Fevziye SALAŞ
Sanayici bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya gelen Ceren Ballık Erdirik, kendi işini kurma ideali ile çıktığı yolda başarılara imza attı, atmaya devam ediyor. İlk olarak zeytinyağı markası ile girdiği sektöre, sağlıklı atıştırmalıklar markasını da katarak devam eden Erdirik’in uluslararası birçok yarışmadan ödülleri bulunuyor. Markaları, ürünleri, hedefleri ve bu başarının hikâyesi sorularımıza verdiği yanıtlarda…
Ceren Ballık Erdirik’i tanıyabilir miyiz?
Eğitimimi Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde tamamladım. Üniversitenin üçüncü yılını değişim programı ile İtalya’da Bocconi’de okudum. İstanbul’a dönüp mezun olduktan hemen sonra da aile şirketinde, satış ve ihracat bölümünde iş hayatıma başladım.
Ben sanayici bir ailenin en küçük çocuğuyum. Babamın 1970’li yıllarda temelini attığı seramik frit üretimine yönelik şirketi zaman içinde kendi alanında dünyaca önemli bir sanayi kuruluşuna dönüştü. Aile şirketimizde yaklaşık 12 yıl aktif olarak çalıştım ve çok değerli tecrübeler edindim.
Kendi işimi kurma ideali ise her zaman aklımdaydı. Üretici ve çalışkan bir ailede büyüyorsanız bu bir şekilde genlerinize işliyor sanırım, en azından benim için böyle oldu diyebilirim.
Siz öncelikle zeytinyağı markanız ile sektöre girdiniz. Markanızı farklı kılan, ürünlerinizi benzerlerinden ayıran nedir?
Ben çocukluğumdan beri iyi damak tadına sahip biriyim, yemek yemeği seviyorum ve lezzete dair olan her şey çok ilgimi çekiyor. Kendime ait bir alan ve iş yaratmak istediğimde bunun gıda endüstrisinde olması benim için kaçınılmazdı.
Zeytinyağı markamız Annapurna da bütün bu gıda üretimi hikâyemizin doğuşuna vesile oldu. Ayvalık ve Memecik zeytinlerinden soğuk sıkımla elde edilen premium sızma zeytinyağlarımız seçkin bir seriden oluşuyor. Türkiye’nin en iyi zeytinleri özenle seçilerek, en iyi, en güvenilir sıkım tesislerinde sıkılıyor ve el değmeden şişeleniyor. Aynı zamanda sofranıza hem lezzet hem de yenilik getirecek farklı çeşnili çeşitlerimiz en doğal hali ile üretiliyor.
Annapurna bir yıl gibi kısa bir sürede dünyanın en prestijli ödüllerine layık görüldü. Yoğun yakıcılıktaki, sağlığa en faydalı antioksidanlarını yüksek oranda içeren Memecik zeytinyağımız girdiği 5 uluslararası yarışmanın 5’inden de altın madalya aldı.
Hedef kitleniz kimler; ürünlerinizi hangi kanallardan tüketici ile buluşturuyorsunuz?
Annapurna için hedef kitlemiz lezzet tutkunu olan herkes. İyi zeytinyağını seven herkes mutlaka bizimle buluşuyor. Ürünlerimiz annapurna.com.tr de ve çeşitli online satış kanallarında satılıyor, çünkü stokları sınırlı ve hızla tükenen bir ürün. Sezonluk sıkıyoruz ve asla eski sezon ve yeni sezonu birbirine karıştırmıyoruz.
Delly için hedef kitlemiz ise 7’den 70’e herkes. Çünkü ürünümüz hem çok lezzetli hem de temiz içeriğe sahip. Çikolata kaplı olduğu için klasik sağlıklı atıştırmalıklardan daha geniş bir kitleye hitap ediyor. Gençler, dengeli beslenmeye önem gösterenler, yediklerinin içeriklerini okuyanlar, kilo kontrolü yapmak isteyenler, çocuklarına daha sağlıklı bir atıştırmalık sunmak isteyen ebeveynler, öğün kaçırdığında hem doyurucu, tok tutucu hem de lezzetli bir çözüm isteyenler gibi birçok profil sayabilirim.
Üretim kapasiteniz nedir? Nasıl bir tesiste üretim yapıyorsunuz?
