Yazı: Aliye GÜMÜŞ
Fotoğraf: Özgür BAKIR
Yemek yemek kimi için üzerine çok düşünülesi bir konu değilken, kimileri için lezzetleri keşfedip bulmak, hatta bununla sosyalleşmek anlamına geliyor. Sanayileşen şehirler, fabrikasyon üretim çeşitleri derken birçok değer gibi sağlıklı olduğu kadar özel ve yerel lezzetlere ulaşmak da güç olmaya başladı. Özellikle İstanbul gibi bir megapolde! Yalı77 de İstanbul’un en eski ilçelerinden Beykoz’da doğal lezzetlerin, rafine bakış açısıyla yorumlandığı bu nadide mekânlardan biri olarak kapılarını açtı. Yurt dışında sıkça rastladığımız, müdavimlerinin her gün mutlaka uğramadan geçmediği semt mekânlarının ülkemizdeki sayılı örneklerinden olmaya da aday görünüyor.
Kırmızı renkli masalsı bir mekân
Gastronomi sektörünün yakından tanıdığı bir isim olan Ebru Köktürk Koralı tarafından açılan Yalı77, Boğaz’a nazır, denizin mavisiyle kucaklaşan geniş bahçesi ile evinizin bahçesinde zaman geçiriyormuş hissi yaratan kırmızı renkli masalsı bir mekân. Her detayında Koralı’nın yıllar içinde edinmiş olduğu deneyimlerin yansımasını görmek mümkün.
25 yılı aşkın süre iş geliştirme ve marka alanında çalışmalar yapan Koralı’nın Çubuklu Hayal Kahvesi ile başlayan uzun bir işletmecilik serüveni var. Yönetim kurulu üyesi ve kurucularından olduğu Turizm Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmecileri Derneği (TURYİD) ile Global GastroEkonomi Zirvesi komite başkanlığını yürütüyor. Bir yandan da tüm Anadolu’da bölgesel kalkınmaya katkı sağlayan kadınların hikayelerini derlediği “Gastronominin Kadınları” belgeselini çekti. Son 7 yılını gastronomi sektörü için etkinlik, organizasyon ve içerik üreterek geçirdiğini söyleyen Koralı, bundan kısaca şöyle bahsediyor: “Hayal Kahvesi Çubuklu’nun kurucularından biri olarak uzun yıllar işletmecilik yaptım. Bir yandan iletişimci ve reklamcıyım. Gastronomi sektörü son 20 yılda tüm bu dinamikleri bir arada tutan bir yöne girdi. Ben de bu değişimin bir parçası oldum. Türkiye’deki birçok işte kendi görüşlerimi, deneyimleri yansıtma ve aktarma şansım oldu. Bu dönemde Anadolu’nun pek çok yerini içselleştirerek gezme şansım oldu. Anadolu’daki kadınların, kooperatiflerin, üreticilerin, ürünlerin hikayelerini dinledim; STK’ların vizyonunu, yerel yönetimlerin çabalarını gördüm. İlgi duyduğum bu alanın bambaşka dünyasıyla karşılaştım. Belgeselimi de T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle bu deneyimlerden yola çıkarak çektim.”
Koralı, yeniden restorancılığa dönüş hikayesini ise şöyle anlatıyor: “Yeniden restorancılık yapma fikrim açıkçası yoktu. Bu yer, gelip geçerken gördüğüm önü kapalı bir binaydı. Kırmızı yuvarlak penceresini görürdüm ve burayı çok masalsı bulurdum. Sahildeki küçük kırmızı ev… Düzgün birine kısmet olmasını dilemiştim. Bina hem bizim sektörün hem de inşaat sektörünün yakından tanıdığı biri olan Atilla Bingöl’e ait. Burayı nasıl değerlendireceğimizi konuşurken kendimi Yalı77’de buldum. Yeniden Beykoz’da ve bir yalıda olmak benim çok heyecan verici. Adına da dokunmak istemedim; Yalı77 buranın kapı numarası aslında. Burası, Boğaz’da kumsalı olan iki yalıdan biri. Yazın bahçeyle birlikte bambaşka bir hale atmosfere dönüşecek.”
