kapılarındaki yoğunluklar ve önlemler nedeniyle yavaşladı. Konteyner bulmadaki problemler de tabiri caizse bu durumun tuzu biberi oldu diyebiliriz. Özellikle ihracat taşımalarında ciddi bir yükseliş varken, araçların birçoğu yurt dışından boş dönmeye başladı. Önümüzdeki süreçte pandemiden tamamen çıkışla birlikte, küresel ticaretteki karmaşık durum daha farklı bir hal alabilir. Konteyner sorunu henüz aşılabilmiş değil. Yakın zamanda da aşılacak gibi görünmüyor. Birçok firma ekipman yatırımı ya da ekipman üretimi üzerinde yoğunlaşsa da ihracatçı firmalara kısa sürede etki edebilecek bir çözüm şu an için zor gibi görünüyor. Bu durum ülkemizin ihracat potansiyelini de aşağı çekiyor diyebiliriz” dedi.