Dünya, iklim krizinin etkileriyle karşı karşıya ve her geçen gün bu etkiler daha da derinleşiyor. Kaynakların giderek sınırlı bir hale geldiği günümüzde, gıda üretiminde ve tüketiminde değişime gidilmesi mecburi bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, bitkisel gıdaların arttırıldığı ve dengeli beslenmenin teşvik edildiği bir yaklaşım, sadece sağlıklı yaşamı desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda dünyamızın sürdürülebilirliği için kaçınılmaz görünüyor. Beslenme alışkanlıklarını iyileştirebilmek ve sürdürülebilir gıda sistemlerine geçiş yapabilmek için çözüm odaklı yaklaşımların benimsenmesi gerektiğini belirten BİTKİDEN Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ bu konudaki önerilerini anlattı.
“Paris Anlaşması hedeflerinin gerisinde kaldık”
Bitkisel proteinlerin attırılması hedefini merkeze alan gıda sistemi dönüşümünün önemine vurgu yapan BİTKİDEN Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, “İklim krizi dolayısıyla, BM İklim Uzmanı'nın da belirttiği gibi aşırı sıcaklıklar ve su kıtlığı nedeniyle 2030'dan önce küresel gıda tedarikimiz büyük risklerle karşı karşıya. Tarımsal uygulamalarda sürdürülebilirliği benimsemek, doğru tarım yöntemlerini teşvik etmek ve toprağın bozulmasını önlemek adına daha bilinçli adımlar atmamız gerekiyor. Paris Anlaşması’nın küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyeye kıyasla 1,5°C ile sınırlama hedefi doğrultusunda, gıda sistemlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması gerekiyor. Ancak yapılan araştırmalarda fosil yakıt emisyonları derhal ortadan kaldırılsa bile, yalnızca küresel gıda sisteminden kaynaklanan emisyonların ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırmayı imkânsız hale getireceğini, hatta 2°C hedefine ulaşmayı bile zorlaştıracağını belirtiliyor. İşte bu nedenle bitkisel gıdalar merkezli bir gıda sistemi dönüşümü şart” diye konuştu.