Yalı77, sadece bir yeme-içme mekânı olmanın ötesinde, -özellikle yaz mevsiminde-, Boğaz’a uzanan geniş bahçesi ve kumsalıyla çeşitli aktivitelere, müzik performanslarına ev sahipliği yapacak fıkır fıkır bir mekân. Konforlu ve ferah bir yer olarak tasarlanmış. Dergi ve kitaplarla dolu mini bir kütüphanesi, paylaşımlı masalarıyla rahat bir çalışma ortamı, sıcak bir buluşma yeri olmuş. Haftanın her günü 10.00 ile 00.00 saatlerinde açık olan ve pandemi düzeninde 60 kişiye kadar konuk ağırlayabilen mekân, şimdilik özellikle grup kahvaltılarına ve doğum günü gibi butik etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
Yerel ürün ve üreticiye saygı esas…
Yalı77’de kahvaltıdan akşam yemeğine, 5 çayından gece atıştırmalıklarına kadar günün her anına uygun bir lezzet bulmak mümkün. Menü; yüksek kaliteli yerel malzemelerin en iyi standartlarda kullanıldığı bir kurguyla şekillenmiş. Mutfakta ürün temelli bir anlayış var. Yerel ürüne, lokal üreticiye, esnafa, köylüye saygı ve destek menünün her noktasına yansıtılmış. Sebze ve meyveler semt pazarından ya da yine Beykoz’a bağlı Zerzevatçı Köyü’nden alınıyor.
Yalı77’nin mutfağı ise Şef Saim Eser yönetimindeki mutfak ekibine emanet edilmiş. Ebru Koralı, “Saim Eser, eskiden tanıdığım ve uzun süre birlikte çalıştığım değerli bir şef. Farkı, küçük bir dokunuşla lezzeti bambaşka bir hikâyeye dönüştürmesi. Bir yandan da muhafazakâr bir şeftir. Kuralı bir kez koyar ve o kurala sadıktır. Lezzet bir kez yakalanır ve onun sürdürülebilirliği birinci kuralıdır. Benim için de bu çok kıymetli. Ürün ve ürüne değer vermeyi bilir. Ürünün hikayesi, üreticisiyle de en az benim kadar ilgilidir. Birlikte en iyisini bulmak için büyük çaba gösteriyoruz. Dolayısıyla birbirimizi anlıyor ve tamamlıyoruz” diyor.
Lezzetler çok dengeli, öz ve etkili…
Menü, serpme kahvaltısıyla iddialı. Sanılanın aksine yiyeceklerin masada kaldığı, gıdanın atığa dönüştüğü bir serpme kahvaltı değil! Her şey çok dengeli, öz ve etkili… Damakta iz bırakan güne başlangıç sofrası diyebiliriz. Bir de uzun kahvaltıya zamanı olmayanlar için pancake, yumurtalı kızarmış ekmek cici papa gibi hızlı seçenekler de sunuluyor. Kahvaltıda seçilen ürünler, öyle herkesin marketten alabileceği türden değil! Tüm bileşenler Anadolu’nun farklı yerlerinden gelip bir sofrada buluşuyor. Peynirler Kars Boğatepe’den, halhalı zeytini Antakya’dan, reçeller Silifke’den, salçalar Ebru Baybara Demir’in destekleriyle Mardin’de kurulan Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nden, tahin Hakkari Çukurca’dan ve burada sayamadığımız pek çok yerel üreticiden alınıyor.
Şef Saim Eser, menüye dair şu detayları paylaşıyor: “Mutfakta kullandığımız malzemelerin kalitesi çok yüksek. Hazır bulyon, katkılı ürünler mutfağımıza girmiyor. Kemik suyu, burger ekmeği, makarna gibi ürünleri de kendimiz yapıyoruz. İyi bir fırınımız var. Ağır ateşte kuzu incik, fırında levrek ve fırında somo teriyaki fırında ve çok az yağda pişiyor. Kuzu incikle servis ettiğimiz mantarlı, parmesanlı buğday risotto ise, aslında bir keşkek! Risottoyu burada teknik olarak kullanıyoruz. Niğdelilerin yaptığı diri buğdaylı keşkeğe benzer bir lezzet ortaya çıkıyor. Ana yemeklerde; limonlu, kekikli ızgara tavuk, Viyana’dakini aratmayacak lezzette dana şinitzel, Latin soslu ajili mojili burger, Paris Saint Germain burger, et suyunda pişen mantı gibi çok sevilen lezzetlerimiz var. Bir de bowl seçenekleri sunuyoruz. Bunlar arasında vegan bowl’a ek olarak tavuklu, balıklı ve kırmızı etli seçenekler hazırladık. Tatlılarda, kabak tatlısı, creme brulee, orman meyveli cheesecake gibi klasiklere ek olarak günlük tatlılar da yapıyoruz. Kutlama gibi özel etkinlikler içinse özel menüler hazırlıyoruz.”
Burada taze kahve çekirdeklerinin sıcak ve soğuk olarak hazırlandığı özel bir kahve barı da var. Klasik siyah çayın yanı sıra Süryani çayı, yaseminli yeşil çay gibi özel harman bitki çayları, smoothie ve limonatalardan oluşan lezzetli bir içecek mönüsü hazırlanmış.