Bursa denilince akla gelen en önemli gastronomi varlıklarından İskender, 4 kuşaktır süregelen kalite ve hizmet anlayışıyla Yavuz İskenderoğlu işletmelerinde misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Bir mutfak kültürü mirasını yaşatan Kebapçı İskender, Bursa’daki İskender Efendi Konağı ve Tarihi Ahşap Dükkan’ın yanı sıra Beşiktaş Akaretler’deki restoranıyla kebapseverlerin değişmeyen tercihi oluyor.
Tescilli lezzetini halen kullanmaya devam ettiği orijinal ürünlerden alan Kebapçı İskender'in kebabının temeli olan et, Karacabey’deki aile çiftliğinde yetiştirilen kuzulardan geliyor ve Uludağ’ın Dağkça Köyü’nün güney yamacındaki odunlardan kesilen kömür ateşinde pişiyor. İskender’e benzersiz lezzetini katan kıvamlı yoğurt ise inek sütü kullanılarak Bursa’da özel bir imalathanedeki tavalarda, İskenderoğlu için üretiliyor. Dedelerinin kullandığı unla ve ekşi mayayla üretilen pideler, her restoranda meşe odun fırınında hazırlanırken, eşsiz sosuna lezzet veren domatesler Simav’dan, patlıcanlar ise Urfa Birecik’ten geliyor. İskenderin olmazsa olmazı tereyağı ise Ezine bölgesinden toplanan keçi kremasından, yine Bursa’da üretiliyor.
Kültürel bir mirasa sahip çıkılıyor
Bursa İskender Efendi Konağı’nda yer alan İskender Müzesi ile hem aile işletmesi geleneğinin kaydını tutan hem de ülkemizin mutfak kültürünü tanıtmaya yardımcı olan İskenderoğlu ailesi, bu müzede ilk dükkânın kapısının bir parçası, ilk Osmanlıca tabela, ilk döner ocağı, ilk mermer tezgah, orijinal masa ve sandalye gibi Kebapçı İskender’in bugüne kadar muhafaza edilen tarihi değerlerini sergiliyor. 17. Yüzyıldan karakteristik Bursa mimarisi özelliklerini taşıyan tarihi İskender Efendi Konağı, aslında Selçukhatun mahallesinde yer alıyordu. İskenderoğlu ailesi tarihe verdiği değerle, bu tarihi konağı 10 yılı aşkın bir rekonstrüksiyon sürecinin ardından Bursa Botanik Park içerisindeki yeni yerinde tekrar hayata döndürdü.