Hızla artan dünya nüfusunun hayvansal besin ihtiyacını güvenilir ve sürdürülebilir bir şekilde karşılamak için hayvancılık sektörüne büyük görev düşüyor. Doğru hayvan beslemenin ilk adımı olan yem güvenliğini sağlayabilmekse dikkat edilmesi gereken noktaların başında geliyor. Yem üreticileri bu konuda ellerinden geleni yapsalar da sektörü zorlayan pek çok konu ve doğru bilinen pek çok yanlış bulunuyor. Dünyanın hayvan besleme uzmanı Trouw Nutrition, 100 yıllık global tecrübesiyle hayata geçirdiği inovatif ürün ve çözümleri sayesinde hayvanların sağlıklı gelişimine ve ülkemizin besin zinciri kalitesine katkıda bulunmak için var gücüyle çalışıyor. “Çiftlikten sofraya” bakış açısıyla hareket eden şirket, yem güvenliğini artıracak ürün ve çözümler geliştirmenin yanında bu konuda sektördeki bilincin artmasını da hedefliyor.
“Güvenli yem üretimi kesintisiz devam etmesi gereken bir süreç”
Yem güvenliğini sağlayabilmenin pek çok aşaması olduğunu söyleyen Trouw Nutrition Türkiye Kanatlı Teknik Müdürü Gülsüm Koyuncu, “Yem güvenliği, hayvan sağlığı ve performansının yanı sıra insan sağlığı açısından da çok önemli bir konu. Bu konuya özenle eğilmek, güvenli yem ve gıda üretimini devam etmesi gereken bütüncül bir süreç olarak görmek gerekiyor. Bu anlamda güvenli gıda üretimi için güvenli yem üretiminin kesintisiz bir şekilde sağlanması, ham maddenin kabulü, depolanması, işlenmesi ve sevki sırasında hassasiyetle korunması önem taşıyor. Yem üretimi aşamasındaki ısıl işlem uygulamaları, güvenli yem üretimi için etkin adımlardan biri olarak öne çıksa da rekontaminasyon riski göz önüne alındığında yetersiz kalabiliyor. Ayrıca mikotoksinler üzerinde ne yazık ki tek başına etkili olamıyor. Artan tüketici bilincinin de etkisiyle daha fazla ülkede üretimde antibiyotik kullanımına getirilen kısıtlamalar, hayvan yemi ve bileşenlerini kontaminasyondan korumak için sürekli uygulanabilir yaklaşımları çok daha gerekli hale getiriyor. Geçmişte yem güvenliği bileşeni olarak kullanılan Formaldehit’in insan sağlığı, hayvan performansı ve bağırsak mikroflorası üzerindeki olumsuz etkilerinin kanıtlanması sonucu yasaklanmasının ardından yem üreticileri esnekliği ve yeniliği destekleyen, hayvan performansını iyileştiren alternatifler arıyor. Bu durumda öne çıkan çözümse organik asit karışımları oluyor.” dedi.
“Üretimi çok daha ekonomik bir hale getirmeyi hedefliyoruz”
Yem güvenliğini sağlayabilmenin gıda güvenliğinin yanı sıra pek çok olumlu sonuç doğuracağını söyleyen Gülsüm Koyuncu sözlerine şöyle devam etti: “Trouw Nutrition olarak; her işletmenin kendisine özel ihtiyaçları olduğunu biliyor, bilgi birikimimiz ve zengin ürün portföyümüzle işletmelerin yanında oluyoruz. Bu kapsamda uygun dozajlama ekipmanlarımız, uygulama protokollerimiz, laboratuvarımız Masterlab hizmeti ile desteklenen Salmonella Audit ve Feed GAP gibi tarama servislerimizle tüm sektörün çözüm ortağı olarak büyük bir özveriyle çalışıyoruz. Hayata geçirdiğimiz ürün ve çözümlerle kontaminasyon seviyelerinin azaltılmasına yardımcı olarak daha kaliteli yem üretimine, daha güvenli ham madde ticaretine, daha sağlıklı hayvancılığa katkı sağlamayı ve üretimi çok daha ekonomik bir hale getirmeyi hedefliyoruz.”
Küf ve bakterilerle etkili mücadele
Etkinliği kanıtlanmış uygun ürünlerin kullanılmasının yem güvenliği için etkin sonuçlar doğurduğunu belirten Koyuncu, şirket bünyesinde üretilen organik asit karışımlarıyla ilgili de şu bilgileri verdi; “Trouw Nutrition olarak hayata geçirdiğimiz Fylax ürün grubumuz, etkin bir küf mücadelesi sağlarken yemin raf ömrünü de uzatıyor. Ürünlerimizden Fylax Forte HC likit; sinerjik etkiye sahip tamponlanmış ve serbest organik asitler ve sürfaktanın yanı sıra fitojenik bir bileşen karışımını barındıran ActiProp® teknolojisini içeriyor. Bu sayede yüzey gerilimi azaltılarak, aktif maddelerin yem partiküllerinin daha derinlerine nüfuz edebilmesi sağlanırken nişasta jelatinizasyonunu iyileştirerek, peletleyici sürtünmesini azaltıyor ve yem fabrikasında daha verimli bir enerji kullanımı sağlıyor. Hem sıvı hem de toz formda olan Fysal ise Salmonella ve diğer Enterobacteriaceae türlerinin hızla azaltılmasında oldukça etkin rol oynuyor. Ayrıca yem fabrikası ve sistemlerin sanitasyonu için de başarısı kanıtlanmış uygulama prosedürlerimiz ile riskleri minimize etmek için çalışıyor.”