Sema Dönmez: Özellikle bilginin yayılmasının bu kadar hızlı ve kolay olduğu bir çağda, trend olan yaklaşımları açıkçası net olarak takip edip Türkiye’deki yansımalarını görebiliyoruz ama bir iç mekanın tasarımından bahsederken aslında trende odaklanmak bizce doğru değil. Çünkü belli dönemde çok yükselen yaklaşımlar ardı ardına tekrar ediliyor ve otantikliğini kaybediyor. Her projenin kendi özellikleri ve koşulları olduğu için her projeye özgün bir yaklaşımla bakmak gerekiyor. Projenin coğrafi, kullanım özellikleri, yatırımcının öngörüsü ve sayabileceğimiz onlarca faktör bizi her işte farklı yaklaşımları benimsemeye itiyor. Dünya küresel desek de aslında her yerleşim yerinin kendi kültürü olduğu gibi yatırımcıların ve kullanıcılarının farklı beklentileri var, bunları değerlendirmek ve projeye doğru şekilde yansıtabilmenin esas olduğu düşüncesindeyiz. İlham kaynağı ‘konsept’
Konsept oluşturulurken yatırımcı ve mimar açısından süreç nasıl işliyor?
Selcan Turan: Bu süreç yatırımcının ve mimarın tarzına ve alandaki tecrübesine göre değişkenlik gösterebiliyor. Genellikle yatırımcı kafasında bir konsept fikriyle geldiğinde iç mimarin ilk görevi bu fikri iç mekana nasıl yansıtmak istediğini tasarlamak ve sunmak oluyor. Bu süreçlerde eğer varsa otel operatörü, yatırımcı ve iç mimar ortak bir paydada buluşuyor. Konsept aşamasının başarılı olması ve işverence benimsenmiş olması iç mimar açısından oldukça önemli çünkü tüm mahallerin tasarımının ortak ilkesi ve ilham kaynağı “konsept” dediğimiz çalışma.
Restoran, kafe veya otel projelerinde Türkiye’de mimarın iktidarı var mı?
Sema Dönmez: Makul sebeplerle ve anlatımlarla gidildiği zaman, olduğunu düşünüyoruz. Ticari alanlar tasarlarken bu mekânın aslında kâr amaçlı bir iş planının parçası olduğu ve göz önünde bulundurulması gereken maliyet, yapılabilirlik, dayanıklılık, bakım giderleri ve kolaylığı gibi unsurlar olduğu bir gerçek. Planlama ve tasarım pek çok yönden tartışmaya açık konular barındırıyor olsa da işverenin çalıştığı mimarların tecrübelerine güven duyması önemli. Benzer ölçeklerde ve kullanımlarda projeleri önceden üretmiş olmak bizlerde belli bir algı ve karar mekanizması oluşturuyor ve bu projelere her anlamda katkı sağlıyor.
‘Ortak çalışmalar yürütüyoruz’ Projelerdeki mutfak tasarımlarında, şeflerle veya endüstriyel mutfak firmaları ile iş birliğiniz oluyor mu? Selcan Turan: Ağırlıklı olarak yer aldığımız otel projelerinde müşterilerin görmediği alanlar, iç mimari kapsamının dışında kalıyor fakat kesişim noktalarında endüstriyel mutfak firmaları çözüm ortaklarımız oluyor ve servis sirkülasyonu, büfe alanları, açık mutfaklar, şarap mahzenleri ve müşteri deneyimi diyebileceğimiz konularda ortak çalışmalar yürütüyoruz. Mutfak deneyimleri iç mekana dahil oldukça keyifli ilgi noktaları üretebiliyor. Dünyanın farklı noktalarında yürüttüğümüz projelerde farklı yeme içme alışkanlıklarını, mutfakları ve ekipmanları tanıma fırsatı bulabiliyoruz.HORECA sektöründe son dönemde yaptığınız projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Ofis olarak gelecek planlarınız neler?
Sema Dönmez: Şu anda UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Semerkant şehrinde, Metex Design Group ile birlikte yürüttüğümüz 43.000 metrekare kapalı alana inşa edilmekte olan 234 odalı bir otel projesi üzerinde çalışıyoruz. Mimarisi ve kültürel mirası son derece etkileyici olan bu konumda proje yapıyor olmak çok keyifli. Yeni kurmuş olduğumuz bu ofiste hem işveren hem kullanıcı hem de tasarımcı olarak bizleri tatmin eden projeler yapmak hedefimiz. Türk inşaat ve mimarlık şirketlerinin yurt dışında hâlihazırda önemli bir etkinliği ve itibarı var; ileride buna katkı sağlamanın bir tasarım ofisi olarak bizi çok mutlu edeceğini söyleyebiliriz.