Delly’nin üretim tesisi dünya standartlarında bir tesis. BRCSG global gıda güvenliği standartlarına uygun üretim yapıyor. Bunu kendimize rehber aldık. Aldığımız hammadde, üretim yöntemleri, tesisimizin iş akışının planlaması ilk günden global gıda güvenliği rehber alınarak çizildi. Dört duvar aldığımız yeri bu standartlara uygun kendimiz tasarlayıp yaptık. Hijyenik, el değmeden üretim yapıyoruz. Yenilikçi, doğala en yakın, lezzetli ürünler çıkartmak için teknoloji ve hijyeni rehber alarak üretiyoruz. Şu an aylık üretim kapasite hedefimiz yaklaşık 1.000.000 adet ürün. Bunu yakalamaya çalışıyoruz.
Öncelikle üretim yapmayı hedeflediğimiz alandaki dinamikleri çok iyi öğrendik. Üretim prosesleri, gıda yönetmelikleri ardından ürünlerin lezzet bileşenleri geldi. Hangi lezzetler hangi lezzetler ile iyi birleşir, tazeliğini eşit şekilde korur bunlara çalıştık. Sonuç olarak Delly henüz 5 aydır raflarda olan çok genç bir ürün. Henüz 6 çeşidimiz var ama Ar-Ge’si tamamlanmış 10’a yakın farklı ürün daha üretime girmeyi bekliyor. 2024 yılının başında 20 çeşide yakın ürünü tüketicimiz ile buluşturmayı hedefliyoruz.
Peki, Delly’nin hikâyesi…
Hepimiz dengeli beslenmek için ciddi çaba harcıyoruz. Yiyerek mutlu olacağınız hem sağlıklı hem lezzetli hem de kilo yapmayan bir ürün bulmak ise çok zor oluyor. Bu noktada eksikliğini hissettiğim ürünlerin arayışı beni motive etti ve beni bu girişime yönlendirdi.
Delly’i üretmeye karar verdiğimizde Türkiye pazarını derinlemesine araştırdık. Atıştırmalık anlamında çok fazla marka vardı ancak, temiz ve sağlıklı atıştırmalık kategorisindeki markaların çoğu, tadından boyutuna, ambalajından içeriğine kadar neredeyse aynıydı. Ben yemeyi seven ama beslenmesine, kilosuna da dikkat etmek zorunda olan biri oldum hep. Kimi insanı glüten, kimi insanı şeker, kimisini ise hayvansal beslenme rahatsız ediyor veya onları tercih etmiyor. Mesela ben süt ve süt ürünlerini tercih etmiyorum ama çikolatadan da vazgeçemiyorum. Gerçekten çikolata benim için vazgeçilmez bir atıştırmalıktı. Onu nasıl daha ‘aması’, ‘keşkesi’ olmadan yiyeceğimiz bir hale getirebiliriz diye çalıştık. Badem, fındık, yer fıstığı gibi kuruyemişleri, portakal, vişne, muz ve çilek gibi favori meyveler ile nasıl güzel buluşturabiliriz diye kafa yorduk. Ciddi bir Ar-Ge çalışması ve yüzlerce kombinasyonu deneyerek şekillendirdik Delly’i.
Bar konusundaki iddianız nedir? Bu ürün gamının benzerlerinden farkı hakkında neler söylersiniz?
Bar üretmek çok da zorlu bir süreç değil ama mesela üstünü çikolata ile kaplamak istiyorsanız bu titiz bir çalışma gerektirir. Kendi bünyemizde kurduğumuz Ar-Ge departmanı sürekli yeni lezzetler, reçeteler ve temiz gıda üzerine çalışıyor. Karbonhidrat yoğunluğu, doğal şeker oranı, katkı maddesi kullanmama, lif oranı dengesi gibi her anlamda çok çalışıyoruz. Bilinçli gıda tüketicisi artık etiket okuyor ve bu etiket üstüne yazdığınız her değerin arkasında durmanız gerekiyor. Kısacası Delly burada sadece çikolata kaplamasıyla bile benzerlerinden ayrışıyor. Delly’nin yüzde 60‘lık bitter vegan kaplama çikolatasını kendimiz üretiyoruz. Eğer söz konusu olan lezzet ve sağlıksa bu bize büyük bir avantaj sağlıyor.
İçeriğini istediğimiz seviye ve lezzete getirdiğimizde Delly’nin sadece sağlıklı değil eğlenceli, keyif veren yönünü de unutmamalıyım. Ambalajlarımız, tanıtım filmimiz, jingle’ımız hep bu hedefle tasarlandı ve seçildi. Bunların tamamı bizi benzer ürünlerden ayırıyor.
