Tarihi dokusundan tabaklarına, eşsiz sunum ve hizmetinden mimari kimliğine kadar her detayı büyük bir özen ve incelikle ele alınarak tasarlanan Liman İstanbul, hem mimari hem de gastronomik açıdan tarihi kültürümüzü yeni kimliğiyle günümüze taşıyacak.
Menüsü her yörenin, her bölgenin en iyi malzemeleri kullanılarak oluşturulan Liman İstanbul’da “Hatay Usulü Cevizli Muhammara” ve “Antep Fıstıklı Rafik”in de içinde bulunduğu enfes mezeler, geçmişten günümüze bir Liman klasiği olmuş imza lezzet “Bademli Patlıcanlı Pilav”, “Deniz Mahsullü Sac Tava” ve “Cağ Kebabı” gibi eşsiz lezzetler yer alıyor.
Geçmişten gelen ruhun korunduğu dekorasyonunda kullanılan renklerle sıcak ve samimi bir atmoster sunan Liman İstanbul, pirinç, kadife gibi malzeme detaylarıyla da geçmişe saygı duruşunda bulunarak günümüz şıklığını yansıtıyor. 1940’ların art deco mimarisinden esinlenerek modern dokunuşların eklendiği Liman İstanbul beyaz masa örtüleriyle, sunumda kullanılan bakır sahan ve bakır tavalarıyla müdavimlerinin özlediği, yeni keşfedecek olanların ise vazgeçemeyeceği bir deneyim yaşatıyor.
1940’larda Mimar Rebii Gorbon’un birinci gelen projesi sonucunda Karaköy Yolcu Salonu'nun üst katında açılan Liman Lokantası, o tarihten itibaren misafirleri ve müdavimleriyle çok kuvvetli bir bağ kurdu. Eşsiz hizmeti, hafızalara yer eden lezzetleri ve sunum kalitesiyle Karaköy’ün ve şehrin her daim akıllarda kalan sembollerinden biri olan Liman, Türk mutfağı ve misafirperverliğini, batılı bir sunum, mimari ve mutfak anlayışıyla başarıyla bütünleştirerek, dünyaya sundu. Uzayan iş yemeklerinin, yemek sonrası gece boyu süren keyifli sohbetlere tanıklık eden Liman, İbrahim Çallı, Yahya Kemal Beyatlı gibi birçok sanatçının da uğrak noktasıydı.