The Coffee Bundle’ın nitelikli dünya kahvelerinden oluşan geniş bir çeşidi var. Türk kahvesine ise kalplere dokunsun diye “Muhabbetli” adı verilmiş. Muhabbetli Türk kahvesinin hazırlanmasındaki tüm süreçlerde, kadın emeği ve iş birliği var. Üç farklı renkteki tasarımlarıyla dikkat çeken Muhabbetli Türk kahvesinin ambalajındaki nilüfer çiçeği ise, kadınların içinde bulunduğu tüm zor koşullara rağmen her gün yeniden en temiz, en parlak ve en güçlü haliyle ayakta kalma çabasını, yaşamdaki mücadelesini simgeliyor. Hayata lezzet ve değer katmak üzere yola çıkan Bölükbaşı ile markayı ve hedeflerini konuştuk.
Yazı: Aliye GÜMÜŞ
Markanızın kuruluş öyküsünden ve kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul’da doğdum. Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletme bölümünden mezun oldum ve ilk iş tecrübemi, turizm ve otelcilik sektöründe yaşadım. Kısa sürede gösterdiğim başarı, beni büyük ölçekli uluslararası şirketlerde farklı alanlara taşıdı. Genelde pazarlama ve satış bölümlerinde, son yıllarımda da ambalajla ilgili bir alanda çalıştım. Son kazandığım iş tecrübesi ve deneyimler, içimdeki girişimcilik ruhunu ortaya çıkardı. Yirmi beş yıl boyunca nerede, ne iş yaparsam yapayım, tam anlamıyla işe sahip çıkıyor ve çok sıkı çalışıyordum. Kendi hayallerime de böylesine sahip çıkmam ve tutkuyla bağlanmam gerektiğini düşündüğüm gün, birçok girişimcilik hikâyesinde başlangıç kabul edilen kırılma noktası oldu benim için. Kurumsal hayattaki işime veda ederek, kendi markam için yola çıktım.
The Coffee Bundle, öncelikle kurumsal ve bireysel hediye kutularında yer almak üzere tasarlandı. Bayram, yılbaşı, kadınlar günü gibi özel günler için kreatif ambalaj seçenekleriyle tasarlanan filtre kahve markamızın, nitelikli dünya kahvelerinden oluşan geniş bir çeşidi var.
Türk kahvemizin adı, bilhassa yabancı bir kelime içermesin ve kalplere dokunsun diye “Muhabbetli” oldu. Muhabbetli Türk Kahvemizin imza paketi olan “Nilüfer” güçlü, zarif kadınlarımıza sunulacak bir hediye olarak tasarlandı. Kadınlar Günü’nde lansmanı yapılacak olan bu ürün, sürekli olarak ürün kataloğumuzda yerini alacak.
Ekibinizden bahseder misiniz?
Bu sorunun iki cevabı var. Tasarımdan, üretime, kahve seçiminden satışına kadar tüm süreçleri kendim yönetiyorum. Zaten çiçeği burnunda bir üretici olmam nedeniyle, işin tüm aşamalarını en iyi şekilde öğrenip, kontrol mekanizmasının sorunsuz işlemesi için bunu en doğru yol olarak görüyorum. Öte yandan pazarlama, üretim ve sosyal medya yönetiminde destek aldığım güçlü ve özverili kadınlar sayesinde hem sağlam hem hızlı adımlarla yol aldığımı düşünüyorum.
İstihdam modelinizde başrolü kadınlara verdiğinizi görüyoruz. Bu yapılanmanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Öncelikle aynı dili konuştuğumuz kadınlarla çalışmak çok keyifli. Kriz ve zaman yönetimi konularında kendilerinden aldığımız hızlı, aynı zamanda yapıcı destek sayesinde birçok sıkıntılı sürecin üstesinden geldiğimiz çözüm ortağı kadınlar oldu. Erkek çalışanlarımız da oluyor evet ama mümkün olduğunca istihdam gücümüzü kadınlardan yana kullanmayı tercih ediyoruz. Belki de benim için bunun en özel sebebi; dinlediğim ve çok etkilendiğim kadın hikâyeleri ve onların hayata tutunuş mücadeleleri…
Kahveleriniz nerelerden geliyor? Siz kahvelerinizi nasıl işliyorsunuz? Hangi tür kahveler kullanıyorsunuz?