Bu alanda dünyadaki trendler nedir ve ülkemize yansıması ne şekilde?
Bildiğiniz gibi wellness, yani ‘iyi olma’ kavramı pandemi ile birlikte tüm dünyada büyük bir ivme kazandı. Fiziksel ve mental sağlığın iyi olması ve bunun yaşam boyu sürdürülmesini ifade eden bu kavram o kadar geniş ki: iyi olma hali ve bütünsel sağlık insanları her alanda yeni seçimler yapmaya yönlendiriyor.
Sağlıklı gıda endüstrisi de bütün bu evrimin içinde büyük bir yükselişe geçti. Tüketiciler daha fazla sağlıklı gıda seçeneği talep etmeye başladı. Temiz içerikli “clean label”, şeker ilavesiz, bitkisel ve fonksiyonel gıdalara ilgi hızla artıyor. Bu yeni trendler hem yeni pazarlar yaratıyor hem de dünyada bu alanda iyi oyuncular çıkarıyor. Türkiye bu anlamda henüz küçük bir pazara sahip. Pazar küçük olunca üreticileri cezbetmiyor ama ben bunun çok kısa bir süre sonra değişeceğine eminim.
Üstelik yeni nesil bu konuda çok daha bilinçli. Sağlıklı atıştırmalığa sadece kilo kontrolüne destek yönünde bakmıyorlar, yedikleri her türlü gıdanın kendilerini formda tutmasından öte sağlıklarını da koruması gerektiğini biliyorlar. Ama buradaki en önemli kıstas lezzet. Çünkü herkes doymak için yemiyor, keyif için yiyen de çok var bu nedenle lezzet faktörü çok önem kazanıyor. Biz en büyük eksiğin burada olduğunu gördük. Sağlıklı ama lezzetli ve iyi ürün az. Bütün bunları masanın üstüne koyduğumuzda gördük ki biz bu alanda ülkemizin öncü markaları arasında yer alabilir ve sektöre yenilikler getirerek, başarılı bir oyun kurucu olabiliriz.
Girişimci bir kadın olarak sektörde var olmanın zorlukları neler? Zorlandığınız durumlar oldu mu?
Özellikle kadın olduğum için bir zorluk yaşadığımı söyleyemem. En zorlandığım konu; ilk zamanlar hayallerimi, idealimi insanlara anlatmak, önem verdiğim detayları savunmak, ortaya çıkacak ürünün ve arkasında yatan fikirlerin önemli olduğunu düşünmelerini sağlamak oldu. Çünkü Türkiye’de yeni bir şey yaratmak, yenilikçi bir ürün çıkartmak pek de kolay değil. Kimse yenilikçi olmak için pek fazla risk almak istemiyor. Hep kabul görmüş, bildik standartlardan ve kurallardan devam etmeyi daha güvenli buluyorlar. Ben bu riski almak istedim ve yenilikçi bir yaklaşımla farklı ürünler üretmek için yola çıktım.
Şekersiz çikolata üreteceğim dediğim zaman bana; “Neden kendin üretmek için uğraşıyorsun, hazırını al kullan” diyen sayısız insan oldu. Ama ben istediğim tat ve reçeteyi ancak kendim üretirsem yakalayabileceğimi biliyordum. Kaliteden asla ödün vermedim ve vermeyi de düşünmüyorum. Çünkü gördüm ki, raflara yeni ve katma değer getiren bir ürün koyduğunuzda tüketiciler bunun karşılığını veriyor Ürünlerimizin tekrar sipariş alma oranları çok yüksek. Kısa zamanda elde ettiğimiz satış grafiği de benim inadımın ne kadar doğru olduğunu ispatlıyor.
Gelecek hedefleriniz hakkında neler söylersiniz?
En büyük hedefimiz markamızı büyütmek ve erişimini sınırsız kılmak. Delly her eve girsin istiyoruz. Bunun için de iyi bir dağıtım ağına sahip olmak ve çeşitlerimizi arttırmak ilk hedefimiz. Şu anda 6 çeşidimiz var ama yıl sonunda 20 çeşide çıkmayı hedefledik. Yenilikçi, lezzetli, sağlıklı alternatifleri tüketiciye çoğaltarak sunmak istiyoruz. Her zaman belli bir vizyon ve kalitede ürünler üreteceğiz ve de asla fiyatlarımızı ulaşılamayacak hale getirmeyeceğiz, hep makul fiyatlar ile satışta olacağız. Ar-Ge departmanımız tüm konsantrasyonu ile buna çalışıyor.