‘Mezopotamya Gastronomi Platformu’ sektörün yeni sesi olacak!

Güney Doğu Anadolu coğrafyasının gastronomi potansiyelini güçlendirmek, zenginliklerini tanıtmak, yerel işletmelerin markalaşmasına katkı sağlamak ve bölge şehirlerini birer Gastro-kent’e dönüştürmek amacıyla ‘Mezopotamya Gastronomi Platformu’ kuruldu.

Kadim kültürlerin vücud bulduğu Mezopotamya coğrafyasının artık kendi adıyla müstesna bir platformu var. Geçtiğimiz Mart ayında kurulan Mezopotamya Gastronomi Platformu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin gastronomi zenginliklerini tanıtmak, tarladan sofraya sürdürülebilir projelere destek olmak, bölge şehirlerini birer Gastro-kente dönüştürmek hedefleriyle yola çıktı. İlk toplantısını Diyarbakır’da gerçekleştiren platform üyeleri aynı zamanda dernek statüsü için de başvurusunu tamamladı. ilk toplantıda Mezopotamya Gastronomi Platformu (MGP) Başkanlığı’na seçilen Hüseyin Aslan ile Platform’un amacını konuştuk.

İlk toplantı Diyarbakır’da yapıldı

Platform’un kuruluş hikayesinin nasıl ortaya çıktığını sorduğumuz Mezopotamya Gastronomi Platformu Başkanı Hüseyin Aslan şunları söylüyor: “Yıllarca turizm sektörüne hizmet verdikten sonra gastronomi alanda kendi işimi kurmaya karar verdim. Bu alana yönelince gastronomi anlamında böylesine zengin topraklarda yaşayıp butoprakların yeterince tanıtlamadığını gördüm. Gastronomi üzerine düşünen, yazan gazeteci ve akademisyen dostlarımla sürekli konuşuyorduk; bu bölgenin yeme-içme zenginliklerinin doğru tanıtılması çok önemliydi. Çünkü gerçekten büyük bir zenginlik. Hala bilinmeyen gün yüzüne çıkmamış birçok ürün ve lezzet var. Açıkçası bu coğrafya mutfak sanatlarıyla uğraşanlara, bilim insanlarına yol gösterecek, keşfedilmeyi bekleyen gastro-arkeolojik bulgulara sahip. Tabiri caizse gastronomi anlamında üstü örtülü büyük bir ören yeri burası. Neolitik dönem ve öncesine kadar uzanan bulgular var. Öte yandan tarım ve gıda ürünlerinden sokak lezzetlerine, mutfakta el emeği göz nuru becerilerden, kendine has geleneksel aile işletmelerine kadar bu topraklar doğal ve beşeri pek çok hazine taşıyor. Envanter çıkarmamız, saha araştırmaları yapmamız, markalaşmaya destek olmamız gerektiğini düşündük. Bunun için bir sivil girişime ne kadar çok ihtiyaç olduğunu gördük. Bu işe gönül vermiş, gastronomi üzerine iş yapan, sahada aktif olan, üniversitelerde araştırma yapan dostlarla ve ortak akıl girişimiyle Diyarbakır’da 9 ilden yaklaşık 60 kişinin katılımıyla ilk toplantımızı gerçekleştirerek platformumuzu kurduk. Hemen arkasından dernek statüsü kazanması için de başvurularımızı yaptık.” 

“Şehirlerimiz gastro-kent potansiyeline sahip”

Platform içinde yer alan 9 il içinde unutulmaya yüz tutmuş yerel lezzetlerin ortaya çıkarılarak dünyaya tanıtılması ve coğrafi işareti alınmamış ürünlerin coğrafi işaretlerinin alınmasının öncelikli hedefler arasında olduğunu belirten Aslan, “Daha sonra şehirlerin gastronomik potansiyellerini ortaya koyarak onları tanıtmak, yerel lezzetlerin ve zengin mutfaklarımızın bilinirliğini arttırmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda bu çalışmalarımızı yaparken valiliklerimiz, belediyelerimiz, kültür müdürlüklerimiz ile STK’lar ve katılmak isteyen bütün paydaşlarımızla ortak hareket etmeyi arzuluyoruz. Gastronominin ana vatanında yaşıyoruz. Bu coğrafyanın çocukları olarak adını tarihe büyük puntolarla yazdırmış olan Mezopotamya bölgesinin yiyecek-içecek kültürünü yaşatmak ve tanıtmak için elimizden geleni yapacağız. Unutulmaya yüz tutmuş reçeteler, eşsiz tarifler, adı duyulmamış yemekleri gelen misafirlerimizin tanımasını, işletmelerimizin daha çok turist ağırlamasını istiyoruz. Şehirlerimizin her biri gastro-kent olabilecek potansiyele sahip” diyor.

“Projelerimiz hazır”

Mezopotamya’nın buğdaya ilk rastlanılan bölge olduğunu hatırlatan Aslan şunları vurguluyor: “Yani aslında bu bölge gastronominin doğduğu yer. Mezopotamya’da ciddi bir gastronomi potansiyeli var; çok zengin bir mutfak kültürü ve çeşit çeşit doğal ürünlerimiz mevcut. Turistik değer taşıyan ürün ve alışkanlıkları koruyup geliştirirken az bilinen veya hiç bilinmeyenleri de ortaya çıkarmak için şehir odaklı çalışmalar yapacağız. Platformumuzun her şehirde bir temsilcisi ve yürütme kurulu olacak. Sahadan güncel ve sıcak bilgiler alarak bunları ilgili kamu kurumları ve üniversitelerimizle de paylaşacağız. Sason Çileği Karnavalı, Mezopotamya Ot Festivali, Diyarbakır Kahvaltı Festivali gibi projelerimiz hazır masada bekliyor. İşletme kalitesini artırmak, sürdürülebilir, çevre dostu projelerin içinde olmayı da ayrıca hedefliyoruz.”