Türkiye’de birçok firma, nitelikli dünya kahvelerini farklı ülkeden ithal ediyor. Birçok ülkenin farklı çiftçileriyle yıllık anlaşmalar yapıp, bu alanda büyük maddi yatırımlar yapıyorlar. Benim özellikle tercih ettiğim birkaç ithalatçı iş ortağım var. Kendi bünyelerinde aynı zamanda kavurma ve öğütme işlemleri de yaptıkları için benim işimi kolaylaştırıyorlar. Yüzde 100 Arabica çekirdekten oluşan kahvelerimizi filtre kahve ve espresso bazlı demleme yöntemlerine göre üretiyoruz.
Türk insanı en çok hangi kahveyi seviyor? Sizin gözlemleriniz neler?
Türk insanımızın tabi ki baş tacı Türk kahvesi... Sunum şekli, lezzeti, hatta kendisine yüklenen anlamları düşününce her zaman en çok tüketilen, muhabbete vesile olan özel bir kahve. Ancak hayatımıza hızla giren ikinci nesil ve hemen ardından gelen üçüncü nesil kahve dükkanları gençlerin kahve tercihlerine farklı bir yön verdi. Sadece elli yıl içinde kahvenin bilinen tarihi neredeyse baştan yazıldı ve hala yeni ekipmanlar, demleme yöntemleri eklenmeye devam ediyor. Bu yeni nesil kahvelerle ilgili en büyük endişem, fazla katkı maddesiyle üretilenlerin aşırı şekerli ve kalorili olmaları; o yüzden fazla işlenmemiş, taze çekilmiş ve basit ekipmanlarla demlenmiş bir kahveyi tercih etmekte yarar var.
Küresel fiyat artışları, üretim ve lojistik kaynaklı sıkıntılar orta ve uzun vade kahve tüketimini nasıl etkileyecek? Neler öngörüyorsunuz?
2021 yılının son birkaç ayında olağanüstü kur artışının yanı sıra, dünya kahve borsasında da sağlam bir hareketlilik oldu. Bu kontrol edilmesi zaman alan süreç maalesef tam yıl sonuna denk geldi. Bu da bizim satışlarımızı ve tedarik sürecimizi olumsuz etkiledi. Ancak tüm siparişlerimizi söz verdiğimiz zamanda ve anlaştığımız bütçelerde teslim ettiğimiz için yılı mutlu bitirdik.
Bildiğiniz gibi petrolden sonraki en büyük emtia “kahve” ve dolayısıyla kahve borsası günlük, hatta saatlik takip edilen ve fiyatları belirleyen bir borsa. Dünyadaki iklim değişikliği, ekonomik krizler, güçlü oyuncuların üreticiler üzerindeki baskıları, kahveye erişimi ve fiyatları etkiliyor. Şahsi görüşüm bu fiyat artışlarının tüketimi azaltmayacağı yönünde, çünkü gençlerimiz yeni nesil kahve deneyimini çok sevdi. Bu yıl Türk kahvesiyle ilgili sorunun asıl nedeni ise Brezilya’daki ani iklim değişikliği oldu. Türk kahvesi, Brezilya’nın belli bir bölgesinden ithal edilen çekirdeklerden üretildiği için maalesef Türk kahvesi fiyatı bir yıldan kısa bir zamanda yüzde 3 arttı.
Ne tür ekipmanlar kullanıyor, hangi markaları tercih ediyorsunuz?
Kahve demleme ekipmanlarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bizim kahvelerimizin yanında en çok sunduğumuz ekipman V60. Hediye olarak ise, en şık ve demleme sonucu iyi olan Chemex. V60 demlemeyi sevme sebebim; kahvenin lezzetini ortaya çıkarıyor, demleme sonrası temizlemesi kolay ve oldukça uygun fiyatlı modellere erişimi mümkün. Dünyada birçok otomatik kahve makinesi üreticisi var ve tabi ki İtalyan markaları biraz daha iddialı modeller sunuyor.
Bünyenizde kahve eğitimleri veriyor musunuz?
Birkaç kez kurumsal firmalara kahve demleme eğitimi verdik, çok da eğlendik. 2022 yılında yine planlamak istiyoruz, hatta bunları biraz daha eğlenceli yarışmalar haline getirmek gibi bir fikri de geliştirmeye başladık.
Yola çıkış amacınız neydi, şu anki durum nedir, hedefleriniz neler?
Asıl mesleğim kreatif ambalaj danışmanlığı, hala da proje bazlı işlerde destek olduğum firmalar var. Kahve benim için bambaşka bir iş alanı olsa da ambalaj bilgimi nasıl kullanırım diye düşündüm. O zaman aklıma gelen şey, paketler her hikâyeye göre kostüm değiştirir gibi görsel değiştirebilir fikriydi. Bu da bana en iyi bildiğim iş olan kreatif ambalaj bilgimi kendi markam üzerinde kullandığımda bunun tercih sebebi olabileceğini düşündürdü. Nitekim ilk yılbaşı paketlerimi müşterilere ilettiğim zaman direkt sipariş veren birçok firma olmuştu ki bu da hedefime ulaşacağıma dair inancımı artırdı. Acaba 2023 yılbaşı zamanı The Coffee Bundle nasıl paketlerle karşımıza çıkacak, Muhabbetli Türk Kahvesinin bayram paketi nasıl olacak diye merakla bekleyen iş ortaklarım olduğunu bilmek kendimi sürekli geliştirmemi sağlıyor.
Satış, pazarlama, bayileşme stratejinizden bahseder misiniz?
Trendyol, Shopier, Shopsa gibi noktalarda varız, bu alanda daha da büyümek zorundayız. Çünkü, bir markanın ulaşılabilir olması bu hız çağında çok önemli bir avantaj ve bu yollar artık en kısa ve güvenli yollar. Bayileşme fikri için henüz bir plan söz konusu değil ama henüz yolun en başındayım ve nereye gidebilir kısmında sınırlarımı zorlamak isterim.
Yeni konseptler veya projeler düşünüyor musunuz?
Şu an en heyecanlandıran yeni projem Kadınlar Gününe yetiştirdiğim “Nilüfer” paketim. İlhamını nilüfer çiçeğinden aldığımız bu paketin arkasında yer alan hikâyesinin, bu kahveyi eline alan herkesin yüreğine dokunacak olması beni çok mutlu edecek. Projelerim, planlarım çok fazla ama henüz Nilüfer projemizle ilgili tüm planladıklarımı tamamlamadan yenilerine geçmek istemiyorum. Bir proje o kadar emek gerektiriyor ki, hak ettiği zamanı ve enerjiyi harcamak gerektiğini düşünüyorum.
Son olarak siz neler eklemek istersiniz?
Bu yola çıkarken bana inanan ve yanımda olan insanlara karşı bir vefa borcu olarak görüyorum bu markanın başarısını. Başarmak, size inananlara en güzel teşekkürdür; çünkü, her şey gibi başarı da paylaştıkça çevresini aydınlatır. Kariyer yolculuğuma dönüp baktığımda yaşadığım tüm bilgi, birikim, tecrübe ve hatta kırgınlıklarımın bile kahve projemin oluşum amacına hizmet ettiğini düşünüyorum ve bu yolculukta bana eşlik edenlere çok teşekkür ediyorum.